Bahreyn'de en büyük muhalif kanat Vifak Ulusal Derneği, ülkedeki kraliyet rejiminin İsrail ile normalleşme anlaşması yapacak bir meşruiyete sahip olmadığını açıkladı.
Derneğin Twitter hesabından yapılan açıklamada, "Bahreyn rejimi siyonistlerle bir anlaşma yapma meşruiyetine malik değildir. İşgalci siyonist oluşum da gayrimeşrudur." ifadeleri kullanıldı.
"Manama ile Tel Aviv arasındaki anlaşma İslam'a ve Araplığa ihanettir" denilen açıklamada, söz konusu anlaşmanın İslami, Arabi ve ulusal icmanın dışına çıkmak anlamına geldiği vurgulandı.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Bahreyn rejiminin normalleşme anlaşmasını yapma meşruiyeti yoktur. Siyasi, toplumsal, dini ve düşünsel olarak tüm unsurlarıyla Bahreyn halkı Filistin'e bağlılık konusunda birlik halindedir. Tümüyle siyonist varlığı reddetmektedir ve Filistin'in yanında yer almaktadır. Normalleşme Bahreyn halkının iradesine karşı açıkça zıttır. Filistin işgalini reddetmek konusundaki ilkesel inancına karşı bir darbedir ve terörist siyonizmle tam bir uyum içinde olmak demektir."
FKÖ: İşgal sürdüğü sürece istikrar
kesinlikle gerçekleşmeyecek
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Konseyi Genel Sekreteri Saib Ureykat, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn'in İsrail ile aralarında gerçekleşen normalleşmenin sözde yüzyılın anlaşmasının kabul edildiğinin resmen ilanı olduğunu söyledi.
Filistin resmi televizyonuna konuşan Ureykat, ABD'nin Bahreyn ve İsrail arasındaki normalleşmeyi duyurmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ureykat, "Bahreyn ve BAE'nin normalleşmesi yüzyılın anlaşmasının resmen kabulünün ilanıdır" ifadelerini kullandı.
"Bu, Filistin davasına ve Filistin'in sırtına zehirli hançer saplamak anlamına gelir" diyen Ureykat, BAE'nin yapmış olduğu gibi bunu Bahreyn Krallığı'nın da yapmaya hakkı olmadığını dile getirdi.
Ureykat, normalleşmenin Mescidi Aksa'nın, Kıyamet Kilisesi'nin ve Resülullah'ın miraca çıktığı Doğu Kudüs'ün İsrail'in egemenliğinde olmasını kabul etmek olduğunu olduğunu vurguladı.
Bugünün tarihi bir gün olduğuna dikkati çeken Ureykat, bazı karar alıcıların bölgede İsrail odak noktalı bir Arap güvenlik sistemi kurma imkanları düşüncesinde olduklarını söyledi.
Ureykat, Kushner, Friedman ve Trump gibi aşırı siyonistlerden duyulmuş vaatler üzerine bir ittifak inşa edilmesine inanmanın acizlik ve vehim olduğunu ifade etti.
ABD Başkanı Donald Trump'ın "Araplar İsrail'den daha zayıf olmalılar" ilkesinde olduğunu aktaran Ureykat, BAE ve Bahreyn'in tüm sahip olduklarını Trump ve Netanyahu'nun seçilmesi için harcamaya karar verdiklerini belirtti.
Ureykat, şunları söyledi:
"Filistin davası bölge barışının anahtarıdır. İsrail 193 ülkenin büyükelçiliğini Kudüs'e taşısa da işgal sürdüğü sürece istikrar kesinlikle gerçekleşmeyecektir. BAE'den ya da Bahreyn'den gelip Kudüs'te, Batı Şeria'da, Gazze'de savaşan askerler yok. Bizler ve evlatlarımız bu toprakların temizliğini ve mukaddesatını savunmak üzere dururuz, bu şekilde de devam edeceğiz."
FKÖ: Arapları İsrail ile normalleşmeye
zorlamak barış ya da onur getirmeyecek
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yönetim Kurulu Üyesi Hanan Aşravi, Bahreyn'in İsrail ile normalleşme anlaşmasına varmasına ilişkin, "Arapları İsrail ile normalleşmeye zorlamak barış ya da onur getirmeyecek." dedi.
Aşravi, ABD Başkanı Donald Trump'a hitaben sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, "Filistin halkı için gerçekten barış, onur ve ekonomik fırsatları oluşturmak istiyorsanız, acımasız İsrail işgaline ve onun topraklarımız ile kaynaklarımızı çalmasına son vermeye ne dersiniz? Normalleşme, Filistin sorununa bir çözüm sağlamaz. Çözüm, önce Filistin sorununun çözülmesini sonra normalleşmeyi içeren Arap Barış Girişimi'nin uygulanmasıyla sağlanır. Arapları İsrail ile normalleşmeye zorlamak barış ya da onur getirmeyecek." ifadelerine yer verdi.
Filistin Ulusal Girişim Hareketi Genel Sekreteri Mustafa el-Bergusi, AA muhabirine, anlaşmanın Filistin halkını sırtından hançerlemek olduğunu söyledi.
Anlaşmayı "Yüzyılın anlaşmasına dahil olmak" şeklinde nitelendiren Bergusi, "Bu bir barış anlaşması değil, İsrail'in ırkçı yöneticilerine teslim olmaktır." dedi.
yanındayız" mesajı
Yemen hükümeti, Bahreyn ile İsrail arasındaki normalleşme anlaşmasını reddettiğini ve Filistin halkının yanında olduğunu açıkladı.
Yemen Dışişleri Bakanı Muhammed el-Hadrami sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Yemen Cumhuriyeti, başkenti Kudüs olan bağımsız devletlerinin kurulması da dahil olmak üzere devredilemez haklarını elde edene kadar Filistinli kardeşlerimizin daima yanındadır." ifadelerini kullandı.
Hadrami, Arap Barış Girişimi'ne göre, Filistinlilerin hakları geri verilene kadar İsrail ile normalleşme olmayacağını hatırlattı.
Bu arada, Husilere ait el-Mesira kanalında yer alan siyasi ofisten yapılan açıklamada, Bahreyn'in İsrail ile normalleşme anlaşmasına varması kınandı.
Açıklamada, "Normalleşme sürecinde yer alan rejimler halklarını temsil etmiyorlar ve bir gün ihanetin bedelini ağır şekilde ödeyecekler." değerlendirmesinde bulunuldu.
Mısırlı eski milli futbolcu Muhammed Ebu Trika, İsrail ile normalleşmenin ihanet olduğunu belirtti.
Trika, Bahreyn ile İsrail arasındaki normalleşme anlaşmasının ardından sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Rekabetin zirveye ulaşmak için olması normaldir, en dibe değil. İsrail ile normalleşme ihanettir. Filistin zayıfların değil cesurların davasıdır." ifadelerini kullandı.
Tevhid ve Islah Hareketi Başkanı Abdurrahim:
Filistinlilere ihanet"
Fas'taki Tevhid ve Islah Hareketi Başkanı Abdurrahim Şeyhi, Bahreyn ile İsrail arasındaki normalleşme anlaşmasını "Filistinlilere ihanet" olarak nitelendirdi.
Şeyhi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anlaşmanın Filistinlilere karşı ihanet, şehitleri ve esirleri sırtından vurmak olduğunu kaydetti.
Filistinlilerin yüzyılın anlaşmasına karşı direniş için birleştikleri bir zamanlamaya dikkati çeken Şeyhi, bazı devletlerin geri dönerek böyle hassas bir dönemde onlara ihanet ettiklerini belirtti.
Şeyhi, Bahreyn ve daha önceden de Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) ABD Başkanı Donald Trump'a ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya önlerindeki zorlu seçim dönemlerinde bedelsiz hizmet ettiklerini vurguladı.
Normalleşme anlaşmalarının rejimlerin anlaşması olarak kalacağını belirten Şeyhi, Bahreyn ve BAE halklarının bu adımı kesinlikle reddetmeye devam edeceklerini dile getirdi.
Ürdün, İsrail ile tüm barış anlaşmaları ve Bahreyn ilişkilerindeki normalleşmenin etkisinin Tel Aviv'in yapacaklarına bağlı olduğunu açıkladı.
Son normalleşme anlaşmasına ilişkin Ürdün'ün yaptığı ilk yorum Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi'den geldi.
Safadi, "İşgal olduğu gibi kalır, İsrail barış sürecinin dayandığı temelleri yıkıp toprakları ilhaka, yerleşimlerin inşa ve genişletilmesine ve Mescid-i Aksa'ya karşı ihlallere devam ederse çatışma tırmanacak ve derinleşecektir. Bölge halklarının kabul ettiği, bölgesel ve uluslararası zorunluluk olan adil bir barışı bölge kesinlikle göremeyecektir." ifadelerini kullandı.
Sisi'den normalleşmeye övgü
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ise Twitter hesabından yaptığı açıklamada, anlaşmayı "bölgede istikrar ve barış yolunda önemli bir adım" olarak nitelendirdi.
"ABD, Bahreyn ve İsrail'in, Manama ile Tel Aviv arasında diplomatik ilişkilerin kurulması konusunda varılan üçlü açıklamayı büyük bir ilgiyle takip ettim." diyen Sisi, şunları kaydetti:
"Filistin meselesinin adil ve kalıcı bir şekilde çözüme kavuşması için Orta Doğu'da istikrar ve barış yolunda atılan bu adım değerlidir. Bu tarihi adımı atan herkese teşekkür ediyorum."
ABD Başkanı Donald Trump, Birleşik Arap Emirlikleri'nin ardından bir diğer Körfez ülkesi Bahreyn'in de İsrail ile ilişkileri normalleştirme konusunda anlaşmaya vardığını duyurmuştu.
Mısır, Ürdün ve BAE'nin ardından Bahreyn, İsrail ile normalleşme anlaşmasına varan dördüncü Arap ülkesi oldu.