Cezayir'de dün binlerce eylemci ‘Ya biz gidelim, ya siz gidin… Gösterilerimizi durdurmayacağız' sloganıyla yürüyüş düzenledi. Başta geçici Cumhurbaşkanı Abdul Kadir bin Salih ve Başbakan Nureddin Bedevi olmak üzere ‘gerçek bir değişim ve rejim sembollerinin gitmesini' isteyen binlerce kişi, başkent Cezayir'de ve diğer birçok şehirde bu sloganı atarak yürüdü.
Protestocular, ordu tarafından tutuklanan devrimci Lahdar Burkia ve 2014 yılı cumhurbaşkanlığı seçimleri adayı Luisa Hanun başta olmak üzere tanınmış siyasi figürlerin tutukluluklarının devam etmesi sebebiyle ‘diyalog için iyi niyet göstergesi yapılmadığı' gerekçe gösterilerek, yönetimle yakınlaşmayı kabul etmediklerini belirtti.
“ONDAN GELEN HİÇBİR
ŞEYE GÜVENMEYİZ”
19 Temmuz'da Maurice Audin Meydanı'nda eylemciler arasına katılan ünlü sosyoloji profesörü Nasır Cabi, “Yönetim, bize saldırdığı, gözaltına alındığımız ve siyasi isimlerin hapsedildiği sürece diyalog ve müzakere çabalarının hiçbir güvenilirliği yok. Yönetim ifade özgürlüğünü ve medya organlarının eylemleri yayınlamasını engellerken, Bin Salih, diyalog konusunda ciddi olamaz. Ondan gelen hiçbir şeye güvenemeyiz” ifadelerini kullandı.
Cabi'nin ismi, otoritenin en yakın zamanda cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması hususunda diyalog için seçtiği 13 ulusal ismi kapsayan listede yer alıyor. Hareketin önde gelen isimlerinden biri olan Avukat Mustafa Buşaşi de 19 Temmuz'da Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, “Meşruiyetini kaybeden bir otoritenin mekanizmaların belirlendiği bir yol haritası ortaya koyması asla kabul edilemez” dedi. Buşaşi, ayrıca, “Başta tutukluların serbest bırakılması olmak üzere taleplerimiz yerine gelmedikçe cumhurbaşkanlığı seçimleri, bizim endişemiz değil” şeklinde konuştu.
Bu arada siyaset bilimi profesörü Muhammed Hanad, diyalog hususunda yaptığı açıklamada, “Mevcut diyalog fikri, güven unsurunun çeşitli siyasi, toplumsal ve otoriter güç arasında, üzücü şekilde kaybettiğimiz güven unsurunun yeniden sağlanması şartıyla meyve verebilir. Bu otoritenin, iyi niyet göstergesi olarak önlemler alması gerekiyor. Diyalog ve müzakereler için gerekli güveni sağlayıcı önlemler arasında, ‘medya organlarını görevlerini özgürce yerine getirmesine izin verme, vatandaşlara kısıtlama getirmeme, yürüyüşlere katılma haklarına saygı duyma, güvenlik güçlerinin varlığı en aza indirme' şartları da yer alıyor” dedi.
Hanad, bu sorunun üstesinden gelmek için her iki cinsiyetten de yeni yüzlerce gence odaklanarak, ‘ulusal diyalogdan sorumlu bir ismin seçilmesi, halk hareketinin memnuniyetinin kazanılması' önerisinde bulundu. Ataerkil bakış açısının durdurulması gerektiğini belirten Muhammed Hanad, “Bu durum iyiden çok zarara yol açıyor. Gelecek, gençlerin geleceğidir ve onların da vesayete ihtiyacı yoktur. Ancak deneyimle iyi nasihatlerde bulunulabilir. Yer yaşta, onların hizmetkarı olun” ifadelerini kullandı.
Öte yandan ünlü hukukçu Makran Ayet el-Arabi, yaptığı açıklamada, “Seçimlerin altı ay veya bir yıl sonra yapılması beni ilgilendirmiyor. Beni en fazla ilgilendiren şey, çete yönetiminden kurtulmak. Eğer herhangi bir diyaloğun amacı yalnızca cumhurbaşkanlığı seçimleri hususunda uzlaşı sağlamaksa, bu durum, haklara ve özgürlüklere saygı duyma garantisi verilmeden ortaya çıkabilir. Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika, yaşamı boyunca iktidarda kalmak için anayasada değişiklikler yaptı ve yandaş partilerin, yolsuzluğu yayarak kendisini desteklediğine tanık oldu. Anayasa, herkesin dolandırıcılığın ve yolsuzluğun bir sonuç olarak ortaya çıktığını düşündüğü parlamento aracılığıyla değiştirildi. Gelecek cumhurbaşkanının Buteflika'nın yaptığını yapmayacağını kim garanti edebilir?” şeklinde konuştu.