Çin hükümetinin, Müslüman nüfusunu kontrol altına almak adına Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara uyguladığı doğum kontrol programını genişlettiği ortaya çıktı. AP haber ajansının hükümet istatistiklerine dayanarak yaptığı araştırmaya göre uygulama artık çok daha yaygın ve sistematik.
Araştırmayı değerlendiren bazı uzmanların yorumu ise şöyle; Doğu Türkistan'ın (Sincan) uzak batı bölgesinde son dört yıldır süren uygulamanın adı "demografik soykırım".
Devlet hali hazırda uzun süredir azınlık kadınlarını düzenli olarak hamilelik kontrollerine tabi tutuyor ve yüz binlerce kadını rahim içi doğum kontrolü uygulamaya ya da kürtaja zorluyor.
Doğum kontrolü ayrıca kitlesel gözaltı gibi bazı konularda bir tehdit olarak kullanılıyor. Yine çok fazla çocuğa sahip olmak da insanların gözaltı kamplarına gönderilmesinin ana nedenlerinden biri.
AP, ‘eğer 3'ten fazla çocuğunuz varsa ve yüklü miktarda para cezası ödeyemiyorsanız, çocuklarınız sizden uzaklaştırılıyor' diyor.
Hatta yüzlerce Uygur'a göre çok daha kırsal bölgelerde sadece 3 çocuğunuz varsa bile cezalandırılıyorsunuz. Polisin bir korkutma yöntemi olarak, evlere baskın düzenlemesi ve ‘sözde' evde saklanan fazla çocukları araması da azınlıklara uygulanan politikanın bir parçası.
İkiden fazla çocuğu olduğu için para cezası
Çin doğumlu bir Kazak olan Gulnar Omirzakh'a üçüncü çocuğunu doğurduktan sonra hükümet tarafından Spiral veya Rahim İçi Araç (RİA) takması emredilmiş, iki yıl sonra 2018'de de askeri kamuflaj giymiş dört yetkili evin kapısını çalarak, gözaltında tutulan bir sebze tüccarının karısı olan Omirzakh'a, ikiden fazla çocuğu olduğu için 2.685 dolar para cezası ödemek için üç gün vermiş.
Yetkililer, eğer bu cezayı ödemezse kocasının ve bir milyon diğer etnik azınlığın olduğu toplama kamplarına gönderilme tehtidinde de bulunmuş.
“İnsanların çocuk sahibi olmasını önlemek yanlış” diyen Omirzakh, “Bizi yok etmek istiyorlar” şeklinde konuşuyor.
Doğum oranları Uygur bölgesinde 2015'ten 2018'e kadar
olan süreçte yüzde 60'tan fazla düştü
Hükümet istatistiklerine göre çoğunlukla Uygur azınlığın yaşadığı Hotan ve Kaşgar bölgesinde doğum oranları, 2015'ten 2018'e kadar olan süreçte yüzde 60'tan fazla düştü.
Sincan bölgesinde de doğum oranları düşmeye devam ediyor. Sadece geçen yıl neredeyse yüzde 24'lik bir düşüş yaşandı.
Bu oran ülke çapında ise sadece yüzde 4.2'ydi.
“Bu tür bir düşüş benzeri görülmemiş bir şey" diyen araştırmacı Adrian Zen ayrıca hükümetin Uygurları kontrol altına için uyguladığı yüntemlere yüz milyonlarca dolar harcadığını söylüyor.
Spiral takılan kadınların sayısında rekor artış
Kayıtlara geçmeyen kürtaj işlemlerini saymazsak, 2014 yılında, Sincan'da 200 binden fazla kadına spiral takılmış. 2018'de ise yüzde 60'tan fazla bir artışla bu rakam yaklaşık 330 bine yükselmiş.
Doğum kontrolünü sağlamakta en etkin kişiler ise polisler.
Birçok bölgede silahlı polisler, yeni evli, hamile ya da çok fazla çocuğu olduğu tahmin edilen kadınların yaşadığı evlere baskınlar düzenliyor. Bu kişileri, doğum kontrolüne zorunlu bırakıyor ya da hamilelik testi yaptırmaya zorlanıyor.
"Test edilmesi gereken herkesi test edin" 2018'de hükümetin bir ilçeye gönderdiği talimat bu şekilde.
Eğer polis, evin içinde zorunlu olarak kaydedilen sayıdan fazla çocuk bulursa da ebeynleri gözaltına alabiliyor.
Her çocuğu için bir yıl hapis cezası
Yedi çocuk babası Abdushukur Umar da bu şekilde hapse atılanlardan biri. Umar'a her çocuğu için birer yıl hapis cezası verilmiş.
Umar'ın Türkiye'de sürgünde olan kuzeni Zuhra Sultan, "Kuzenim tüm zamanını ailesine bakmak için harcadı, hiçbir zaman siyasi hareketlere katılmadı. Çok fazla çocuğu olduğu için nasıl yedi yıl hapis cezası alabilirsiniz? 21. yüzyılda yaşıyoruz" diyor.
Sadece Umar değil, araştırmaya göre yüzlerce kişi bu şekilde hapse mahkum edilmiş durumda. Sultan, Çin'in Uygur politikasını şu sözlerle anlatıyor;
Dina Nurdybay adlı Kazak kadın, evli ve evli olmayan kadınları ayıran bir kampta gözaltına alınmış, Nurdybay, hapisteyken bir yetkiliye “Mesela Han halkının sadece bir çocuğu olmasına izin verilmesinin adil olduğunu düşünüyor musunuz?” diye sorduğunu, aldığı cevabın ise Siz etnik azınlıklar utanmaz, vahşi ve uygar değilsiniz.” Olduğunu söylüyor.
Bir başka eski tutuklu Tursunay Ziyawudun ise gözaltındayken, yumurtlama dönemi boyunca kendisine ilaç enjekte edildiğini ve sorgulama sırasında karnından defalarca tekmelendiğini anlatıyor.
Ziyawudun artık çocuk sahibi olamıyor.
Kürtaj uygulamaları oldukça ‘acımasız ve tehlikeli'
Başka bir kadın Gulbakhar Jalilova da tutulduğu kampta birçok kadının hamileliliğinin zorla sonlandırıldığını belirtiyor.
Kamplardaki kadınların ifadelerine göre, kürtaj yapan Çinli kişilerin uygulamaları ise oldukça ‘acımasız ve tehlikeli'.
Çin'in Müslüman azınlıklar arasındaki doğumları kontrol etme çabasının ne derece ‘başarılı' olduğunu rakamlarla da görmek mümkün.
Dünya ise Çin'in azınlılara uyguladığı baskıcı politikalara gözünü ve kulağını kapatmaya devam ediyor.
Kaynak: euronews