Cemaat-i İslami Partisi, Kasım'ın idam edilmesini kınadı
Bangladeş Cemaat-i İslami Partisi, partinin Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Mir Kasım Ali'nin hükümetin kurduğu mahkeme kararı uyarınca idam edilmesini kınadı.

Oluşturma Tarihi: 2016-09-03 23:31:17

Güncelleme Tarihi: 2016-09-03 23:31:17

Cemaat-i İslami'nin internet sitesinden Genel Sekreter Vekili Muhammed Şafikur Rahman adına yapılan kınama açıklamasında, Mir Kasım Ali'nin masum ve kendisine yöneltilen suçlamaların yalan olduğu belirtildi.

"Şehit Mir Kasım Ali tamamen masumdur ve hükümetin Cemaat-i İslami'yi lidersiz bir parti haline getirme planının bir parçası olarak haksız bir şekilde asılmıştır" ifadesine yer verilen açıklamada, Ali'nin müreffeh bir İslami toplum için mücadelesine öğrencilik yıllarında başladığı vurgulandı.

Açıklamada, "Bu ülkenin fakirlikten muzdarip halkı onu sıra dışı insani faaliyetleriyle her zaman hatırlayacaktır. Ali, sadece bu ülkedeki İslami hareketteki rolü nedeniyle cezalandırılmıştır" ifadesi kullanıldı.

Cemaat-i İslami açıklamasında, bu haksız idamı protesto için, 5 Eylül Pazartesi günü sabah 06.00'dan öğlen 14.00'e kadar barışçıl grev çağrısı yapıldı.

Yüksek Mahkeme, Mir Kasım Ali hakkındaki idam kararını 30 Ağustos'ta onamış, iç hukuk yolları tükenen Ali'nin af için devlet başkanına başvurmayı reddettiği cuma günü açıklanmıştı.

Ali, 2 Kasım 2014'te bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı olaylardan idama mahkum edilmişti. Bir gencin kaçırılıp işkenceyle öldürülmesi dahil 8 farklı suçlama yöneltilen müvekkillerine karşı mahkemeye yalancı şahitler çıkarıldığını ifade eden Ali'nin avukatları, karara karşı çıkmıştı.

Başbakan Şeyh Hasina tarafından bağımsızlık savaşı sırasında işlendiği iddia edilen suçların cezalandırılması için 2009'da kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, şimdiye kadar çok sayıda kişi hakkında idam kararı verdi. Bunların büyük kısmı, ülkenin İslami değerleri savunan en büyük partisi Cemaat-i İslami liderlerinden oluşuyor.

Mahkeme tarafından suçlu bulunan ve idam cezasına mahkum edilen ilk kişi, Cemaat-i İslami Partisi'nden Abdülkelam Azad olmuştu. Ülkeden ayrıldığı için gıyabında yargılanan Azad, Ocak 2013'te idam cezasına çarptırılmıştı.

Partinin Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla, Şubat 2013'te ömür boyu hapse mahkum edilmiş, 17 Eylül'de cezası Temyiz Mahkemesince idama çevrilmiş, Aralık 2013'te cezası infaz edilmişti. Molla, idam edilen ilk Cemaat-i İslami lideri olmuştu.

Mahkemenin 90 yıl hapse mahkum ettiği Cemaat-i İslami'nin 92 yaşındaki lideri Gulam Azzam da 23 Ekim 2014'te hapishanede ölmüştü.

Azzam'ın ardından partinin liderliğini üstlenen Motiur Rahman Nizami ise 29 Ekim 2014'te idama mahkum edilmişti. Kararın üst mahkeme tarafından onanmasının ardından Nizami, 10 Mayıs 2016'da asılmıştı. Nizami'nin idamı, uluslararası toplum tarafından tepkiyle karşılanmıştı.

Cezası, Yüksek Mahkeme tarafından 3 Kasım 2014'te onanan partinin Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman, 11 Nisan 2015'te idam edilmişti. Mahkeme, 18 Şubat 2015'te Cemaat-i İslami Partisi liderlerinden Abdus Sobhan'ı 9 suçlamanın 6'sından suçlu bularak idama mahkum etmiş, 16 Temmuz 2015'te de bağımsızlık savaşı sırasında Pakistan ordusu tarafından kurulan Rızakar milis kuvvetlerine üye olduğu kaydedilen Furkan Malik'e ölüm cezası vermişti. Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreteri Ali İhsan Mücahid'e 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle verilen idam cezası, 16 Haziran 2015'te Yüksek Mahkeme tarafından onanmıştı.

Yüksek Mahkeme, son olarak 10 Ağustos'ta eski Cemaat-i İslami Partisi Milletvekili Sakhavat Hüseyin'i idama mahkum etmişti.

Bazı muhalefet partileri ve uluslararası gözlemciler, Hasina hükümeti tarafından kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinin adil yargılama standartlarına uymadığına ve siyasi kararlar aldığına dikkati çekiyor.

Cemaat-i İslami Partisi de lider kadrosuna yönelik mahkeme kararlarının siyasi olduğuna işaret ederek, halkı, Hasina hükümetinin "devlet terörüne" karşı çıkmaya çağırıyor. Parti yetkilileri, hükümetin muhalifleri bastırmak için kitlesel cinayetler, keyfi tutuklamalar, yargısız infaz ve işkence gibi suçlar işlediğini savunuyor.

Cemaat-i İslami yetkilileri, bağımsızlık savaşının ardından 1973'te çıkarılan Savaş Suçları Kanunu'na göre ancak silahlı savunma ya da yardımcı gruplara üye kişilerin savaş suçları ya da insanlığa karşı suç işlemekten yargılanabileceğini, buna karşın üyelerinden hiçbirinin silahlı gruplara üye olmadığını, dolayısıyla bu suçlamalarla yargılanamayacağını vurguluyor.

BANGLADEŞ

Hindistan'dan 1947 yılında ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Pakistan'ın doğusu ile batısı arasında 1971'de başlayan iç savaş, bağımsız Bangladeş Devletinin kurulmasıyla son bulmuştu. Pakistan, ülkenin doğusundaki halkın bir bölümünün bağımsızlık talep etmesi üzerine bölgeye çok sayıda asker göndermişti. İç savaş sırasında Doğu Pakistan'dan yaklaşık 10 milyon sivilin evlerini terk ederek Hindistan'a göç etmesi üzerine Hindistan hükümeti, Aralık 1971'de bugünkü Bangladeş olarak bilinen Doğu Pakistan'ı işgal etmişti.

Pakistan askerlerinin Dakka'da Hindistan güvenlik güçlerine teslim olmasının ardından 16 Aralık 1971'de "Doğu Pakistan", yeni adıyla "Bangladeş" olarak bağımsızlığını ilan etmişti. Yaklaşık 9 ay süren bağımsızlık savaşı sırasında 3 milyondan fazla kişi yaşamını yitirmiş, milyonlarca kişi yaralanmıştı.