Baskı altında süren hayatlar! Binlercesi Türkiye ve Balkanlara göç etmek zorunda kaldı
Kırım Tatarları'na yönelik baskı ve hak ihlallerin Kırım'ın ilhakından bu yana sürdüğü belirtiliyor. Uzmanlar, Rusya'nın 2014'te yasa dışı ilhakından bu yana Rus baskısıyla karşılaşan binlerce Kırım Tatarı'nın yarımadayı terk etmek zorunda kaldığını söyledi. Ayrıca 1783'te Kırım'ın birinci işgalinden sonra bölgeden Türkiye ve Balkanlara büyük kitlelerin geldiği biliniyor.

Oluşturma Tarihi: 2024-06-14 13:20:50

Güncelleme Tarihi: 2024-06-14 13:21:57

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Aydıngün, Kırım Tatarlarına yönelik baskıların Kırım'ın 2014'te yasa dışı ilhakından bu yana sürdüğünü ifade ederek, "Rus yönetiminin baskısı nedeniyle binlerce Kırım Tatarı yarımadayı terk etmek zorunda kaldı." dedi.

Aydıngün, AA muhabirine, Kırım Tatarlarının geçmişte ve bugün maruz kaldığı insan hak ihlallelerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Kırım Tatarlarının günümüzde yaşadığı problemleri anlayabilmenin yolunun tarihe bakmak olduğunu ifade eden Aydıngün, "Tarihin her döneminde Kırım'ın, "Kırım Tatarsızlaştırılması ve Ruslaştırılması" Rusya açısından son derece önemli. Çünkü Kırım, Rusya için son derece stratejik bir yarımada." dedi.

"1944'TE KIRIM TATAR NÜFUSUNUN TAMAMI SÜRÜLDÜ"

Rusya'nın 1783'te Kırım'ı ilk işgalinden sonra Kırım'daki Kırım Tatar nüfusunun önemli ölçüde azaldığını belirten Aydıngün, "Rusya'ya yakınlığı olmayan bir halkın o yarımadada yaşamasını Rusya hiçbir zaman istemedi. 1783'te Kırım'ın birinci işgalinden sonra izlediği politikalarda da bunu net bir şekilde görüyoruz. O dönemde Osmanlı'ya önemli göçler oldu. Göç eden Kırım Tatarları hala Türkiye Cumhuriyeti'nde ve Balkanlar'da yaşamlarına devam ediyor." diyerek konuştu.

Aydıngün, Kırım Tatarlarının Sovyet yönetiminin talimatıyla 18 Mayıs 1944'te topraklarından sürgün edildiğini hatırlatarak, Kırım Tatar nüfusunun neredeyse tamamının Orta Asya'nın farklı ülkelerine, yoğunluklu olarak da Özbekistan'a sürüldüğünü dile getirdi.

Sovyet dönemi boyunca Kırım Tatarlarının vatanlarına dönebilmek için çaba gösterdiğini vurgulayan Aydıngün, bu dönemde kurulan Kırım Tatar Milli Hareketi'nin hem Kırım Tatarları için hem de evrensel insan hakları için mücadele ettiğinin altını çizdi.

Sovyetler Birliği dağılmadan önce Kırım'a geri dönüş hakkı kazanan Kırım Tatarlarının çeşitli zorluklar yaşayarak vatanlarına geri döndüğünü belirten Aydıngün, sürgündeyken de çok fazla ayrımcılığa ve insan hak ihlallerine maruz kaldıklarını ifade etti.

"KIRIM TATARLARI ÜZERİNDE SOVYET DÖNEMİNİ ARATMAYACAK BASKI KURULDU"

2014'te Kırım'ın Rusya tarafından ikinci işgali ve yasal olmayan ilhakıyla öncesinde kazanılan hakların kaybedildiğini vurgulayan Aydıngün, sözlerine şöyle devam etti:

"2014'ten sonra Kırım Tatar halkı üzerinde adeta Sovyet dönemindekini aratmayacak düzeyde baskı kurulmaya başlandı. Önde gelen Kırım Tatarlarının yarımadaya girişi yasaklandı. Kırım Tatar Milli Meclisi, aşırıcı örgüt kapsamına alınarak faaliyetleri yasaklandı. Rus yönetiminin baskısı nedeniyle binlerce Kırım Tatarı yarımadayı terk etmek zorunda kaldı."

Aydıngün, siyasi yasakların yanı sıra medya kuruluşlarına da yasaklar getirildiğini vurgulayarak, ATR televizyonu, Avdet Gazetesi, Yıldız Dergisi ve QHA gibi Rusya karşıtı yayın yapacağı varsayılan medya kanallarının kapatılarak, bunların yerine Rusya tarafından alternatif medya organlarının kurulduğunu ifade etti.

Rus yönetimi baskılarının halkın üzerinde de kendisini yoğun şekilde hissettirdiğini söyleyen Aydıngün, "Her ne kadar 2014 sonrasında Rusya, Kırım'da Kırım Tatar dilini resmi dil olarak ilan etse de, dil üzerindeki baskı çok arttı. Rusya işgalinden önce açık olan Kırım Tatar Milli Mektepleri fiili olarak etkinsizleştirildi. İşgal sonrasında dil eğitimine ve kültür aktarımına önemli kısıtlamalar getirildi. Çocukların eğitim hakları sekteye uğradı." değerlendirmesinde bulundu.

Aydıngün, Kırım Tatarlarının evlerine, camilere, medreselere baskınlar yapıldığını, halkın sistematik sorgulama ve tutuklamalara maruz kaldıklarını ifade ederek, bu uygulamaların halkın üzerinde korkuyu, umutsuzluğu ve belirsizlik duygusunu artırmaya yönelik olduğunu belirtti.

"KIRIM TATARLARININ ÜZERİNDEKİ BASKIYI CİDDİ ŞEKİLDE HİSSETTİK"

2014'ten sonra Kırım Tatarlarının göçe zorlandığını, kalanların ise haklardan yararlanmaları için Rusya vatandaşı olmak zorunda kaldığını ifade eden Aydıngün, uygulanmaya başlanan Rusya hukuk düzeninin önemli insan hakları ihlallerine sebebiyet verdiğine dikkati çekti.

Aydıngün, 2015 yılında gayri resmi olarak Türk heyetiyle Kırım'a gittiğini hatırlatarak, "Oradaki durumu tespit etmek, gelişmeleri görmek ve rapor hazırlamak üzere gittik. Bu ziyaret sırasında benim gözlemlerim Kırım Tatarlarının üzerindeki baskının çok artmış olduğuydu. Baskıyı ciddi şekilde hissettiklerini gördük, heyet üyeleri olarak kendimiz de bunu hissettik." yorumunda bulundu.

Kırım'a ziyareti sırasında Kırım Tatarlarının içlerinde her şeyin düzeleceğine dair umudun tamamıyla yok olduğunu belirten Aydüngün, Türk heyetiyle konuşanların can güvenliği hususunda tereddütleri olduğunu ifade etti.

Aydıngün, tüm bu yaşananların Kırım Yarımadası'nın Kırım Tatarsızlaştırılması ve Ruslaştırılması'yla ilişkili olduğunu hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

"1783'te birinci işgal sonrasında nasıl Kırım Tatarları sürgüne, göçe teşvik edildilerse, 1944'te nasıl sürdülerse aynı süreci 2014 ve 2022 sonrasında da görüyoruz. Yarımada'ya 2014'ten bu yana Ruslar yerleştiriliyor. Rusya Federasyonu'nun, Kırım'a yerleşmek isteyen Rusların ev alabilmeleri için kredi kolaylığı sağlayacağı söyleniyor."

2022'de Ukrayna'nın işgalinin ilk tohumunun 2014'te Rusya tarafından Kırım'ın işgali ve ilhakı ile başladığını belirten Aydıngün, "Rusya Federasyonu, Kırım'ın Rusya kontrolü altında kalmasını Kırım Tatarsızlaştırılmasını ve Ruslaştırılmasını istiyor." diyerek sözlerini sonlandırdı.