Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasının ardından öldürüldüğü yönündeki iddialar güçlenirken, Suudi rejiminin daha önce de benzer şekilde muhaliflerin 'kaybedilmesi'ne bulaştığı iddia ediliyor.
Milliyet Gazetesi yazarı Didem Özel Tümer, Kaşıkçı olayının başka zaman ve mekânlarda gerçekleşen benzer tuhaf kayboluşların da tekrar hatırlanmasını sağladığına ifade etti.
"Suudlar bunu hep yapıyor" denilecek bir tablonun ortaya çıktığına işaret eden Tümer, yıllar önce kaybolan Prens Sultan bin Turki bin Abdülaziz'in hikayesinin Kaşıkçı olayından sonra Batı medyasının gündemine yeniden geldiğini kaydetti.
Le Temps Gazetesi'nde Luis Lema imzalı makalede, Abdülaziz'in 2003 yılında kabyoluşunun tüm detaylarıyla anlatıldığına değinen Tümer, Prens Sultan'ın iki kez kaybolduğunu belirtti.
O hikayede de 'uyuşturucu iğne, yabancı ülke ve havalimanında bekleyen uçak' gibi detayların bulunduğuna işaret eden Tümer, yazısını şöyle sürdürdü:
"Kral Fahd'ın yeğeni olan Prens Sultan bin Turki bin Abdülaziz, Suudi Arabistan Krallığı'ndaki insan hakları ihlallerini ve yolsuzlukları eleştirdiği mülakatlarıyla tanınan bir isim. Tanıyanlar kendisini “renkli bir kişi” diye tanımlıyor.
Çizgiyi aşmadığı sürece krallık tarafından idare edilen prens, eleştirilerinin dozunun artması ve kamuya açık hale gelmesiyle iyice göze batar. Yine bir röportajından sonra amcasının Collonge-Bellerive'de bulunan sarayına yapılan çay davetini kabul eder. İddia odur ki çay davetini yapan kuzeni ve Kral Fahd'ın oğlu Prens Abdülaziz bin Fahd, kendisini Suudi Arabistan'a dönmeye ikna etmeye çalışır. Ancak Sultan bin Turki, buna karşı çıkar.
Çıkmasıyla birlikte de odaya maskeli adamlar girer. Prens tuzağa düşürülür. Uyuşturucu iğne enjekte edilen prens, Cenevre Havalimanı'nda bekleyen bir uçağa bindirilir. Sultan bin Turki'nin Amerikalı avukatı Clyde Bergstresser'in açıkladığı raporlara göre, kaçırma sırasında yapılan iğne nedeniyle uçakta komplikasyon yaşar. Ciddi nefes alma sorunları olduğu için entübasyon (solunum için tüp bağlanması) yapılır. Sonunda Sultan gözlerini Riyad'da açar. Ancak hikâye burada bitmiyor."