Bağdat hükümetiyle Ankara arasında neredeyse bir yıldır süren Başika krizinde Barzani'nin söylemleri değişti. Krizin başında, Aralık 2015'te kampa giderek eğitim alan birlikleri ziyaret eden Barzani, Türkiye'nin yanında olduğu mesajını en açık şekilde vermişti. Yakın zamana kadar Türkiye'nin Başika'da Peşmerge'yi de eğittiğini, Bağdat'ın talep ve izniyle kampın kurulduğunu tekrarlayan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı (IKBY) Mesud Barzani, Musul operasyonu öncesi Eylül ayında Bağdat'a giderek merkezi hükümetle işbirliği sağladı. Musul operasyonunun başladığı gün Başika yakınlarındaki Hâzır Peşmerge Üssü'ne giden Barzani, bu kez Türkiye'ye “Bağdat'la anlaşması” mesajı verdi:
“Musul'daki Türk askeri varlığıyla ilgili Ankara ve Bağdat arasında uzlaşı yolu bulunmalıdır. Bağdat'ın rızası olmadan herhangi bir gücün operasyona katılmaması gerektiğini düşünüyoruz."
İRAN İLE GERGİNLİK İSTEMİYOR
Barzani'nin bu sözleri Ankara'da ‘anlayışla karşılandı'. Al Jazeera'ye konuşan ve isminin verilmesini istemeyen bir Türk yetkili, Barzani'nin Musul operasyonu için Bağdat'la anlaşmak zorunda olduğunu, bu uzlaşıyı bozmamak için kullandığı dilde değişikliğe gittiğini söyledi. Aynı yetkiliye göre, Bağdat'taki merkezi hükümeti, milletvekilleri aracılığıyla yönlendiren İran, IKBY sınırları dışında neredeyse Irak'ın tümünü etkisini altına almış durumda. Barzani bu sebeple Tahran'la yani Bağdat hükümetiyle gerginlik istemiyor.
PEŞMERGE ELE GEÇİRDİĞİ BÖLGELERDE KALMAK İSTİYOR
Bir diğer neden de, Musul operasyonu sırasında IKBY'ye bağlı Peşmerge'nin Musul çevresinde ele geçirdiği bölgelerde kalmak istemesi ve bu konuda da Bağdat'la uzlaşıya varmış olması. Bu uzlaşının sürmesi Ankara'da da olumlu bir gelişme olarak görülüyor ve Barzani'nin açıklamaları şu an için ‘anlayışla karşılanıyor.'
ERBİL, ABD'NİN PKK'YA DESTEĞİNİ ENGELLEMEK İSTİYOR
Görüştüğümüz üst düzey yetkiliye göre, ülkedeki ABD etkisi de Barzani'nin hareket alanını kısıtlıyor. Barzani'nin mücadele halinde olduğu diğer Kürt gruplara Washington'ın özellikle Suriye'de verdiği desteğin Irak'ta da sürmesi en büyük endişe. Sincar bölgesine konuşlanmış olan PKK unsurlarına, yine IŞİD'le mücadele adı altında Washington'ın vereceği olası desteği engellemek isteyen Barzani, Washington'ın açıklamalarının dışına çıkmaktan kaçınıyor.
Başika kampı hakkında Washington'dan yapılan açıklamalar Ankara'ya tepki niteliğindeydi. 12 Ekim'de konuyla ilgili soruları yanıtlayan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, “Irak'ın tüm komşuları Irak'ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermeli. Irak'ta konuşlu Türk güçleri uluslararası koalisyonun parçası olarak orada değil ve Başika'daki durum Irak ve Türkiye hükümetlerinin çözmesi gereken bir sorun” demişti. Daha önce Obama'nın IŞİD'le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk de, “Irak'taki tüm askeri eylemler Irak hükümetinin tam rızası ve koordinasyonuyla olmalı” demişti.
HEDEF: 140. MADDENİN UYGULANMASI
Ece Göksedef konuyu Barzani'nin son açıklamalarını 2011'den bu yana Erbil'de yaşıyan ve Irak'taki çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaparak rahatlıkla "KDP ile birlikte çalıştığını" söyleyen Musullu Kürt bir gazeteci Abdülgani Ali Yahya ile değerlendirdi.
İşte o haber:
Ali Yahya'ya göre, Erbil'in Musul operasyonu sonrası nihai hedefi, Musul'da Irak Anayasası'nın 140. maddesini uygulamak. Bu maddeye göre Musul'un başkent olduğu Ninova eyaletindeki bazı bölgelerde referandum yapılacak ve halkın isteği doğrultusunda bu bölgeler IKBY'ye bağlanabilecek.
Peşmerge, operasyon öncesi bu bölgelerin önemli bir kısmında kontrolü sağladı bile.
“Kürtler bu bölgelerin kendilerine ait olduğunu söylüyor. Eski Musul Valisi Nuceyfi, Musul'un ayrı bir vilayet olmasını istiyor ama Barzani'ye de itiraz etmiyor. Irak merkezi hükümeti ise hem ayrı bir vilayet olması fikrine karşı çıkıyor, hem de bazı bölgelerin resmen IKBY'ye bağlanmasını istemiyor. Ancak Barzani, bu bölgeleri elinde tutmakta kararlı. Bu sebeple Bağdat'la geçici bir ittifak yaptı. Barzani bu anlaşma için birkaç aydır çabalıyordu. Şimdi bu anlaşmayı bozmamak için çabalıyor. Ankara ve Bağdat arasında kalmamak için çok dikkatli bir dil kullanıyor.”
Ali Yahya'ya göre, bu geçici anlaşmaya rağmen Barzani Ankara'yla hareket etmekten hiç vazgeçmeyecek. Çünkü, diğer tarafta Tahran etkisindeki Bağdat hükümeti ile IKBY'nin ikinci büyük partisi KYB Süleymaniye'de işbirliği yapıyor. Barzani, ülkede yalnız kalmış durumda:
“KDP'nin Türkiye ile arası hâlâ çok iyi. Dikkatli bir dil kullansa da kısa bir zaman önce Türkiye'nin Başika'dan çekilmesi için Irak'taki diğer partilerin toplanarak yaptıkları çağrıya katılmadı, örneğin. Ankara ile bu yakınlığı KDP'yi güçlendirecek tek şey. Çünkü, Erbil'in dünyaya açılan tek kapısı Türkiye. Şu an Süleymaniye bölgesi de tamamen İran kontrolü altına girmiş durumda. İran'la sınırda bir kontrol yok, silahlı kişiler rahatlıkla girip çıkabiliyor. Süleymaniye halkı kaderini İran'a bağlamış durumda.”
Erbil-Bağdat anlaşmasının Musul operasyonu için yapılan kısa süreli bir anlaşma olduğunu söyleyen Ali Yahya, iki tarafın da zaman kazanmak istediği görüşünde:
“Erbil'le Bağdat'ın sorunları bir, iki toplantıyla çözülmez. Bu konuda ABD'nin baskısı altında kalan Bağdat şu an zaman kazanmak istiyor. Musul operasyonundan sonra yine araları bozulacak, diplomatik alanda bir çatışma çıkacak kesin. Bu, kısa süreli bir uzlaşma, aralarında gerçek bir bağlantı yok. Barzani bunu görüyor, biliyor ama müzakere tabanını bozmuyor. Çünkü, onun da ihtiyacı var bu süreçte. Biri, müzakere etmek istiyorum deyip gelirse, çıkarların doğrultusunda konuşur ve temel bir uzlaşmaya varabilirsin, bu normal.”
Ali Yahya, Musul'da Barzani'nin ne kadar etkili olacağı sorusuna ise, Musulluların ikiye bölündüğünü söyleyerek yanıt veriyor:
“Felluce, Ramadi Tikrit'te Sünnilerin oranını yüzde 80'den yüzde 25'e düşürdüler. Musul halkı aynı şeyin olmasını istemediği için Irak ordusundan korkuyor. Musul'daki Sünni halka sorduğunuzda Bağdat'tansa Erbil'in himayesini ister. IŞİD ilk geldiğinde bu sebeple güneye değil IKBY topraklarına kaçtılar. Ama Tahran çok güçlü, bölgede birçok Sünni grubun, aşiretin arasına girmiş durumdalar. Birçok Sünni aşiret lideri Bağdat'a, yani Tahran'a yaklaşmış, işbirliği yapmış durumda. Kürtlere düşman oldukları için böyle bir yakınlık da oluştu.”