İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Filistin topraklarındaki uluslararası hukuk ihlalleri artarak sürerken, Güney Afrika 29 Aralık 2023'te İsrail aleyhinde 1948 tarihli BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle dava açtı. Uzmanlar, Güney Afrika'nın başvurusunu, İsrail'in muhtemel savunmalarını, Güney Afrika'nın acil ihtiyati tedbir talebini ve ihtiyati tedbir kararlarının etkisini değerlendirdi.
Dr. Luigi Daniele, Güney Afrika'nın başvurusunu çok güçlü bulduğunu, başarılı bir avukat heyeti tarafından temsil edileceğini söyledi. Güney Afrika'nın avukatlarının uzman ve başarılı kişiler olduğunu belirten Daniele, İsrailli yetkililerin Gazze'ye yönelik soykırım niyetini açıkça gösteren açıklamalarının başvuruda etkili bir şekilde kullanıldığını ifade etti.
İncil ve Amalek kavmi referanslarının, Yahudi hukukçuların iddia ettiği gibi sadece tarihi ve kültürel atıflar olmadığını, aksine toplu cezalandırma amacını açığa vurduğunu belirten Daniele, İsrailli yetkililerin sivil ve savaşan ayrımı yapmadan tüm Gazze halkını sorumlu tutarak toplu öldürmeyi savunduklarına dair açıklamaların fazla olduğunu söyledi.
Daniele, İsrailli yetkililerin açıklamalarının soykırımı çağrıştırdığını ve bunun başka şekilde yorumlanamayacağını belirterek, İsrail'in savunmasının hukuken geçerli olmayacağını ifade etti. Ayrıca, İsrailli yetkililerin açıklamaları ile sahada yaşananlar arasındaki ilişkiye bakıldığında soykırım niyetinin varlığının sağlandığını ve bunun güçlü bir şekilde delillendirildiğini söyledi.
İhtiyati tedbir kararı konusunda Daniele, Güney Afrika'nın soykırımın gerçekleştiğini ispatlama yükümlülüğü yerine soykırım tehlikesinin varlığını ispatlamasının yeterli olduğunu belirtti. Soykırımın varlığına yönelik ciddi bir tehlikenin bulunması durumunda Divan'ın hızlı bir şekilde ihtiyati tedbir kararı alabileceğine dikkat çekti.
Sussex Üniversitesinden Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Profesörü Martin Shaw, soykırım niyetini açıklayan açıklamaların, karar verici konumda bulunmayan kişilerden gelmiş olsa bile bu kişilerin görevden alınmamasının İsrail'in savunmasını zayıflatacağına dikkat çekti. Shaw, "Nihayetinde önemli olan İsraillilerin ne yaptığıdır. Eğer İsrail'in eylemleri soykırım potansiyeli taşıyorsa ve bunlardan Filistinlileri yok etme niyeti çıkarılabiliyorsa sonunda soykırım yaptıklarına karar verilebilir. Tabii ki UAD, bu aşamada nihai soykırım kararını değil, ihtiyati tedbir taleplerini ele alacak." dedi.
İhtiyati tedbirlerin nihai karardan önce verilen ara kararlar olduğuna işaret eden Shaw, "Divan, soykırım tehlikesi olduğuna karar vermeli ve İsrail'in halka karşı uyguladığı şiddeti durdurmasını, güçlerini Gazze'den çekmesini ve yardımların Gazze'ye serbestçe akmasına izin vermesini emretmelidir. Mahkemenin bu yönde ne kadar ileri gideceğini, İsrail'in kararlarına uyup uymayacağını da göreceğiz. Rusya, Ukrayna'nın kendisine karşı açtığı davada aleyhine verilen ihtiyati tedbir kararlarına uymadı." şeklinde konuştu.
SOAS Üniversitesi Hukuk Bölümü ve Filistin Çalışmaları Merkezi üyesi Dr. Nimer Sultany, Güney Afrika'nın başvurusunda İsrailli devlet yetkilileri ve generaller tarafından soykırım niyetini ifade eden birçok açıklamanın sıralandığını belirtti. Bu açıklamalar ve eylemlerle İsrail'in Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiğini belirten Sultany, "Bu açıklamalar, İsrail'in Gazze'yi veya Filistin halkının önemli bir bölümünü yok etmeyi amaçladığını açıkça ortaya koymaktadır. Buna ek olarak Güney Afrika, İsrail'in eylemlerinin ve olayların örgüsü bakımından da soykırım niyetiyle hareket ettiğini göstermektedir." dedi.
İsrail'in Kanal 12 televizyonun iddia ettiği şekilde kendisini savunmasını "zayıf bir strateji" olarak yorumlayan Sultany, "Bazı ifadeler çok açıktır ve İsrail'in bunları muğlak olarak reddetmesi zor olacaktır." ifadesini kullandı.
Karar mercii konumunda bulunmayan kişilerin ifadelerinin de önemli olduğunu söyleyen Sultany, "Çünkü Güney Afrika, İsrail'in, bu açıklamaları yapanlara karşı harekete geçmemesini Soykırım Sözleşmesi'ndeki 'soykırımı önleme' yükümlülüğünü ihlal ettiğini göstermek için kullanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Sultany, Güney Afrika'nın dilekçesinde alıntıladığı İsrailli yetkililerin açıklamalarını, davanın sonraki aşamalarında daha da artırabileceğini belirtti.
Geçici tedbir kararı alınabilmesi için Güney Afrika'nın, İsrailli yetkililerin tüm ifadelerinin mutlaka soykırıma yönelik olduğunu göstermesinin gerekmediğini vurgulayan Sultany, "Divan, İsrail'in soykırım yapıp yapmadığı konusunda nihai kararını vermeden önce telafisi mümkün olmayan bir zararın ortaya çıkma riskinin yakın olduğu durumlarda harekete geçerek tedbir kararı alıyor. Koşullar, soykırım işlendiği konusunda makul şüphe oluştuğunu gösterdiğinde Soykırım Sözleşmesi'nin daha fazla ihlal edilmesini önlemek adına Divandan geçici tedbir kararı yoluyla müdahale etmesi istenmektedir." diye konuştu.
Sultany, Divanın, İsrail'in Gazze'deki askeri eylemlerini durdurmasına hükmetmesi durumunda bunun İsrail için bağlayıcı olacağını belirterek "Bu, bağlayıcı bir emirdir ve İsrail buna uymayı reddederse bu, onun parya devlet statüsünü teyit eder." ifadesini kullandı.
Gambiya'nın Myanmar'a karşı açtığı soykırım davasında Divanın oy birliğiyle ihtiyati tedbir kararı aldığını ifade eden Sultany, "Birçok Batılı devlet, Gambiya'nın Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki başvurusunu destekledi. Batı'nın İsrail'in soykırımına verdiği destek ve suç ortaklığı ışığında şimdi sorulması gereken soru, Divanın bu önceki kararla tutarlılığını koruyup koruyamayacağıdır. Eğer Divan, Gazze'deki katliamı ve toplu kıyımı durduracak bir karar alamazsa bu, uluslararası hukuk düzenine vurulmuş bir başka ölümcül darbe olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.