Bakan Çelik: Böyle bir zamanda bunu teklif etmek...
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, 'Böyle bir zamanda Türkiye ile müzakerelerin dondurulmasını teklif etmek Avrupa değerleriyle kavga etmektir. O karar Türkiye’ye hiçbir zarar vermez ama o karar Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa değerlerini savunma konusunda ne kadar yetersiz temsilcilere sahip olduğunu göstermiştir' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2017-01-24 16:46:29

Güncelleme Tarihi: 2017-01-24 16:46:29

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Birleşik Krallık Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Lord Price ile görüştü. Görüşmenin ardından yapılan ortak basın açıklamasında konuşan Bakan Çelik, ABD'nin yeni yönetimine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"İlk yaptıklarından bir tanesi bir Serbest Ticaret Anlaşmasını iptal etmek oldu. Değişik bir yaklaşımla, şimdiye kadar alışılanın dışında en azından iki dönem Başkan Obama'nın başkanlık yaptığı dönemdeki politikaların dışında bir yaklaşımla yeni bir takım politikalar ortaya koyacağı öngörülüyor. Tabii bunu tüm dünyanın izlemesi gerekiyor. Birleşik Krallık açısından da yeni bir gelişme olmuş gazetelerde okuduğumuz kadarıyla Winston Churchill'in büstü tekrar o ofise dönmüş daha önce o ofisten diğer büstlerin olduğu bir yere kaldırılmıştı tabii Churchill böyle birisidir. Tarihin belli dönemlerinde kaybolsa da yeniden ortaya çıkar, önemli bir siyasi kişiliktir. Önümüzdeki dönemde Avrupa'da çok önemli seçimler var. Bu seçimler Avrupa'nın siyasi haritasını yeniden şekillendirecek, maalesef geçtiğimiz günlerde AB içerisindeki aşırı sağcı ve ırkçıların bir yerde yaptığı bir toplantı son derece kötü bir görüntü ortaya koydu. Bu ırkçı, sağcı, Avrupa değerlerine karşı partilerin kendi bulundukları ülkelerde seçimler var, seçimlerde de bazıları favori olarak görünüyorlar. Burada bizim İngiltere ile özel bir durumumuz var. İngiltere Brexit kararından sonra Avrupa Birliği'nden çıkma kararı alsa da bu Avrupa'dan çıkmak anlamına gelmiyor, her zaman için güçlü bir Avrupa ülkesi tarihsel olarak, bundan sonra da Avrupa ile güçlü ilişkilerini koruyacaklarını ifade ediyorlar. Biz Avrupa Birliği üyesi olmasak da Türkiye tarihi olarak büyük bir Avrupa gücüdür ve 100 yıldır da bir Avrupa demokrasisidir. Dolayısıyla bütün bu gelişmelere rağmen hem biz hem İngiltere hem Birleşik Krallık Avrupa düzeninin korunması, Avrupa düzeninin ve Avrupa refahının güçlü olması konusunda aynı hassasiyete sahibiz."

"İngiltere'nin Avrupa Birliği'yle nasıl bir ticaret modeli kuracağı, Türkiye'nin Gümrük Birliği'ni güncellemesi çalışmaları için yol gösterici olacaktır"

Geçmişte yaşanan bazı acıların çıkmaması, güvenlik ve refah konusunda bir kaos ortaya çıkmaması için aynı hassasiyetle çalışmak istediklerini kaydeden Bakan Çelik, "Muhataplarımızla ilişkilerimizi sadece ülkemizin Avrupa ile ilişkileri bağlamında değil aynı zamanda Avrupa düzeninin, Avrupa refahının, barışının ve demokrasisinin korunması bakımından da son derece dikkatli bir şekilde değerlendirmeye devam ediyoruz. Çalışmamız gereken, değerlendirmemiz gereken pek çok konu var. Bunların önemlilerinden bir tanesi de şu: kuşkusuz ikili ilişkilerimizde takip ettiğimiz pek çok konu var ama İngiltere'nin Brexit sürecinin başlaması ile Türkiye'nin Gümrük Birliği'nin güncellenmesi süreci eş zamanlı olarak başlayacak. Dolayısıyla İngiltere'nin yeni döneminde Avrupa Birliği'yle nasıl bir ticaret modeli kuracağı, Türkiye'nin Gümrük Birliği'ni güncellemesi konusundaki çalışmaları için de yol gösterici olacaktır. Bu çalışmaları da yakından izlemek istiyoruz özellikle sadece ikili ilişkiler ve AB ile ilişkiler bağlamında olmak üzere aynı zamanda bu yeni ticaret modellerinin nasıl kurulacağı konusunda İngiltere ile yakın çalışmak istiyoruz. Tabii bu Brexit sürecinin gerçekleşmesiyle Türkiye ile İngiltere arasında da bir Serbest Ticaret Anlaşması gündeme gelecektir, bununla da ilgili ciddi bir şekilde çalışmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.

"Avrupa Parlamentosu Başkanı Tajani'nin döneminde sıkıntıların aşılmasını bekliyoruz"

Son dönemlerde Avrupa Birliği ile karşılıklı yaşanan krizlere de değinen Bakan Çelik, "Yeni seçilen Avrupa Parlamentosu Başkanı Tajani'nin döneminde bu sıkıntıların aşılmasını bekliyoruz. Bu süreçte çeşitli zirvelerde Türkiye'nin konumunu doğru anlamak, Türkiye'nin bugün verdiği mücadeleyi doğru anlamak bakımından İngiltere'nin, bizim bizzat bulunmadığımız zirvelerde Türkiye'nin pozisyonuna verdiği desteğe de teşekkür ediyoruz. Bu konularda biz İngiltere ile yakından çalışmalara devam edeceğiz, oradan gelen üst düzey ziyaretlerden büyük memnuniyet duyuyoruz biz de aynı şekilde karşılık vermeye devam edeceğiz. Aramızda önemli bir platform var, tatlı dil platformunu daha da güçlendirmek istiyoruz. Bu sene daha güçlü bir şekilde yapılması için biz bakanlık olarak ben şahsen daha büyük bir katkı vereceğimi de ifade ettim. Avrupa Birliği'nden Türkiye ile ilgili sorunların aşılması için ifade edilen, yapılması teklif edilen zirve teklifini son derece olumlu değerlendiriyoruz, bu zirvenin en kısa zamanda devlet başkanları düzeyinde gerçekleşmesini arzu ederiz. Gündemli bir şekilde, bu sorunları aşacak bir şekilde bunu gerçekleştirebilirsek önemli olacaktır. Değerli dostumuzun ikili temaslarının dışında bu gelişinin bir bakıma İngiltere Başbakanı Sayın Theresa May'in de gelişi için bir hazırlık olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sayın May, 28 Ocak'ta ülkemizi ziyaret edecek, bu ziyarete de önem veriyoruz. Bu ziyarete de önem veriyoruz. Sayın May'in bu ziyaretiyle birlikte bu senenin başlangıcında İngiltere ile Birleşik Krallıkla en üst düzeyde çalışmalarımızı başlatmış olacağız, ondan sonra devamını getirmiş olacağız" şeklinde konuştu.

"Bugünkü yorumlarda sanki böyle bir gözetim kararı verilmiş de biz sırf bunun için bu KHK'daki düzenlemeleri almışız gibi bir yaklaşım var"

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Çelik, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde Türkiye'nin yeniden denetim sürecine alınması için son dönemde seslerin yükseldiği hatırlatılarak, Türkiye'nin KHK hamlesi sonrası oylamada Türkiye'de demokrasi kuruluşlarının işleyişi konusunun acil gündem maddesi olarak ele alınması yönündeki taleplerin reddedilmesiyle ilgili "büyük bir eşiğin kenarından dönüldü" gibi yorumların yapıldığının sorulması üzerine, "Bugünkü yorumlarda sanki böyle bir gözetim kararı verilmiş de biz sırf bunun için bu KHK'daki düzenlemeleri almışız gibi bir yaklaşım var. Bunlar doğru değil. Biz 15 Temmuz darbe girişiminden sonra demokrasimizi korumak zorunda olduğumuzu ve bunun için bazı tedbirlere başvurmak zorunda olduğumuzu ifade ettik. Ama burada 15 Temmuz darbe girişiminden sonra demokrasimizi korumakla ilgili aldığımız adımları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ya da uluslararası sözleşmelere bağlılığımızı taahhütlerimizi reddederek yapmadık. Sözleşmenin bize verdiği 15'inci maddenin bize verdiği delegasyon hakkını kullandık. Ülkemiz bir işgal girişimiyle karşı karşıya kaldı. Buna karşı tedbir aldık. Burada Avrupalı dostlarımızı yanımızda göremedik. Gece gündüz demokrasiden bahsediyorlar daha darbe girişiminin birinci saatinden itibaren Türkiye'ye 1 cümleyle destek verdiler 9 cümleyle Türkiye'yi eleştirmeye başladılar" değerlendirmesinde bulundu.

"Bu sadece dış telkinlerle iş yapıyoruz manasına gelmez"

İlk 1 ay boyunca İngiltere Avrupa Birliği Bakanı Alan Duncan dışında hiçbir Avrupa yetkilisinin Türkiye'ye gelmediğini söyleyen Bakan Çelik, "Halbuki 1 aydır Türk halkı sokaklardaydı demokrasiyi korumak için. O zaman bu demokratik söylemlerin inandırıcılığı konusunda ciddi şüpheler oluştu. Bizim söylediğimiz şudur; Avrupa'nın temsil ettiği değerler, Avrupalı bu siyasetçilerin vizyonundan çok daha büyüktür. Bu dinamik değerlendirme şudur; Türkiye'nin demokrasisini korumak için ihtiyaç duyduğumuz tedbirleri alırız bu tedbirlere yeterince ihtiyaç duymadığımız durumlarda da bunları kaldırırız. Bu sadece dış telkinlerle iş yapıyoruz manasına gelmez. Hangi dış telkin söz konusu olursa olsun hiçbir dış telkinle hareket etmeyiz. Tabi ki Türkiye'nin dışındaki dostlarımızla açık bir işbirliği içinde hareket ediyoruz. Dünyaya kapalı değiliz. Bağlı olduğumuz kurumlar, taahhütler var. Buradaki ayrımın iyi gözetilmesi lazım" ifadelerini kullandı.

"Böyle bir zamanda Türkiye ile müzakerelerin dondurulmasını, teklif etmek Avrupa değerleriyle kavga etmektir"

Bakan Çelik, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland'ın son derece önemli ve iyi bir devlet adamı olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Kendisi Türkiye'nin şartlarını iyi anlamaktadır. Kendisiyle de son derece pozitif bir iletişim içerisindeyiz. Ne dış telkinlerle hareket ediyoruz, ne de dış dünyaya kapalı sadece içe kapanmış bir takım iç dinamiklerle hareket ediyoruz. Türkiye'nin dışındaki dostlarımızla iletişimimiz sürüyor. Güçlü bir şekilde karşılıklı olarak değerlendirmelerimiz sürüyor. Bunları da dikkate alıyoruz. Tabi ki kendi gerçeklerimizi, vatandaşımızın güvenliğinin korunmasını, demokrasinin korunmasını, devletimizin korunması gibi önceliklerimizi de hesaba katıyoruz. İhtiyaç duyduğumuz düzenlemeleri hukuk devleti içerisinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve diğer taahhütlerimize bağlı kalarak yerine getiriyoruz. Bir takım düzenlemelere ihtiyaç duymadığımız zaman da bunları kaldırıyoruz. Burada beklediğimiz şey şudur; bugünler tarihi günlerdir, müttefiklerimizden dostlarımızdan beklediğimiz şeyler halkımızın yanında olunmasıdır. Avrupa Parlamentosu'nun aldığı karar gibi kararlar vizyonsuz kararlar olarak tarihe geçmiştir. Böyle bir zamanda Türkiye ile müzakerelerin dondurulmasını, teklif etmek Avrupa değerleriyle kavga etmektir. O karar Türkiye'ye hiçbir zarar vermez ama o karar Avrupa Parlamentosu'nun Avrupa değerlerini savunma konusunda ne kadar yetersiz temsilcilere sahip olduğunu göstermiştir. Bu karar tarihe öyle geçecektir. Avrupa Parlamentosundan çok önemli bir heyetin Türkiye'ye gelmesi lazımdı, bombalanan TBMM ile dayanışma içerisinde olması lazımdı. Bu karar Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerini etkileyen bir karar değildir. Bu karar Avrupa Parlamentosunun Avrupa değerlerini taşıma konusunda kapasitesinin zayıflığını gösteren bir karardır. Biz Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde yani Avrupa Konseyi ile ilgili konularda istişarelerimizi sürdürüyoruz. Türkiye ile ilgili gözetim vesaire gibi tartışmaların temelsiz olduğunu olduğunu düşünüyoruz. Avrupa Konseyinin değerlerine bağlıyız. Bu değerlere bağlılığımızı göstermek bakımından, bu değerler evrensel insanlık değerleri olduğu için biz tanklara, savaş uçaklarına karşı kurumlarımızla ve insanımızla büyük mücadele verdik. Eğer demokratik değerler bizim ortak ajandamızın ilk maddesini oluşturuyorsa burada Türkiye'nin alkışlanması selamlanması gerekir, Türkiye ile anlamlı dayanışmanın içerisinde olunması gerekir. Türkiye'ye dönük negatif yaklaşım Avrupa değerleriyle kendi aralarına mesafe koyan bir yaklaşımdır. Bu kurumlarla istişarelerimizi, değerlendirmelerimizi sürdüreceğiz. Şubat ayının başında Fransa'yı ziyaret edeceğim. Bu şekilde çalışmalarımıza devam edeceğiz."