Batı basınından, Hong Kong eleştirisi: Avrupa, Çin’e karşı başını kuma gömdü!
Avrupa ülkelerinin Çin’in, Hong Kong’a karşı izlediği politikalara tepkisiz kalmasını eleştiren Batı basını, “Avrupa başını kuma gömdü”, “Avrupa Birliği ve ABD, Çin'e karşı net bir tavır takınmalı” başlıklarını attı.

Oluşturma Tarihi: 2019-08-15 13:23:49

Güncelleme Tarihi: 2019-08-15 13:23:49

Çin ile Hong Kong arasında yaşanan kriz, Avrupa basınında sorgulanmaya başlandı. Çin medyasının, Pekin yönetiminin Hong Kong sınırına askeri birlikler kaydırdığını yazıyor. Hong Kong'da on binlerce insan, Çin'in bu eski Britanya kolonisinde nüfuzunu artırmasını protesto etmek için haftalardır sokaklarda ve daha fazla demokrasi istiyor. Protestoların ilk sebebi, şimdi askıya alınmış olan iade yasasıydı. Pekin şimdi müdahale edecek mi? Avrupa ülkelerinin Çin'in, Hong Kong'a karşı izlediği politikalara tepkisiz kalmasını eleştiren Batı basını, “Avrupa başını kuma gömdü”, “Avrupa Birliği ve ABD, Çin'e karşı net bir tavır takınmalı” başlıklarını attı.

‘BATI BASINI SESİNİ YÜKSELTMELİ'

Danimarka gazetesi Berlinske'ye göre Avrupa Birliği ve ABD, Çin'e karşı net bir tavır takınmalı:
“Demokrasi mücadelesi veren Hong Kong halkını ortada bırakmamalı, sırf ekonomik olarak hızla geliştiği için Çin'e nüfuz etmek için ne gerekiyorsa yapmaktan geri durmamalıyız. Hong Kong, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) sayesinde Çin'in sahip olmadığı bazı haklara sahip. Çin diğer bütün Çin şehirlerinde yaptığı gibi Hong Kong'u da mutlak bir siyasi denetim altında almak isterse Batılı ülkeler harekete geçebilir. Hem AB hem de ABD, Hong Kong'daki protestoların şiddet kullanılarak bastırılmasını kabul etmeyeceklerini Çin'e açıkça göstermeli. Sesini yükseltmeli.”

“AVRUPA BAŞINI KUMA GÖMDÜ”

Eski diplomat Stefano Stefanini İtalyan gazetesi La Stampa'daki yazısında, Avrupa'nın tepkisizliğinin neden tehlikeli olduğunu açıklıyor:
“Çok yakında yaşanması muhtemel bir felaket karşısında Avrupa sözde en güvenli yoldan ilerlemek istiyor. Yani kafasını kuma gömüyor. Brüksel'in suskunluğu da hem ileriyi görememek, hem de bir suç aslında. Çünkü Çin'in Hong Kong'a başlatacağı askeri bir harekatın sonuçları sadece (Tayvan, Kuzey Kore, Güney Çin Denizi gibi) alevlenmesi beklenen kriz odaklarının yer aldığı Asya ve Pasifik'teki nazik dengeyi bozmakla kalmaz ... Pekin de ciddi ve sorumluluk sahibi uluslararası bir aktör statüsünü kaybeder. Oysa Yeni İpek Yolu projesinin tamamı bu statü üzerine inşa edildi.”

“PEKİN YÖNETİMİ ASLA
GERİ ADIM ATMAYACAKTIR”

Alman haber portalı tagesschau.de'nin Çin muhabiri Steffen Wurzel, siyasi krizden çıkış için iki çözüm görüyor:
“Çin yönetimi ya ciddi ödünler verecek ve Hong Kong'da hakiki bir demokrasi kuracak, ki bu, Lam hükümetinin sonu anlamına gelir ve muhalifleri hemen yumuşatır. Diğer seçenek ise Çin'in bu asi kenti siyasi olarak tamamen kontrolü altına alması olacaktır. Her iki seçenek de kısa vadede hayata geçirilebilir görünmüyor. Ama uzun vadede ikinci seçenek gerçekleşecektir. Çünkü birincisi, Hong Kong zaten 28 yıl sonra özerklik statüsünü kaybedecek. İkincisi ve çok daha önemlisi: Muhalif fikirlere demir yumrukla karşılık vermek Çin Komünist Partisi'nin siyasi anlayışıyla birebir örtüşüyor. ... Komünist yönetim anlayışında toplumsal açılıma, siyasi katılımcılığa ve özgürlükçü- demokratik bir sivil topluma yer yok.”

“PEKİN, HONG KONG DIŞINDA DA
PROTESTOLARA ÇANAK TUTUYOR”

Pekin yönetimi, Hong Kong'a karşı yürüttüğü sert siyasetle kendi ülkesinde de sorun yaratıyor olabilir, diyor Slovakya gazetesi Pravda:
“Hong Kong, yüz yıllık Britanya yönetiminin ardından 1997'de Çin'e iade edilince, Pekin geçiş dönemini, 'bir ülke, iki sistem' sloganıyla yürütmeye söz vermişti. Bu model Makao ve Tayvan'a da örnek olacaktı. Şimdi göstericiler ile yerel otoriteler birbirlerini bu modeli çökertmekle suçluyor. ... Taraflardan biri ne pahasına olursa olsun galip gelmek istemediği sürece bir ülkede iki sistem yan yana var olabilir. Pekin'in haklı olduğu konu, Hong Kong'da yaşananların, Çin'in başka bölgelerinde de ayrılıkçıları cesaretlendirebileceği. Ama Pekin'in kendine sorması gereken soru yaşananlarda kendisinin ne kadar payı olduğu.”

“GÖSTERİCİLER ATEŞLE OYNUYOR”

Hong Kong'da durumun çığrından çıkmasına ramak kaldığını düşünen Hollanda gazetesi De Telegraaf endişeli:
“Köpek şimdilik ısırmadı henüz, sadece havlıyor. Çünkü Pekin, Tiananmen Meydanı ayaklanmasını bastırırken yaptığı propaganda hatasını tekrarlamaktan korkuyor. Pekin sağılır ineğin (Hong Kong) buzağısını kesmek ve uluslararası ticaretten kopmak istemiyor. Öte yandan Hong Kong son yıllarda önemini yitirdi, onun yerine Şanghay geçti. Daha fazla özgürlük talebi takdire şayan, ama göstericiler ateşle oynuyor ve ayrıcalıklarını kaybetmeleri mümkün. Dışardan desteğe de güvenemezler. Çünkü Çin çok önemli.”

“SOSYAL SORUNLAR DA ROL OYNADI”

Haftalık Romanya Dilema Veche gazetesine göre, Hong Kong'da sular durulacağa benzemiyor:
“Her ne kadar Çin, bölgenin 1997'deki iadesi sırasında Hong Kong'u 2047'ye kadar 'değiştirmeme' sözü vermiş olsa da şehir halkı şimdi bölgelerinin zorla entegre edilmesinden, yani bir tür yeniden sömürgeleşmeden korkuyor. Zira iadenin ardından Hong Kong başarılı bir ekonomi, bölgede önemli bir ticari kavşak ve küresel bir finans merkezi olmayı sürdürmekle beraber sosyal eşitsizlikler gözle görülür biçimde arttı. Yüksek ev kiraları yılgınlık yaratıyor, özellikle de genç insanlarda; güvensizlik ve siyasi acz duygularını arttırıyor ve bu yüzden de yoğun protestolar yaşanıyor. Bu protesto dalgasının durdurulabileceğine inanmak zor.”

“ÇİN VATANDAŞLARI,
HONG KONG'U KÜÇÜMSÜYOR”

Çin ana karasındaki halktan Hong Kong'la dayanışma beklemek nafile, diyor Polonya gazetesi Gazeta Wyborcza:
“Pekin'in, protestolar başladığından beri, Çinlilerin Hong Kongluları örnek alacağından korkmasına gerek olmadığı açıktı. Çinlilerin sosyal medyada yazdıkları okunduğunda, çıkan sonuç şu: Yeterince vatanperver olmamakla suçladıkları Britanya'nın bu eski sömürgesinden gerçek anlamda nefret ediyorlar. Çin imparatorluğunun sakinleri -ülkede başka hiçbir yerin olmadığı kadar imtiyaza sahip- Hong Kong'un kendisine yemek veren eli ısırdığını düşünüyor.”

“GÜÇ KAYBETMEKTENSE
PARA KAYBETMEK YEĞDİR”

Çin'in Hong Kong'a sert bir müdahalede bulunma olasılığı giderek artıyor, diyor Finlandiya gazetesi Helsingin Sanomat:
“Hong Kong zengin bir kent ama Çin ekonomisindeki göreceli payı düşüyor. Buna rağmen bu bölge Asya'nın finans merkezi. Sert bir müdahale Hong Kong'un durumunu hızla zayıflatarak Çin'in ekonomik beklentilerini daha da kötüleştirebilir. Ancak Çin'de iktidardaki güçler, uzun vadeli düşünüyor. Komünist Parti'nin egemenlik alanı içinde siyasi hakların protestolarla kazanıldığı bir örnek istemiyorlar. Bu yüzden Çin'in, gerektiğinde dışarıdan gelecek ekonomik cezaları ve protestoları, egemenliği tehdit eden gösterilerin son bulmasının bedeli olarak sineye çekmesi olasılığı giderek artıyor.”

HONG KONG'DA ASKERİ MÜDAHELE ENDİŞESİ!

Öte yandan Çin ordusu Hong Kong'un sınır komşusu Shenzen kentindeki askeri varlığını artırıyor  Fransız haber ajansı AFP'nin bölgedeki muhabiri, binlerce kişiden oluşan birliklerin  Shenzen Bay Stadyumu'nda geçit töreni yaptığını ve bu esnada stadın içinde ve dışında çok sayıda zırhlı araç ile askeri nakliye aracının bulunduğunu bildirdi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump da Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Pekin'in Hong Kong sınırına askeri birlikler kaydırdığından haberdar olduklarını ifade etmişti.

Çin yönetimi, son günlerde Hong Kong ile ilgili yaptığı açıklamalarda göstericiler için "teröristler" tabirini sıklıkla kullanmış ve "demir yumruk" ile harekete geçilmesi yönünde ifadelerde bulunmuştu.

Çin'in Hong Kong sınırındaki askeri hareketliliği olası bir askeri müdahale endişelerini de beraberinde getirdi.  Singapur merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden güvenlik uzmanı Alexander Neill, Hong Kong'daki gelişmelerin, Çin'in ulusal çıkarlarını büyük bir risk altına soktuğunu ve Hong Kong yönetimi ile ona bağlı polis teşkilatının bu çıkarları koruyamayacağını dile getirdi.