Cezayir'deki tarihi nitelikteki kitlesel protestolar, Abdulaziz Buteflika'nın istifa etmesine rağmen 11 haftadır aralıksız devam etti. Cezayir sokağındaki protestolarda, Buteflika'nın çevresinde kümelenmiş siyaset, bürokrasi, ordu ve iş dünyasından yolsuzluğa bulaşan isimlerden hesap sorulması talebi de başından beri değişmedi.
Cezayir Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih, protestoları yatıştırmak amacı da taşıyan bir konuşmasında, halkın taleplerini anladıklarına işaret ederek, kamuoyuna yansımış yolsuzluk skandallarının yeniden yargıya taşınması yönünde çağrı yaptı.
ORDUDAN ÇAĞRI, YARGIDAN KAŞRILIK
Salih'in çağrısından bir kaç gün sonra, ülkenin en zengin iş adamı olarak bilinen Issad Rebrab, yolsuzluk soruşturmasında ifadeye çağrıldı ve hakkında tutuklama kararı verildi. Toplam serveti 3 milyar dolar olarak tahmin edilen ve Forbes dergisi tarafından Kuzey Afrika'nın en zengin kişisi olarak gösterilen Rebrab, ülkedeki zeytinyağı ve şeker üretimini elinde bulundurmasıyla tanınıyordu.
Buteflika rejiminin destekçisi iş adamları olarak bilinen Kuninef Kardeşler'den üçü hakkında da farklı bir soruşturmada yolsuzluk suçlamasıyla tutuklama kararı verildi.
Bunun yanı sıra, ülkede beş ayrı dönemde başbakanlık yapmış Ahmed Uyahya ve mevcut Maliye Bakanı Muhammed Levkal da "kamu görevini kötüye kullanma ve uluslararası anlaşmalarda usulsüzlük yapmak" suçlamalarının yer aldığı bir soruşturmada ifade verdi.
Benzer şekilde, Cezayir Yüksek Mahkemesi eski Enerji Bakanı hakkında da Sonatrach'ın anlaşmalarına ilişkin soruşturma açıldığını duyurdu.
Cezayir'in ulusal petrol şirketi Sonatrach'ın Yönetim Kurulu Başkanının yanı sıra Cezayir Liman Gümrük Müdürü ve başkent belediye başkanı gibi birçok üst düzey isim görevden alındı.
Cezayir Emniyet Genel Müdürlüğü görevini 2010-2018 yılları arasında yürütmüş Abdulgani Hemil de yolsuzluk soruşturması kapsamında ifade verdi.
Aynı şekilde son dönemde, Cezayir'de birinci ve ikinci askeri bölgeden emekli olan iki ordu komutanı askeri yargının emriyle tutuklandı.
Askeri savcılığın kararına ilişkin açıklamada, "(Emekli iki komutanın) Ellerinde silah ve mühimmat ele geçirildiği ve askeri talimatlara aykırı davranıldığı" ifadeleri yer aldı.
YOLSUZLUK SORUŞTURMASINA FARKLI YAKLAŞIMLAR
Cezayir'de son günlerde baş döndürücü ivmeyle gerçekleşen soruşturmaların destekçileri olduğu gibi şüpheyle yaklaşanlar da var.
Yolsuzluk operasyonlarının "başka saikler" için kullanılabileceği uyarısını yapan şüpheciler, soruşturmaların seçici bir biçimde ve siyasi intikam aracına dönüştürülmeden yürütülmesi çağrısı yapıyor.
Yolsuzluk operasyonlarının Cezayir sokağındaki köklü reform talebinden dikkatleri başka bir noktaya çekilmek istendiği şeklinde yorumlanıyor.
"AMAÇ, HALKTAN ÇALINAN SERVETİN GERİ ALINMASI"
Cezayir Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Derneği, yayımladığı açıklamada, "böyle bir dönemdeki operasyonların, samimi ve yolsuzlukla mücadele amacı taşımadığını" belirtti.
Buna karşı, Cezayir başsavcılığı, yayımladığı açıklamasında iddiaları reddederek, "kimseden bir talimat almadıklarını ve yargının bağımsız çalıştığını" savundu.
Cezayir Genelkurmay Başkanı da dünkü konuşmasında, "yolsuzluk operasyonlarının halktan çalınan servetin geri alınması ve Cezayir'i yolsuzluktan temizlemek amacıyla gerçekleştiğini" savundu.
SİYASETTEN OPERASYONLARA DESTEK ve UYARI
Cezayir'de İslami eğilimli Adalet ve Kalkınma Partisi Şura Meclisi Başkanı Lahdar bin Hilaf, operasyonlara ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, yolsuzluk soruşturmalarının açılmasını memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, "devlet kurumlarında delillerin yok edilmemesi için azami dikkat edilmesi gerektiğine" işaret etti.
Protestolara destek veren eski Başbakan Ali bin Flis de, yayımladığı açıklamada yargının yolsuzluk dosyalarına karşı harekete geçmesini överek, "Bu kadar büyük boyutta ekonomik vurgun ve halkın hakkını yiyen suçların üstü örtülemez." ifadelerini kullandı.
İşçi Partisi Başkanı Louisa Hanun ise "İş adamı Rebrab'ın tutuklanması adli değil siyasi bir karar" olarak değerlendirdi.
"HAKSIZ KAZANCIN GERİ ALINMASINDAN BAHSETMEK İÇİN HENÜZ ERKEN"
Cezayirli Siyasi Analist Abdulali Rezaki, AA muhabirine, son dönemdeki yaşanan sorgu ve tutuklamaların "yolsuzlukla mücadele boyutunu aştığını" belirterek, soruşturma dosyalarının ayrı boyut kazanacağı yorumunu yaptı.
Rezaki, "Cezayir Genelkurmay Başkanı'nın işaret ettiği isimlerin gözaltına alınması ve tutuklanması, aslında bu isimlerin, kendisine darbe girişimiyle ilişkiliydi. Bu operasyonlarda yolsuzlukla mücadeleden öte boyutlar var. Sanıkların bir çoğu hakim karşısına çıktıklarında kendilerine, devlete komplo kurmak, anayasal sistemin altını oyarak ülkenin güvenliğini ve istikrarını tehlikeye atmak gibi suçlamalar yöneltildiğini görecekler." diye konuştu.
Yolsuzluk soruşturmalarının "tiyatro" şeklinde değerlendirilmesine katılmadığını paylaşan Rezaki, davalar sonucunda devletin sivil ve güvenlik yapısından önde gelen isimlerin yargı karşısına çıkacağını savundu.
Dünya Bankası Uzmanı Cezayirli Ekonomist Muhammed Hamituş ise davalara temkinle yaklaşarak, "yolsuzlukla elde edilen haksız kazancın geri alınmasından konuşmak için henüz erken" olduğunu dile getirdi.
Soruşturma dosyalarının büyük çoğunluğunun kamu göreviyle ilişkili olduğuna işaret eden Hamituş, "Davalarda bazı suçlamalar ya kesinleşecek ya da düşecek. Bazı zanlılar da aklanabilir. Yargı, kamu anlaşmalarını ve zanlıların yurt dışı transferlerini inceleyecek. Ancak bu uzun bir süreç." diye konuştu.
Hamituş, eğer sanıklar hakkında kazançlarının yasa dışı olduğu ve yurt dışına kaçırdıkları mahkeme kararıyla kesinleşirse, uluslararası anlaşmalar doğrultusunda söz konusu varlıkların geri iadesinin mümkün olduğunu anlattı.
BUTEFLİKA'NIN GENELKURMAY BAŞKANI'NI GÖREVDEN ALMA ÇABASI
Abdulaziz Buteflika'nın kardeşi ve aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Said Buteflika'nın gölge bir cumhurbaşkanı gibi çalıştığı ulusal ve uluslararası basında sıkça dile getirilmişti.
Gittikçe baskısını artıran protestolar karşısında Buteflika'nın istifa etmek zorunda kaldığı süreçte, kardeşi Said Buteflika'nın siyaset, ordu ve iş dünyasından isimlerle görüşerek Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih'i görevden almaya çalıştığı haberleri basına yansımıştı.
Genelkurmay Başkanı Salih, söz konusu iddiaların basına yansımasının ardından, 2 Nisan'da "Cezayir'i anayasal yetki dışında yöneten çetenin bir an önce gitmesi" gerektiği uyarısını yapmış ve cumhurbaşkanını derhal istifaya çağırmıştı.
Buteflika'nın felç geçirdiği ve tekerlekli sandalyeye mahkum olduğu son 6 yılda, ülkeyi, cumhurbaşkanından ziyade, başta cumhurbaşkanın kardeşi Said Buteflika, rejimin partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN), güvenlik bürokrasisi, rejime yakın iş adamları oligarşisi ve ordudan bazı figürlerin yer aldığı bir grubun yönettiği, halk arasında sıklıkla dile getiriliyordu. Cezayirliler, bu grubu "Güç" diye isimlendiriyor.
Ancak, yolsuzluk soruşturmalarının bu kadar hız kazanmasına rağmen eski cumhurbaşkanının kardeşi Said Buteflika'nın durumuysa henüz belirsizliğini koruyor. Yerel basında zaman zaman çıkan ancak doğrulanamayan haberlerde, Said Buteflika'nın ev hapsinde tutulduğu veya gözaltına alındığı ifade ediliyor. Kendisine yakın birçok iş adamı ve üst düzey siyasi isim, yolsuzluk soruşturmalarında ifade verdi veya tutuklandı. Ancak, Said Buteflika'nın adı henüz doğrudan bir yolsuzluk dosyasında yer almıyor veya böyle bir bilgi kamuoyuna yansımadı.
Cezayir sokağında da Said Buteflika'nın yargılanmasına ilişkin talep en yüksek perdeden sıkça dile getiriliyor.