Bir öncüye rahmetle: Prof. Dr. İsmail Râcî Fârûkî
İslâmî ilim ve disiplinlerle modern disiplinler arasında bir tür terkip içeren “Bilginin İslâmîleştirilmesi” teziyle dikkat çeken Prof. Dr. İsmail Râcî Fârûkî, bir sahur gecesi evinde katledilmişti.

Oluşturma Tarihi: 2019-05-29 09:08:37

Güncelleme Tarihi: 2019-05-29 09:08:37

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Yeni Şafak Yazarı Taha Kılınç bugünkü yazısında Prof. Dr. İsmail Râcî Fârûkî'nin hayatını yazdı. Ailesinin ona verdiği eğitimden ve bu eğitimin sonunda ana dili olan Arapça'nın yanı sıra Fransızca ve İngilizce'yi de mükemmel biçimde okuyup yazabilen Fârûkî'nin 1945-48 arasında Filistin'in Celîle bölgesinin valiliğini yaptığı ve bu sebeple “Celîle'nin son Filistinli valisi” olarak kayıtlara geçtiğii aktardı.

Kılınç, ayrıca Fârûkî'nin bu sahur gecesi katledildiğini anlattı. İşte yazının ilgili bölümü:

"BİLGİNİN İSLAMİLEŞTİRİLMESİ"

"Müslüman dünyanın akademik ve düşünsel anlamda nasıl daha ileri gidebileceği üzerine kafa yoran İsmail Râcî Fârûkî, 1970'lerde tartışmaya açtığı “Bilginin İslâmîleştirilmesi” teziyle dikkatleri çekti. İslâmî ilim ve disiplinlerle modern disiplinler arasında bir tür terkip içeren tez, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu çok sayıda İslâm ülkesindeki akademisyenler, düşünürler, gazeteciler ve ilim adamları tarafından uzun süre gündemde tutuldu, hakkında çok sayıda kitap ve makale kaleme alındı.

TÜRKİYE'DE 'İSLAM KÜLTÜR ATLASI' İLE TANINDI

Bilginin İslâmîleştirilmesi, Tevhid, Hıristiyan Ahlâkı, İslâm ve Siyonizm, Niçin İslâm gibi kitapları Türkçe'ye de çevrilen İsmail Râcî Fârûkî, ülkemizde bilhassa “İslâm Kültür Atlası” adlı hacimli eseriyle tanındı. Eşi Lois Lamyâ Hanım'la birlikte hazırladıkları kitap, 1999'da gazetemiz Yeni Şafak tarafından okurlara armağan da edilmişti.

İslâm dünyasının dört bir yanındaki akademisyenlerle ve ilim adamlarıyla organik bir iletişim içinde olan Fârûkî, 1977'de İsviçre'nin Lugano kentinde düzenlenen geniş katılımlı bir istişare toplantısının ardından, 1981'de Uluslararası İslâm Düşünce Enstitüsü'nün (IIIT) kuruluşuna öncülük etti.

BATI'YA KARŞI 'BİLGİ TEMELLİ BİR MÜCADELE' YÜRÜTMENİN TARAFTARIYDI

Batı'nın İslâm coğrafyasındaki hâkimiyetinin, ancak bilgi temelli bir mücadele sayesinde geriletilebileceğini savunan Fârûkî, sadece yazdığı kitap ve makalelerle değil, yetiştirdiği binlerce öğrenciyle de İslâm düşüncesi alanında ciddi bir boşluğu doldurmuştu. Eşi Lamyâ Hanım da bilhassa İslâm sanatı sahasına yoğunlaşarak, çok sayıda önemli eser meydana getirmişti.

BİR SAHUR GECESİ KATLEDİLDİ

27 Mayıs 1986 gecesi, saat 02.30 sularında Lois Lamyâ Fârûkî, Wyncote Pennsylvania'daki evlerinde sahur yemeği hazırlamakla meşguldü. Kocasını ve iki kızını henüz uyandırmamıştı. Ramazanın 18'inci günüydü. Eve de, semte de derin bir sükûnet hakimdi. Lamyâ Fârûkî, az sonra yaşanacaklardan habersiz, mutfaktaki masanın üzerine kahvaltılıkları diziyordu.

Derken, mutfak camı aniden açıldı. Yüzünü kar maskesiyle kapatmış olan bir saldırgan hızla içeri atladı ve elindeki dağcı bıçağını Lamyâ Fârûkî'nin göğsüne iki kez sapladı. Onun acıyla attığı çığlık, yan odada uyuyan hamile kızı Enmar'ı uyandırmıştı. Mutfak kapısında katille karşılaşan Enmar da bıçak darbelerine hedef olarak ağır yaralandı. Saldırgan daha sonra yatak odasına ilerleyerek İsmail Râcî Fârûkî'yi bıçaklamaya koyuldu. Katiliyle boğuşan 65 yaşındaki Fârûkî, aldığı beş darbenin ardından koridorda can verdi. Korkunç katliamdan, çiftin gardroba saklanan küçük kızı Tayme yara almadan kurtulmuştu.

KATİLİN DAHİL OLDUĞU GRUPTAN MALCOLM X'İN KATİL ZANLILARI DA ÇIKACAKTI

İsmail Râcî Fârûkî ve eşinin katili, “Yusuf Ali” adıyla bilinen yeni Müslüman olmuş Joseph Louis Young adlı bir Amerikalıydı ve siyahî Müslümanlardan oluşan “Nation of Islam” grubunun üyesiydi. Yine aynı gruba mensup üç kişi, 21 Şubat 1965'te Malcolm X'e düzenlenen suikastın failleriydi.

PEKİ, PROF. FARUKİ'Yİ NEDEN ÖLDÜRDÜ?

1996'da, kesinleşmiş idam cezasının infazını beklerken hapiste ölecek olan Yusuf Ali'nin, çifte cinayeti, İsmail Râcî Fârûkî'ye Malezyalı bir öğrencisiyle ilişkisi olduğu yönünde atılan iftira yüzünden işlediği anlaşılacaktı. Azmettiricilerin gözettiği gerçek sebep ise, elbette İsmail Râcî Fârûkî'nin ömrü boyunca ısrarla peşinden yürüdüğü hedeflerle yakından ilgili olmalıydı.