Debeuf: Türkiye, Doğu Akdeniz'deki itirazlarında haklı
Belçika eski Başbakan Danışmanı ve Sözcüsü Koert Debeuf, Yunanistan'ın tezlerini savunmak için kullandığı haritanın adil olmadığını, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de çizilen bu sınırlara itirazında haklı olduğunu belirtti.

Oluşturma Tarihi: 2020-09-01 14:59:36

Güncelleme Tarihi: 2020-09-01 14:59:36

Belçika eski Başbakan Danışmanı ve Sözcüsü Koert Debeuf, Yunanistan'ın tezlerini savunmak için kullandığı haritanın adil olmadığını, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de çizilen bu sınırlara itirazında haklı olduğunu belirtti.

Brüksel merkezli haber sitesi EUobserver'ın Genel Yayın Yönetmenliği görevini yürüten, aynı zamanda Oxford Üniversitesi ve Vrije Üniversitesinde dış politika alanında araştırmalar yapan Debeuf, AA muhabirine Doğu Akdeniz'deki gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Debeuf, Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de kendi tezlerini savunmak için öne sürdüğü Sevilla Üniversitesi tarafından hazırlanan haritanın adil olmadığını vurguladı. Haritaya ilişkin Debeuf, şunları söyledi:
"Mevcut resme bakarak Türkiye'nin kıyı şeridine nazaran kendisine layık görülen münhasır ekonomik bölgeyle Yunanistan'a adaları nedeniyle verilen bölgeyi karşılaştırdığınızda, Türkiye'ye kalan kısmın çok küçük kaldığı gayet açık. Bence dağılımın düzeltilmesi konusunda Türkiye'nin haklılık payı bulunuyor çünkü bu tamamen adil değil. Türkiye kendisine hak ettiğinden daha az deniz bölgesi verildiğini söylerken haklı bir tarafı var."
AB'nin üyelik dayanışmasıyla şu anda tamamen Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin yanında bir görüntü vermesine yönelik Debeuf, şu ifadeleri kullandı:
"Ben aslında durumu öyle görmüyorum. Benim gördüğüm, Türkiye, Doğu Akdeniz'e Oruç Reis'i göndererek ve Navtex ilanlarını uzatarak gerilimi tırmandırıyor ve işler kızışıyor. İşler kızıştığında AB olaya bakıyor ve resmi duruş olarak 'Bunu yapamazsın, kurallara uyman gerek' diyor. AB'nin şu anda söylediği bu. Diğer taraftan Türkiye ara buluculuk istiyor ve 'İşleri tırmandırmayalım, neler yapılabilir, buna bakalım' diyor. AB'nin her zaman kurallar temelinde resmi bir pozisyonu vardır. Bazı ülkeler de bunu takip ediyor ama işin bir de siyasi tarafı var ve bazı ülkeler işin siyasi tarafını anlayabiliyor. Bu ülkeler, her iki ülke tarafından gerginliğin artırılmasının kötü bir fikir olduğunu düşünüyor."
Son yıllarda AB ülkelerinin Akdeniz'de "kamplarını seçtiğini" ve bölgeye savaş gemileri veya uçaklar gönderdiklerini hatırlatan Debeuf, "Bu da gerginliğin artmasına neden oluyor. Bence bu çok tehlikeli. Gerginliği artırarak karşıdakini müzakere masasına oturtmak isteyebilirsiniz. Bunu anlayabiliyorum ama bu müzakere masası yerine gerçek bir askeri gerilime doğru gidiyorsa Akdeniz'de barış ve istikrardan çok uzak olduğumuzu gösterir." dedi. Fransa'nın saldırganlığının
nedeni Libya'da olanlar

Debeuf, Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) savaş uçakları ve gemiler göndermesini, Türkiye ve Mısır'ın Libya'da askeri varlıklarını artırmasını bölge için "çok tehlikeli" olarak değerlendirdi. Debeuf, Libya'daki duruma ilişkin şunları söyledi:
"Yıllardır Libya'da istikrar olmamasının nedenlerinden biri Fransa ve İtalya'nın farklı tarafları desteklemesi. Bunu daha çok ekonomik nedenlerle, petrol sözleşmelerini kapma ümidiyle yapıyorlar. Bu oyunu yıllardır oynuyorlar ve bu da Libya'ya zarar veriyor. Tabii bu sırada Türkiye bir anda oyuna dahil oldu. Fransa'nın desteklediği Halife Hafter oyunu kaybediyor. Fransa bu nedenle kendini tehdit altında hissediyor ve öfkeleniyor. Bana göre, Fransa'nın Akdeniz'de Türkiye'ye karşı bu kadar saldırgan olması ve sözünü esirgememesinin nedeni Libya'da olanlar. Libya'daki durum böyle olmasa işler buraya gelmeyecekti."
AB'nin birçok benzer konuda aslında bölünmüş bir görüntü sergilediğini ancak birlik olarak resmi bir tutum takındığını belirten Debeuf, "Libya'da olan da aslında iki ülke arasındaki bir AB çıkmazı." ifadesini kullandı.
Debeuf, Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı "güçlü" bir tutum sergilemesi karşılığında AB'nin Belarus'a yaptırımlarını engellememe şantajı yaptığına dair haberleri değerlendirirken de şunları kaydetti:
"Ben dış politikayı uzun süredir takip ediyorum. AB içinde bu tür çıkmazlar hep oldu. Örneğin Libya'da olan bu. AB resmi olarak Fayiz es-Serrac hükümetini desteklediğini söylemekten ve 'AB'ye gelen göçmenleri istemiyoruz' demekten başka bir şey yapamıyor. Belki bir girişim başlatılabilir veya müdahale edebilir ama bu olmuyor çünkü bazı ülkeler farklı yerdeler. Belarus konusunda da çok üzücü bir durum var. Yunanistan yüzünden çok yumuşak tepki veriyoruz."

"NATO'nun ve AB'nin genelinde Yunanistan ve Fransa'ya destek görmüyorum"

NATO'nun da Doğu Akdeniz konusunda ve Fransa ile Türkiye'nin savaş gemileri arasındaki olayda Türkiye'ye karşı bir duruş göstermediğini belirten Debeuf, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bence bu da NATO'da Fransa ve hatta Yunanistan'ın olayı abarttığının düşünüldüğü, sadece Türkleri suçlamanın doğru olmadığı anlamına geliyor. Ben olan biteni böyle okuyorum. Ben NATO veya AB genelinde Yunanistan'a ve Fransa'ya destek görmüyorum. Gerginlik daha da tırmanırsa AB ülkelerinin birlik oluşturması da zor olacak. Şu anda tek ümidimiz Almanya'nın liderliği daha fazla ele alması. Berlin'deki konferansı düzenleyerek Libya'da bu liderliği aldılar. Türkiye ile Yunanistan arasında ara buluculuk yaparak da bu liderliği alıyorlar. Umarım Almanya bu rolü daha fazla üstlenir." "Mahkemeden önce
siyasi çözüm gerek"

Debeuf, Türkiye ile Yunanistan'ın aralarındaki anlaşmazlığı müzakere etmesine Birleşmiş Milletlerin (BM) müdahil olabileceğini söyledi. Debeuf, şöyle devam etti:
"Sadece Türkiye ve Yunanistan'ın müzakere masasına oturması şu anda işe yaramayabilir. İşin siyasi olarak daha üst bir seviyeye taşınması gerekebilir. Bence en iyisi bunun BM şemsiyesinin altıda olması. Mahkemeye gitmeden önce siyasi çözüm bulunması gerekiyor."
Koert Debeuf, Guy Verhofstadt'ın Belçika başbakanlığı döneminde 2003-2008 arasında stratejik danışmanı, sözcüsü ve metin yazarı olarak görev yaptı.