BBC Türkçe'den Mike Wendling'in haberine göre: Bazı sahneler maalesef artık tanıdık gelmeye başladı. Ne zaman bir saldırı gerçekleşse, milyonlarca kişi üzülüyor ve olayın şoku internet üzerinden dalga dalga yayılıyor.
Flaş haberler geçer geçmez, "dua edin" etiketleriyle olayın meydana geldiği kent ve ülkenin adı ve simgesi haline gelen anıtlarının resimleri paylaşılıyor.
Bunu, daha yaralıların tedavisi bitmeden, genelde İslam dini, dış politika, göç ve hatta NATO ve AB gibi konularda hararetli tartışmalar izliyor.
Sosyal medya ve haber kuruluşlarına yöneltilen eleştirilerden biri, Batıda olan saldırılara önem verirken, diğer saldırıları gözardı etmek.
Bu eleştiriler Salı günü Brüksel'de düzenlenen saldırılar ardından da gündeme geldi. "Neden Brüksel önemli de İstanbul değil", "Bu saldırılar Brüksel'den önce meydana geldi ama muhtemelen duymadınız" gibi başlıkların paylaşıldığı gözlendi.
(Brüksel'deki saldırıya tepki veren bu kullanıcı "dünyanın bir olaya haklı olarak tepki gösterirken diğerlerine sessiz kalması beni üzüyor" diyor.)
Peki bu gerçekten doğru mu? Türkiye ya da Kenya gibi yerlerdeki saldırılar karşısında insanlar sessiz mi kalıyor?
ÖNCE SOSYAL MEDYAYA BAKALIM
Salı günkü saldırılar ardından yaklaşık 650 bin kez "Brüksel için dua edin" ya da "Belçika için dua edin" tweet'leri gönderilmiş. 19 Mart'ta İstanbul'daki bombalı saldırı ardından paylaşılan benzer tweet'lerin sayısı yaklaşık 400 bin. Bu rakamlara, Fransızca ve Türkçe atılan dua tweet'leri de dahil.
Twitter'da salı gününden sonra İngilizce ve Fransızca olarak içinde Brüksel kelimesi geçen mesajların sayısı fırlayarak 6 milyonu aştı. İstanbul'daki bombalı saldırı ardından içinde Türkiye ve İstanbul sözcükleri geçen 2.2 milyon tweet vardı.
Tabii bunların yaklaşık rakamlar olduğunu dikkate almak gerek. Bazı mesajlarda saldırılardan söz edilmeden o ülkenin veya kentin adı geçmiş olabilir. Rakamlar her ne kadar eşit değilse de Türkiye'deki saldırılara "sessiz kalındı" denilecek kadar az değil.
(Bir tepki de, "Paris'tiniz ama Ankara ve İstanbul değildiniz, şimdi de Brüksel oldunuz" şeklinde.)
Ancak sosyal medya dışında bir de haber kuruluşlarının verdiği haberler var ki, durum burada ilginç bir hal almaya başlıyor.
Çünkü İngilizce olarak Google'da yapılan haber taramasında, Brüksel saldırısı ile ilgili haberlerin, Türkiye'deki saldırılar hakkındaki haberlerden çok daha fazla olduğu görülüyor.
BBC Trending'in kabaca hesabına göre, geçen ay Google News haber endeksinde içinde "İstanbul saldırısı" ifadesi geçen haberlerin sayısı 100 binin altında. Oysa arama "Brüksel saldırısı" ifadesine 14 milyon sonuç veriyor.
13 Mart'ta benzer sayıda insanın ölümüne neden olan Ankara saldırısı bile, sadece 2 milyonda kalıyor haber aramasında.
Sorun editörlerin haber tercihi mi?
Bu şekilde haber taraması yapmanın pek bilimsel olduğu söylenemez.
Ancak İngilizce haber yayınlayan ve büyük bir kısmı muhtemelen Batı Avrupa veya Kuzey Amerika'daki haber dairelerinde oturan editörler, Brüksel saldırılarının izleyicilerini Türkiye'de patlayan bombalardan daha fazla ilgilendireceğine karar vermiş gibi görünüyor.
Sosyal medyanın haberleri nasıl değiştirdiği hakkında bir sürü yorum yapılıyor ve bunların çoğu da doğru.
Facebook ve Twitter haberciliği ve insanların haber izleme şeklini değiştirdi.
Başka türlü gözden kaçabilecek olan konuları gündeme getirdi ve gazetecileri bunlara daha duyarlı hale getirdi.
Ancak haber kuruluşlarını hala editörler ve onların günlük haber tercihleri yönlendiriyor ve görünen o ki bu tercihler her zaman sosyal medyada öne çıkanlarla aynı olmuyor.