Çin devlet televizyonunda ve diğer yayın kuruluşlarında dün çıkan haberlerde Tayvan için casusluk yapan çok sayıda zanlının gözaltına alındığı belirtildi.
Çin Merkez Televizyonu CCTV, güvenlik güçlerinin, Gök Gürültüsü 2020 Operasyonu çerçevesinde 100'den fazla casusluk vakasını çözdüğünü duyurdu.
CCTV'nin haberinde, zanlılardan Tayvanlı Li Mengju'nun, Hong Kong sınırında Şıncın kentinde paramilis kolluk kuvvetlerinin fotoğraflarını çektiği ifade edildi.
Söyleşi yapılan bir polis memuru, ağustos ayında Şıncın sınırında gözaltına alınan Li için "Çektiği videolar ve fotoğraflar, profesyonel casusluk kuruluşlarının analizi için yeterli. Tüm askerlerimizin sayısını ve donanım durumunu hesap etmeleri için yeterli." ifadesini kullandı.
Programda, Li'nin cezaevi kıyafetiyle yaptığı "Çok üzgünüm. Geçmişte birçok kötü, yanlış şey yaptım. Belki ana vatana zarar verdim." açıklamasına yer verildi.
Tayvan Ana Kara İşleri Konseyi, casusluk suçlamalarını, Çin tarafının "siyasi spekülasyonu" olarak nitelendirdi.
Konsey açıklamasında, "Çin, haksız yere insanlarımızı casuslukla suçluyor ve iki taraf arasındaki ilişkilere zarar veriyor." ifadesi kullanıldı.
Konsey ayrıca programda Li'nin konuşturulduğu bölümü "hukuka aykırı" olduğu gerekçesiyle eleştirdi.
İnsan hakları örgütleri ve Batılı ülkeler de geçmişte zanlıların yargılanmadan önce devlet televizyonunda suçlarını itiraf ettiği anların yayımlanması nedeniyle Çin'e sert tepki göstermişti.
Tayvan lideri Tsai Ing-wen, Pekin yönetiminin, endişelerine kulak vermesi ve yaklaşımını değiştirmesi halinde Çin ile yaşanan gerilimin azalmasını umduğunu söylemişti.
Tsai, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in BM 75. Genel Kurulu video mesajındaki sözlerine atıfta bulunan bir konuşma yapmıştı.
Tayvan lideri, Şi'nin Çin'in asla hegemonya ve genişleme arayışında olmadığını dile getirdiği mesaj için "Dünyada ve bölgedeki ülkeler, Çin'in büyüyen hegemonyasından endişe ettiğinden bunun gerçek değişimin başlangıcı olmasını ümit ediyoruz." değerlendirmesinde bulunmuştu.
- Çin-Tayvan anlaşmazlığı
Çin'de İkinci Dünya Savaşı'nın ardından çıkan iç savaşta Mao Zıdong liderliğindeki Çin Komünist Partisinin (ÇKP) 1949'da iktidarı ele geçirmesi ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan etmesi üzerine Çan Kayşek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (Kuomintag) üyeleri, Tayvan'a yerleşip 1912'de kurulan "Çin Cumhuriyeti" iktidarının Ada'da devam ettiğini ileri sürerek bağımsızlık ilan etmişti.
Bu girişim Çin tarafından kabul edilmese de Tayvan temsilcileri, 1971 yılına kadar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Çin'i temsil etmişti. 1950'ler ve 1960'larda çok sayıda ülkenin diplomatik ilişki tercihini Çin Cumhuriyeti'nden Çin Halk Cumhuriyeti'ne çevirmesinin ardından 1971'de BM Genel Kurulunda yapılan oylamada Pekin hükümetinin Çin'in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle Tayvan'ın uluslararası örgütlerdeki konumu belirsiz hale gelmişti.
Pekin yönetimi, "Tek Çin" ilkesini benimseyerek Çin'i uluslararası toplumda sadece kendilerinin temsil ettiğini savunuyor ve Tayvan'ın dünya ülkeleriyle müstakilen diplomatik ilişkiler kurmasına, BM'de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.