Çin, ABD Donanmasına ait bir savaş ve sahil güvenlik gemisinin Tayvan Boğazı'ndan geçmesini kınadı.
Çin Savunma Bakanlığının sitesinde yayımlanan açıklamada, ABD gemilerinin, Çin ile Tayvan arasındaki sulardan geçişinin provokatif bir eylem olduğu ve bölgenin barış ve istikrarı için tehdit oluşturduğu belirtildi.
Açıklamada, ABD gemilerinin Tayvan Boğazı'ndan geçişi "güçlü bir şekilde" kınandı.
ABD Donanması da "USS Kidd" muhrip ve "Munro" sahil güvenlik gemisinin boğazdan geçtiğini duyurdu.
ABD Donanmasından yapılan açıklamada, gemilerin Tayvan Boğazı'ndan "yasal" geçişinin "ABD'nin Hint-Pasifik taahhüdünü gösterdiği" belirtildi.
Çin, 17 Ağustos'ta egemenlik ihtilafı yaşadığı Tayvan'a yakın sularda askeri tatbikata başlamış, söz konusu tatbikatın ülkenin bağımsızlığını korumak için gerekli olduğunu savunmuştu.
ABD ve Tayvan arasında imzalanan silah anlaşması da Çin-Tayvan gerilimini artırmıştı.
ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, 4 Ağustos'ta Tayvan'a 750 milyon doları bulması beklenen silah satışını onaylamıştı.
Onaylanan silah anlaşmasına göre, ABD, Tayvan'a 750 milyon doları bulması beklenen 40 yeni M109 kundağı motorlu obüs ile 1700 hassas güdüm kiti satacaktı.
Çin'de İkinci Dünya Savaşı'nın ardından çıkan iç savaşta Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisinin (ÇKP) 1949'da iktidarı ele geçirmesi ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan etmesi üzerine Çan Kayşek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (Kuomintag) üyeleri, Tayvan'a yerleşip 1912'de kurulan "Çin Cumhuriyeti" iktidarının Ada'da devam ettiğini ileri sürerek bağımsızlık ilan etmişti.
Bu girişim Çin tarafından kabul edilmese de Tayvan temsilcileri, 1971'e kadar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda Çin'i temsil etmişti. 1950'ler ve 1960'larda çok sayıda ülkenin diplomatik ilişki tercihini Çin Cumhuriyeti'nden Çin Halk Cumhuriyeti'ne çevirmesinin ardından 1971'de BM Genel Kurulunda yapılan oylamada Pekin hükümetinin Çin'in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle Tayvan'ın uluslararası örgütlerdeki konumu belirsiz hale gelmişti.
Pekin yönetimi, "Tek Çin" ilkesini benimseyerek Çin'i uluslararası toplumda sadece kendilerinin temsil ettiğini savunuyor ve Tayvan'ın dünya ülkeleriyle müstakil diplomatik ilişkiler kurmasına, BM'de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.