Bloomberg: Erdoğan inandığı hiçbir şeyi yapmaktan çekinmiyor
Son aylarda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye karşıtı yaptığı haberler ile gündeme gelen dünyaca ünlü Amerikan ekonomi kanalı Bloomberg’de yayımlanan Bobby Ghosh imzalı bir köşe yazısında, “Erdoğan inandığı hiçbir şeyi yapmaktan çekinmiyor” denildi.

Oluşturma Tarihi: 2020-10-20 16:11:58

Güncelleme Tarihi: 2020-10-20 16:11:58

Son aylarda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye karşıtı yaptığı haberler ile gündeme gelen dünyaca ünlü ekonomi kanalı Bloomberg'de yayımlanan Bobby Ghosh imzalı bir köşe yazısında, “Erdoğan inandığı hiçbir şeyi yapmaktan çekinmiyor” denildi.

Bloomberg'de yayımlanan Bobby Ghosh imzalı bir köşe yazısında, "Türkiye'nin ülke dışındaki maceracılığı fırsatçılığa ve cezasızlığa dayanıyor" ifadelerine yer verildi.

Erdoğan'ın, uluslararası toplumun tepki verdiği ancak "karşı bir hamle yapılmayacağına inandığı hiçbir adımı atmaktan çekinmediği" yazıldı.

Bloomberg'in köşe yazıları bölümündeki Bobby Ghosh imzalı makalede, Türkiye'nin son yıllarda bölge ülkelerinde uyguladığı politikalar değerlendirildi.

2010'da Türkiye'nin "Komşularla sıfır sorun" doktrini temelinde bir dış politika izlediğini, diplomasi ve ticaretin sadece komşu ülkelerle değil, dünyanın geri kalanıyla da "uygar ilişkiler" geliştirmek için kullanıldığı yazılıyor.

Makalede, o dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası ilişkiler alanında arabuluculuğuna ve fikrine danışıldığı bilgisi de yer alıyor:
"Ancak 10 yıl sonra, Türkiye'nin dış politika görünümü daha çok 'sadece sorun' olarak tanımlanabilecek bir duruma geldi. Ankara, etki oluşturmak için diplomasi yerine askeri gücünü ve sert söylemi kullanmayı tercih ediyor."

Makalede buna örnek olarak, kara sınırında ya da deniz yetki alanları çerçevesinde anlaşmazlık olan ülkelerle ciddi sorunlar yaşandığı yazılıyor.

Yunanistan, Suriye, İsrail, Kıbrıs, Irak, Ermenistan, Mısır ile sorun yaşadığı vurgulanan Türkiye'nin sınırı olmayan Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Fransa ile de kriz yaşadığı belirtiliyor:
"Ve dünya liderlerinin hiçbir konuda uzlaşamadığı bir dönemde, oybirliği içinde oldukları tek bir konu var gibi görünüyor: Erdoğan'ın sürekli bir sorun kaynağı olduğu.
"Türkiye'nin kavgacı cumhurbaşkanı, son dönemde kendisine karşı insaflı davranan ve hafif eleştirilerle yetinenlerin bile dikkatini çekmeye başladı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yeniden başladığı jeolojik araştırmalardan 'derin üzüntü duyduğunu' açıkladı ve Ankara'nın 'planlı provokasyonuna son vermesi' çağrısını yaptı."

Makalenin yazarı Bobby Ghosh, Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın yakınlığı sebebiyle Trump yönetiminin genelde Erdoğan'a karşı daha yumuşak bir dil kullandığını, bunun bugüne kadarki en sert açıklamalardan biri olduğunu hatırlatıyor.

Erdoğan'ın, "iyi dostum" olarak tanımladığı Rusya Devlet Başkanı Putin'le de arasının açıldığı ifade ediliyor.

Erdoğan'ın Dağlık Karabağ'daki son gelişmelerde Rusya'nın rolüne pek de iyi gözle bakmadığı yazılan makalede, Türkiye'nin Azerbaycan'ı desteklediği ve nihayetinde Kremlin'den "Türkiye ateşe körükle gidiyor" açıklaması geldiği; Rusya'nın arabuluculuğunda varılan ateşkesin de uygulanmadığı hatırlatılıyor.

Erdoğan'a diğer ülkelerden gelen eleştiriler de sıralanıyor:
"Türkiye'nin Libya'daki iç savaşa dahil olmasına ateş püsküren Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, şikayetlerine Doğu Akdeniz ve Kafkaslar'ı da ekledi. Daha önce Türkiye'yi cezalandırmak isteyen Avrupa ülkelerini durduran Alman Şansölye Angela Merkel, Türkiye yeniden tartışmalı sularda sismik araştırmaya başlayınca kendisini garip bir pozisyonda buldu. Sözcüsü, "Bu hareketin Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunmayacağı kesin" açıklaması yaptı."

Makalede, Hindistan'ın Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda Kaşmir'le ilgili yaptığı konuşmadan memnun olmadığı hatırlatılıyor ve ülkenin BM Daimi Temsilcisi'nin "Türkiye diğer ülkelerin egemenliğine saygı duymayı öğrenmeli" açıklamasına yer veriliyor.

Makalede, Türkiye'yi eleştiren ülkelerin arasında büyük dünya güçlerinin olduğuna ve bunların ekonomik gücünü de kullanabileceğine; ancak bunu yapmaktan çekindiklerine dikkat çekiliyor:
"Türkiye'nin açık ara farkla en büyük ticaret ortağı olan Avrupa Birliği'nde (AB) sürekli buna yönelik altı boş konuşmalar yapılıp Ankara'ya sopa gösteriliyor. Ancak bunun işe yaramadığını artık fark ediyorlar. Sorun şu ki; o sopayı gerçekten uzatmaya istekli değiller.

Macron'un ekonomik yaptırım çağrılarına karşı AB, henüz Türkiye'yi cezalandıracak adımları atmak üzere harekete geçmiş değil. Bu isteksizlik kısmen Erdoğan'ın göçmenlere kapıları açma yönündeki karşı-tehdidiyle açıklanabilir.

"Bu elbette ki, şeker dağıtır gibi yaptırım dağıtan Trump yönetimi için bir sorun değil. Ancak Trump bugüne kadar Türkiye'ye yaptırım uygulama konusunda çekingen davrandı. Uyguladığında da bir tepki göstergesi olarak kaldı ve hızla geri çekildi."

ABD'nin Türkiye'ye karşı attığı en uzun vadeli ve caydırıcı adımın F-35 jetlerinin satışında çıkarması ve üretime katılımını askıya almış olması olduğu belirtilen makalede, Erdoğan'ın buna rağmen Rus S-400 füze savunma sisteminin ülkeye getirilmesinde kararlı olduğu hatırlatılıyor. ABD Kongresi'nin daha ileri adım atma çağrısına da Trump yanıtsız kaldığı belirtiliyor.

Makaleye göre, ABD'nin bu çekimser tavrı sebebiyle, en güçlü üyesinden destek almadan NATO'nun da Türkiye karşıtı bir adım atma olasılığı çok düşük. "Erdoğan bu sebeple NATO'dan çıkarılmaktan da endişe duymuyor."