Darbeci Sisi yönetimindeki Mısır zindanlarındaki İhvan liderlerinden ve şehid Esma'nın babası Muhammed El Biltaci'nin dün cezaevindeki olumsuz şartlardan ve uygulanan işkencelerden dolayı beyin kanaması geçirdiği haberleri gelmişti. Ve bu haberler ailesi tarafından da doğrulanmıştı. Bu sabah itibariyle de Muhammed Biltaci'nin öldüğüyle ilgili haberler yayıldı; ancak, bugün yapılan açıklamalarla ilgili oğlu Ammar el-Biltaci, Time Türk'e yapmış olduğu son dakika açıklamasında, babasının beyin kanaması geçirdiğini; ancak, hayatını kaybettiğiyle ilgili bilgilerin doğru olmadığını söyledi. Fakat, bütün bunlara rağmen, hayatını kaybetmediğiyle ilgili haberleri teyit etmesine rağmen, şu anki Sisi rejiminin yapmış olduğu uygulamalardan ve hapishanelerdeki olağanüstü olumsuz şartlardan dolayı sağlıklı bir bilgiye de erişemediğini belirten Ammar el-Biltaci, bu sebepten dolayı uluslararası toplumun harekete geçmesini; bu anlamda dünya kamuoyunun Mısır zindanlarındaki şartların iyileştirilmesi ve buradaki tutuklularla ilgili durumun nasıl olduğuyla ilgili, bağımsız sivil toplum kuruluşlarının cezaevi kapılarının açılması için de Time Türk aracılığıyla dünyaya bir çağrı yaptı.
EŞİ SENA BİLTACİ DE YALANLADI
Muhammet Biltaci ile ilgili çıkan haberler konusunda eşi Sena Biltaci de, bir açıklama yaparak, çıkan haberlerin 'gerçeği' yansıtmadığını belirtti ve “Son durumu hakkında henüz bir bilgi yok“ dedi.
ÖNCEKİ GÜN BEYİN KANAMASI GEÇİRDİĞİ SÖYLENMİŞTİ
Mısır'da Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan) siyasi kanadı eski Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP) Genel Sekreteri Muhammed el-Biltaci, önceki gün beyin kanaması geçirdiği gerekçesiyle hastaneye sevkini istemişti.
Yargı kaynaklarından alınan bilgiye göre, kamuoyunda askeri darbeyle görevden alınan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Biltaci'nin yanı sıra 23 sanığın daha hazır bulunduğu davanın duruşması görüldü.
Biltaci, duruşmada 15 Ocak'ta beyin kanaması geçirdiğini, bunun sonucunda sağ elini normal kullanamadığını, konuşma güçlüğü çektiğini ve algılama sorunu yaşadığını söyledi.
Hapishane doktorunun tavsiyesine göre beynine emar, boyun damarlarına da ultrason çekilmesi gerektiğini ancak şu ana kadar bunların hiçbirinin yapılmadığını kaydeden Biltaci, mahkeme heyetinden sağlık kontrolü için El-Kasr el-Ayni Üniversite Hastanesine nakledilmesi talebinde bulundu.
Mursi ve 35 kişi hakkında, "devletin çıkarlarına zarar vermek amacıyla Hamas, Lübnan'daki Hizbullah örgütü ve İran Devrim Muhafızları ile suç amaçlı iş birliği" yaptıkları iddiasıyla 18 Aralık 2013'te dava açılmıştı.
Biltaci ailesinden önceki gün yapılan yazılı açıklamada, 3 yıldır ziyaretine izin verilmeyen Muhammed el-Biltaci'nin beyin kanaması geçirdiği duyurulmuştu.
SİSİ REJİMİ, BİLTACİ'NİN 17 YAŞINDAKİ KIZI ESMA'YI ŞEHİD ETMİŞTİ
Mısır'da cunta güçlerinin Rabiat'ül Adeviye Meydanı'na müdahalesi sonucu 14 Ağustos 2013 tarihinde Müslüman Kardeşler'in önde gelen isimlerinden Dr. Muhammed Biltaci'nın 17 yaşındaki kızı Esma Biltaci şehid edilmişti.
.
"BENİM KIZIM DA ŞEHİT OLDU"
Biltaci, haberin duyulmasının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, "Sizden tüm meydanları ve sokakları doldurmanızı ve polis devletinin sonunun geldiğini ilan etmenizi istiyorum. Benim kızım da şehit edildi. Övgüler düzmek için burada değilim ama şu an hepimiz fedakarlık ediyoruz" dedi.
BABASINDAN ŞEHİD ESMA'YA MEKTUP
Esma Biltaci'nin babası Muhammed Biltaci Akrep Cezaevinden kızına şehit edilmesinin yıldönümü dolayısıyla bir mektup yazmıştı. Mektup şöyle:
"Pak ruhunun, tarihte gerçekleşen Büyük Kerbela günü ve Uhdud Ashabı'nın yanına, herkesin gözü önünde yıldızlar gibi şehitlerin arasında yaratıcısına ulaştığı günün üzerinden bir yıl geçti. Temiz ruhlar her türlü kahır, zulüm ve isyana karşı çıkarak imanla ve bağlılıkla sebat içinde hakla göğe yükseldi. Üste çıkma, alçak görme, hakaret, zulüm ve zalimlerin üstüne yükselişle yükseldi.
Sevgili kızım, geçtiğimiz günlerde lise bitirme sınavlarının sonuçları açıklandı, her zaman başarıda önlerinde olduğun kız arkadaşların adına mutlu oldum. Senin yerine onları tebrik etmeyi temenni ederdim. Ancak, Allah'a yemin olsun ki, çoğu önceki ümmetlerden, birazı da sonrakilerden olan grubun içinde (Allah isterse) olman için seni seçtiğinde Allah'ın fazlı keremiyle daha da sevinçliydim."
'SANA OLAN İŞTİYAKIMI ALLAH BİLİR”
Biltaci, kızı Esma'ya duyduğu özlemi şu satırlarla dile getiriyor:
"Sevgili kızım, güzel yüzüne, güleç dudaklarına, ince duruşuna ve olgun karakterine iştiyakımın ne kadar olduğunu ancak Allah bilir. Buna karşı sabrı da ancak Allah verir. Ancak sen aynı zamanda bizlerin arasında yaşıyorsun ve bizleri hiç terketmedin. Hatta annenin hapisane ziyaretlerinden birinde Allah'a yemin ederek "Esma aramızda yaşıyor" sözüne karşılık "doğru söylüyorsun" dedim. Evet onlar Rablerinin katında rızıklanırlar. Bana annen, "o aramızda" sözleriyle, yaptıklarıyla gerçekten de yaşıyor. Cihadımızda ve hayatımızda bizlere katılıyor. Annen, kızlı erkekli gençlerle bir araya geldiğinde kendilerinin birçok sorunla karşılaştıklarını ve rüyalarında Esma'yı gördüklerini onları müjdelediğini, öğüt verdiğini ve sıkıntılarını atlatana kadar hayır işleri yapmaları konusunda yönlendirdiğini söylediklerini anlatıyor. Kendi kendime dedim ki, ne de güzel yapıyorsun benim güzel kızım, şehadetinden önce de sonra da uğraşların ne de güzeldi."
Kızı Esma'nın askeri bir kanas tarafından şehit edildiğini hatırlatan Biltaci, kızının savunduğu davanın haklı olduğunu şu satırlarla anlatıyor:
"Kızım ve hocam, senin özellikle askeri bir kanas tarafından ödürülmen, askerin vatana altmış yıl boyunca yıkım, yolsuzluk, gerilik ve tabi olmakla sürüklediği durumun sonlandırılması için çıkan Ocak Devrimi'nden sonra askeri yönetimin yeniden geri dönmesine karşıtlığın yolunda öldürülmüş olman, savunduğun davanın doğru olduğunun bir delilidir. Özellikle senin öldürülmen, askeri darbeye karşı çıkanların ne bir cemaat ne de bir kişinin dönmesi için çıkmamış olduğunun güçlü bir delilidir. Hayatımda bir cemaate, bir partiye ya da bir kişiye bağlı olacak kişi olarak seni tanıdım. Bilakis, devrimdeki şehitlerin kısas haklarının alınması ve askere karşı gerekçesiz yumuşak davranıştan dolayı cemaatle farklı düşünüyordun. Yine senin ne bir silah ne de bir taş dahi atmaksızın öldürülmen zulme ve karanlıklara karşı, darbeye karşı duranları hedef aldıklarının bir delilidir. Yine senin öldürülmen, başının üzerinde uçan askeri helikopter ve meydanı dolduran askeri kanas, onların ne kadar alçak ve adi olduklarının delilidir. Askeri birlikleriyle kibirli ve firavunlaşmış bu askeri isyankarlığa karşı koyanların ne kadar haklı, doğru ve adaletli olduklarının delilidir. Oysa ki halk suçsuz vatan evlatlarını öldürmeleri için değil, siyonistlere karşı kullanmaları için kendi gücünden bu askere harcamalarda bulunmuştu. Bir de bakıyoruz ki askerin kendisi bu gücü halkı öldürmek, ezmek ve vesayet sistemini güçlendirmek için kullanıyor."
Biltaci, darbeden sonra başına gelenlere rağmen kendisini unutmadığını, kızı Esma'ya şu sözlerle ifade ediyor:
"Kızım, hocam ve gözümün nuru, ciğer parelerimizin katledilmesi, onlarca davanın sırtımıza yüklenmesi, mallarımıza el konulması, akademik görevlerimizden el çektirilmemiz, doğru olmayan yargı tarafından idam ve müebbet hapis kararlarının çıkması, evlatlarımızdan geri kalanlarımızın cezaevlerine tıkılması ve asılsız davalarla suçlanmaları, Allah'a yemin olsun ki ne seni ne de ak pak şehit kardeşlerini bir an için dahi unutturmaya yetmedi. Bir an dahi uğrunda feda ettiğinizi unutmadık. Bilakis, Allah'a yemin olsun ki, başımıza gelenden dolayı ne hüzünlendik, ne zayıfladık, ne de rehavete uğradık. İşte bizler sizlerin yolunda ilerliyoruz. İki güzel şeyden birine ulaşmadan rahat etmeyeceğiz. Darbecilerin geçen yıl boyunca, ihanet, katil, kahır, talan, yakıp yıkma, ortalığa saldıkları korku ve sessizlik; hile, yalan, sapıklık ve kalleşlik; vatanın tüm topraklarına yaydıkları aç bırakma ve isyan bizlerde sadece, bizlerin hak üzere olduğumuz, onların ise batıl üzere olduğu konusundaki eminliğimizi arttırmaktan başka bir şey yapmadı. İşte bundan dolayı hiç şüphesiz zafer gelecektir."
Biltaci, kızının şehit edilmesinden sonra geçen bir yılda, kendilerini hapis, gardiyan, ölüm ve idam gibi kelimelerin korkutmadığını ifade ederek, mektubuna şu satırlarla son veriyor:
"Bizler hürriyet, adalet ve hakkın değerlerinin gerçekleşmesi için Allah yolunda fedakarlığın nasıl olması gerektiğini sizlerin temiz mümin, güzel ruhlarınızdan öğrendik.
Son olarak, senin ve şehit kardeşlerin için her namazda derecelerinizi arttırması ve sizi kendisine yakın şahitlerden kılması için dua ediyoruz. Allah'a Muhammed'in (SAV) havz-ı kevserindeki salih kullarına ve sizlere katılana dek bizlere sabır ve sebat vermesi için duacıyız. O havz-ı kevser ki, orada sahabileriyle birlikte olalım. Onlar da bizlerin bu durumundan dolayı mutlu olsunlar. Şunu bilsinler ki arkalarından gelenlerin Allah'a verilmiş sözü yerine getiren, hiçbir şeyi değiştirmeyen sapasağlam adamların olduğundan emin olsunlar."
ŞEHİD ESMA'NIN SON SÖZLERİ
Şehid Esma'nın paylaştığı şiirin Türkçe söylenişi şöyle:
Onlar bizi Vetir'de namaz kılarken buldular
Kimimizi rükuda, kimimizi secdede vurdular
Onlar hem güçsüzdü hem az sayıca
Allah'ın kullarını çağır da gelsinler yardıma
Köpüklü deniz dalgalarını andıran ordularla
Esma'nın paylaştığı şiir, Huzaa kabilesinin lideri Amr bin Salim'in Beni Bekr kabilesinin barış anlaşmasını ihlal ederek, Cahiliye dönemindeki bir kan davası uğruna Huzaa kabilesine saldırması üzerine Hazret-i Muhammed'den yardım istediği şiir.