AA muhabirine konuşan uzmanlar, Çipras'ın dış politikadan ekonomiye kadar çeşitli alanlardaki karnesini ortaya koyarken, siyasi geleceğine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Göreve gelişi, liderliği ve tartışmalı adımlarıyla iktidarında ülkesinde ve dünya basınında ilgi odağı olan ülkenin eski Başbakanı Aleksis Çipras'ın nasıl bir politika izleyeceği ise merak ediliyor.
Ülkenin geçirdiği ağır mali kriz öncesinde ekonomiyi uçuruma yuvarlayan köklü partilere alternatif olarak hızla yükselen Çipras ve partisi Radikal Sol İttifak (SYRIZA), 2015'te ilk kez iktidara gelmiş ve koalisyon ortağı olarak yanına siyasi yelpazenin oldukça sağında bulunan Bağımsız Yunanlar'ı (ANEL) almıştı.
Yunanistan Meclisindeki Cumhurbaşkanlığı açmazının sonucu olarak gidilen seçimden galip çıkan SYRIZA, ülkenin kreditörleriyle çalkantılı bir pazarlığa girmişti. Ülkenin, avro bölgesinden çıkma eşiğine gelmesiyle piyasalar çökmüş, bankalar kısa süreyle kapatılmış ve sıkı sermaye önlemleri getirilmişti.
Daha sonra kreditörlerin talep ettiği kemer sıkma önlemlerine yönelik referanduma gitme kararı alan Çipras, halkın "hayır" oyuna rağmen kreditörlerle anlaşarak, 86 milyar avroluk üçüncü kurtarma paketine "evet" demişti.
Hükümet, referandumdan kısa süre sonra erken seçime giderek, iktidarını tazelese de uyguladığı kemer sıkma önlemleriyle ağır vergiler ve sosyal haklara ilişkin düzenlemeler, genç başbakanın popülaritesini hızla kaybetmesine yol açtı.
SYRIZA, YASA TASARILARINDA YENİ HÜKÜMETE DESTEK VERDİ
Çipras'a desteğin düşmesinde etkili olan bir diğer mesele ise çeyrek yüzyılı aşkın süredir yeni adıyla komşu Kuzey Makedonya arasındaki isim sorununun çözümü oldu.
Türkiye ile ilişkilerinde ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la toplam 6 kez bir araya gelmesi ve iki ülke arasındaki iletişim kanallarını kriz anlarında da açık tutma girişimlerine rağmen Çipras, Yunan devletinin geleneksel politikalarının dışına çıkamayarak, statükoyu da değiştirmeyen bir politika izledi.
Temmuzda düzenlenen erken genel seçimlerin ardından, ana muhalefet lideri olarak Çipras, koltuğunu Yeni Demokrasi (ND) Partisi lideri Kiriakos Miçotakis'e devretti. O günden bu yana geçen bir aylık sürede ise SYRIZA, Meclis Başkanlığı seçiminin yanı sıra vergi indirimleri ve borçlarına yönelik yasa tasarılarında yeni hükümete destek verdi. Ancak, üniversitelerdeki dokunulmazlığın kaldırılması ve Başbakan'ın yetkilerinin artırılmasına yönelik yasa tasarıları gibi sosyal ve politik konularda sert muhalefette bulundu.
"DAHA AZ SOL DAHA FAZLA MERKEZ"
Uluslararası İlişkiler Profesörü Konstantinos Filis, yeniden muhalefet sıralarına dönen SYRIZA'nın iktidar öncesi dönemdeki sert muhalif politikalarını izlemeyeceğini ifade etti.
Filis, SYRIZA hükümetinin, vaatlerinin aksine, kurtarma paketi kapsamında kreditörlerle uyum içinde politika izlediğini anımsatarak, "(Muhalefet için muhalefet) şeklinde kısır bir politika izleyeceğini sanmıyorum. Çünkü artık bir iktidar olarak memorandum ve kemer sıkma önlemlerini Meclise getirmiş ve oylamış bir partiden bahsediyoruz." diye konuştu.
SYRIZA'nın "olgunlaştığını" dile getiren Filis, "Kanaatime göre, SYRIZA'nın şimdiki haliyle halkı yollara döküp protestoya çağıracak bir politika izleyeceğine inanmıyorum. Zira koşullar da elverişli olmadığı gibi halkın çıkıp çıkmayacağı da meçhul." değerlendirmesinde bulundu.
Filis, Çipras ve partisinin gelecekte siyasi yelpazedeki yerine ilişkin ise şunları söyledi:
"Çipras'ın şimdi sosyal demokrat ve merkez sola yönelen bir parti kurma peşinde olduğuna inanıyorum. Yani daha az sol, daha fazla merkez. Bu, SYRIZA içerisindeki ufak sol kanadın tepkisine yol açacak. Neticede Çipras, açık bir şekilde kabul etmemesine rağmen, yeni bir PASOK tipi sosyal demokrat, merkez sol ve ilerici bir parti kurmak istiyor. Tabi ellerindeki malzemeyle bunu ne kadar başarabileceğini bilemiyorum."
"SYRIZA BEKLENENDEN FAHA FAZLA DİRENÇ GÖSTERDİ"
Filis, Çipras hükümetinin iktidarı kaybetmesinin temel nedeni olarak, yeni bir kurtarma paketine imza atmasını göstererek, "Bu hükümet de diğer hükümetler gibi bir memorandum getirdi, dolayısıyla önceki hükümetler gibi sonraki ilk seçimi kaybetti." dedi.
Hükümetin ilk adımlarında kendisine destek veren sol kesimle temasını kaybetmesine rağmen, SYRIZA'nın seçimlerde direnç gösterip iyi bir oy oranı yakaladığına işaret eden Filis, Yunanistan ile komşusu yeni ismiyle Kuzey Makedonya arasında varılan isim anlaşmasının Çipras'ın tepkileri üzerine çekmesine neden olduğunu belirtti.
SYRIZA hükümeti döneminde, Türkiye ile ilişkilerde ortak nokta bulma çabalarının olduğunu anlatan Filis, darbeci askerlerin Yunanistan'da iltica hakkı almasını hatırlatarak, "8 Türk asker meselesine rağmen, Çipras ve Erdoğan arasındaki kimyayı da göz önüne almalıyız." ifadesini kullandı.
Filis, iki ülke arasındaki istikşafi görüşmelerin donduğunu ve iki liderin iyi niyeti olsa da yeniden başlatılmadığını belirterek, ilişkilerde bu dönemde esaslı bir yakınlaşmanın gerçekleşmediğini dile getirdi.
"ÇİPRAS-ERDOĞAN ARASINDA ÖZEL BİR İLİŞKİ VAR"
Siyasi analist Yorgos Cogopoulos, Çipras'ın seçimleri kaybetmesinin nedenini ekonomik etkenlere bağladı.
Cogopoulos, "Halk, dört buçuk yıllık bir iktidardan sonra yoruldu, temel nedeni ise orta sınıfa uygulanan yüksek vergilerdi. Bu seçimlerde halk, oyunu Yeni Demokrasi Partisi'ne verdi ve bu partiye bir şans ve fırsat tanıyor. Bence nedenler tamamıyla ekonomiktir." diye konuştu.
Kuzey Makedonya meselesinin çözümünün yanı sıra Batı ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin olumlu olduğunu anlatan Cogopoulos, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başbakan Aleksis Çipras ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki iletişim kanalları gayet iyiydi. Ben bu iletişimi çok beğendim, aralarında çok özel bir ilişki vardı. Çipras'ın, Erdoğan'ı Atina'ya davet etmesi ve kendisinin de Türkiye'yi ziyaret etmesi çok iyi oldu. Yunanistan gibi bir ülkenin Türkiye ile şahsi düzeyde de olmak üzere, çok iyi ilişkiler içerisinde olması gerektiğini düşünüyorum. Umarım Miçotakis hükümeti de bu konuda aynı politikayı izler."
"HESAPLARIMIZA GÖRE EN AZ 80 MİLYAR AVRO"
Yunan ekonomi analiz sitesi Macropolis'in Editörü Nick Malkoucis, Çipras'ın göreve geldikten sonraki ilk 6 ayını "felaket" olarak nitelerken, sonraki dönemde ise kurtarma paketi programının uygulanmasında kriz dönemindeki liderler arasında Çipras'ın "Avrupalıları en fazla memnun eden başbakan" olduğunu kaydetti.
Krizle boğuşan Yunan ekonomisine söz konusu dönemin derin zararlar verdiğine işaret eden Malkoucis, "İlk 6 ay Çipras'ın peşini bırakmayan bir yük oldu. Çeşitli rakamlar ifade ediliyor ama o dönemin ekonomiye zararı bizim hesaplarımıza göre en az 80 milyar avro. Bu, potansiyel büyümeye verilen ve kaybedilen zamanın haricindeki zarar." diye konuştu.
"AVRUPALI KREDİTÖRLERİ EN ÇOK MEMNUN EDEN BAŞBAKAN"
Kurtarma paketi programını uygulamaya başlamasının ardından Çipras'ın kreditörleri memnun eden bir performans sergilediğine dikkati çeken Malkoucis, "Özellikle bütçe kısmında hedefleri aştı, ihtiyaçtan daha fazlasını gerçekleştirdi. Kriz dönemindeki başbakanların hepsinden daha çok programı uygulayarak, Avrupalı kreditörleri en çok memnun eden başbakan oldu. Bu sayede kreditörlerin kısa vadede paralarını geri alma endişesi giderildi." ifadesini kullandı.
Malkoucis, Çipras hükümetinin sosyal konularda oldukça başarılı yönetim sergilediğine de değinerek, "Yunanistan'ın gördüğü en ilerici hükümetlerden biri oldu ama mülteciler hariç. Özellikle mülteci kampları bir utanç vesilesi, bunda tabi ki göçmenleri caydırmak isteyen AB'nin de sorumluluğu var." değerlendirmesinde bulundu.