DİTİB, Almanya'da camilere yapılan saldırıları kınadı
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), son iki gündür Almanya'da camilere yönelik düzenlenen terör saldırılarını kınayarak, güvenlik güçlerine Müslüman ‎kuruluşları koruma konusundaki sorumluluğunu hatırlattı.

Oluşturma Tarihi: 2018-01-24 07:46:12

Güncelleme Tarihi: 2018-01-24 07:46:12

Genel Merkezi Köln'de bulunan DİTİB'in Basın Bürosundan yapılan yazılı açıklamada, Suriye'nin Afrin ‎bölgesindeki güncel çatışmalar bahane edilerek ‎DİTİB camilerinin sosyal ağlarda ve medya ‎tartışmalarında açıkça hedef gösterildiği belirtildi.

Açıklamada, "‎Maalesef son iki günde iki DİTİB camisi terör ‎saldırısına maruz kalmıştır. Bunların başkaları ‎tarafından da taklit edilmesi sonucu saldırıların ‎artmasından endişe edilmektedir. Bu ‎gelişmelerden DİTİB camiamız büyük endişe ‎duymaktadır. Fitne ve adaletsizlik, her türlü terör, ‎şiddet ve şiddete çağrıyı telin ediyoruz‎" mesajı paylaşıldı.

22 Ocak gecesi Minden ve Leipzig kentlerindeki iki caminin saldırıya maruz kaldığının hatırlatıldığı açıklamada, "İki ‎camimize yazılar yazılması, ‎boyaların sürülmesi ve pencerelerinin kırılması ‎sonucu yapılan saldırılar, terörist grupların ve ‎sempatizanlarının kriminal potansiyellerini ‎göstermektedir. Artan saldırılar dikkate alınırsa ‎emniyet güçleri, bu tür saldırılara, özellikle siyasi ‎ve aşırı kesimin saldırılarına karşı Müslüman ‎kuruluşlarını koruma konusunda sorumludurlar‎" ifadeleri kullanıldı.

Avrupa'da 900'den fazla caminin bağlı bulunduğu DİTİB'in açıklamasında, şunlar kaydedildi:

"Özellikle bugünlerdeki dualarımız barış içindir. ‎İslam'ın temel prensipleri doğrultusunda adalet, ‎iyilik, sevgi, saygı, hoşgörü ve barış, karşılıklı ‎yardımseverlik ve dayanışma için dua etmekteyiz. ‎DİTİB tarafından camilerde belirli bir duanın ‎yapılması şeklinde bir çağrı yapılmamıştır. Her ‎inanan Müslüman veya DİTİB Camisi'nin ihtiyaç ‎durumuna göre barış için dua etmesi kendi ‎vereceği karardır. Mabetlerde hangi duanın ‎edileceğine bütün dinlerin inananlarının ve ‎cemiyetlerinin kendisi karar vermektedir ve bu ‎anayasa tarafından korunmakta olan din ‎hürriyetinin bir parçasıdır. Bu yöndeki bir etkileme ‎ve baskı, hukuka aykırıdır. Güncel durumu da dikkate alarak tekraren ‎gelişmelerin ve taşkınlıkların bilincine varılması ‎yönünde çağrımızı yeniliyoruz. Dilimizdeki ve ‎davranışlarımızdaki saygı, ölçü ve şiddetsizlik ‎daha etkin olmalıdır. Bu konudaki çağrımız ‎hepimiz için, siyaset, medya ve toplumsal aktörler ‎için bugün olduğu gibi her daim geçerlidir.‎"