Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısı konusunda Batılı ülkeleri adaletsiz davranmakla eleştirerek, "Sanki gayriresmi bir neo-sömürgecilik dönemine veya ilan edilmemiş bir sömürgeleştirmeye tanık oluyoruz." dedi.
Aliyev, Azerbaycan Devlet Televizyonuna yaptığı açıklamada, aşı konusunda bazı ülkeler arasında yaşanan krizlerin tedirginlik verici olduğunu belirtti.
İngiltere ile Avrupa Birliği (AB) arasında yaşanan aşı krizine de değinen Aliyev, bu ülkelerin bugüne kadar çok yakın olduğunu, dolayısıyla yaşananların ortaya birtakım sorular çıkardığını kaydetti.
Aliyev, AB'nin İngiltere'yi ürettiği aşıyı adaletsiz şekilde dağıtmakla suçladığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İngiliz vatandaşlarının yüzde 13'ünün, AB vatandaşlarının ise yüzde 2'sinin aşı olduğu belirtildi. bu durumda İngiltere'de temmuza, AB'de ise ekime kadar nüfusun yüzde 75'ine aşı sağlanacak. Bazı kısıtlamaların da uygulandığını gördük. Bazı üretim alanları Avrupa'da kuruldu. Bu yüzden böyle bir kriz ortaya çıktı. Gelişmiş ülkeler bu aşıları adil bir şekilde paylaşamıyor ve karşılıklı suçlamalarda bulunuyorlarsa diğer ülkeler ne düşünmeli? Yoksul ülkelere, gelişmekte olan ülkelerin vatandaşlarına kim yardım edecek? Bunu düşünen yok. Birçok gelişmiş ülkenin liderinden bugüne kadar bu yönde bir çağrı duymadım."
Bağlantısızlar Hareketi Dönem Başkanı olarak bu konuyu uluslararası arenada gündeme getirdiğini ifade eden Aliyev, "Bu alanda da sorumlu bir ülke olarak hareket ediyoruz ve sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Aşı için mücadele daha da artabilir ve bunun da çok trajik sonuçlara yol açması mümkündür." uyarısında bulundu.
Aliyev, özellikle zengin ülkeler arasındaki aşı mücadelesinin, üreticiler üzerinde de olumsuz bir etki bıraktığını, birçok ülkenin vatandaşlarını bu aşılardan mahrum ettiğini söyleyerek, "Bu durum ayrıca, ülkeler arasındaki güvensizliği alevlendiriyor. İngiltere ve AB krizinden başka örnekler de var. Örneğin, gelişmiş ülkeler dünya nüfusunun yüzde 14'ünü oluşturuyor. Fakat bu ülkeler dünyadaki aşıların yüzde 53'ünü sipariş etti. Yani hala bir adaletsizlik, bir eşitsizlik var." ifadelerini kullandı.
Kanada'nın 38 milyon nüfusa sahip olduğunu fakat 154 milyon aşı sipariş ettiğini bildiren Aliyev, şunları söyledi:
"Bu ülke vatan savaşımızda Ermenistan'ı, işgalciyi destekliyordu. Bayraktar SİHA'larının kameralarının Türkiye'ye ihracatına haksız şekilde ambargo koymuştu. İşte 38 milyonluk bu ülke 154 milyon aşı sipariş ediyor ve parasını ödüyor. Demek ki 120 milyon insan aşısız kalacak. Onlar hastalanacak ve ölecekler. Bunların ise umurunda değil. Bunlar bencil davranarak kendi çıkarlarını güvence altına almak istiyorlar. Bu durumda nasıl bir demokrasiden bahsedebiliriz? Nasıl bir adalet, merhamet, insan haklarından bahsedebiliriz? Bu, fakir ülke halklarının haklarının ihlal edildiği, sağlıklarının tehlikeye düştüğü anlamına gelir."
Aliyev, bu durumun sadece salgınla bağlantılı olmadığını vurgulayarak, "Bunun çok derin kökleri vardır ve tesadüfi değildir. Çünkü bu derin kökler bizi sömürge dönemine götürüyor. Sanki gayriresmi bir neo-sömürgecilik dönemine veya ilan edilmemiş bir sömürgeleştirmeye tanık oluyoruz. Bunun başka adı yok. Bu durumda, bu ülkelerin birine bir şey söylemek, birini bir şeyle suçlamak için manevi bir hakkı var mı? Bu bencillik, vicdansızlıktır." değerlendirmesinde bulundu.
Bağlantısızlar Hareketine başkanlık eden Azerbaycan'ın bu noktada sessiz kalmayacağını vurgulayan Aliyev, şöyle konuştu:
"Bağlantısızlar Hareketi üyelerine çağrıda bulunuyorum. Sesimize ses versinler bu konuyu uluslararası arenada, BM'de gündeme getirelim. Dünya Sağlık Örgütüne başvurmalıyız, şirketlere başvurmalıyız, bu uygulamadan vazgeçmeleri için zengin ülkelere başvurmalıyız. Bu haksızlıktır. Bu göz ardı edilemez. Azerbaycan, BM'den sonra en büyük ikinci kurumun dönem başkanı olarak bu konuda sözünü söylemeye devam edecek."