Partisinin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yaşadığı hezimetin ardından Andrea Nahles SDP Genel Başkanlığı ile Meclis Grup Başkanlığı'ndan istifa etti. Başkan Merkel ve Hristiyan Demokratik Birlik CDU'nun önde gelenleri, Nahles'in bu adımının Berlin'deki büyük koalisyonun devamını etkilemeyeceğininden yola çıkıyor. Ancak hem Sosyal Demokrat Parti SDP'yi hem de Almanya'yı devasa zorlukların beklediğini öne süren yorumculara göre yeni seçimler pek de uzak değil. Nahles'in istifasını yorumlayan Avrupa gazeteleri, “Elveda istikrarlı Almanya' başlıkları attılar.
Avrupa gazetelerinde Nahles'in istifası ile ilgili yapılan yorumlar şöyle:
“ELVEDA İSTİKRARLI ALMANYA”
Almanya'yı büyük zorlukların beklediğini öne süren
İsveç gazetesi Svenska Dagbladet'in dikkat çekici yorumu şöyle:
“Sonbaharda Doğu Almanya'da yapılacak olan ve Sağ popülist Almanya için Alternatif Partisi AfD'nin rekor sonuçlar beklediği eyalet meclisi seçimlerinden sonra yapılması muhtemel bir erken seçim tek risk değil. Yüzeyin hemen altında, patlamaya hazır bir dizi başka sorun kaynıyor. Nükleer santraller yaklaşık iki yıl sonra kapanacak ve kömürden enerji üretimine 2038'e kadar son verilecek. Bu durumda dünyanın en büyük sanayi ülkelerinden biri olan Almanya'nın nasıl ayakta kalacağı belirsiz. ... Otomotiv endüstrisi büyük bir dönüşümün eşiğinde ve on binlerce insan işsiz kalacak. Altyapı eskimiş durumda. ... Almanya tüm bunların üstesinden gelemeyecek denemez. Ama çalkantılar da yaşanacak. Hele de bütün bunların ardında köklü bir değişim yaşayan siyasi partiler sisteminin bulunduğu düşünülecek olursa.”
“ARTIK KAYBEDECEK BİR ŞEY KALMADI”
Alman Spiegel Online ise, SPD'nin baştan aşağı yenilenmesi gerektiğini söylüyor:
“Kadroları itibariyle zaten mantıklı olan bu. Program olarak da yeni bir netlik ve hatta yeni bir radikalleşme fırsatı var. Bu yeni dönemde fark edilmek isteyen her partinin bir çekirdeği olmak zorunda. Halihazırda ortaya çıkan netlik ve açıklık özleminden şikayetçi olabilirsiniz. Ama bu özlem hiç yokmuş gibi davranmak bir strateji olamaz. Yeşiller iklim politikalarında sistemi sorguluyor; SPD aynı şeyi sosyal ve ekonomi politikalarında yapmalı. ... Nahles'in neden olduğu dönüm noktası stratejik olarak 'büyük koalisyonu terket' anlamına geliyor. ... Erken seçim elbette riskli. Ama SPD'nin zaten kaybedecek bir şeyi yok. Kulağa ne kadar çılgınca gelse de, SPD için bir fırsat bu.”
“MERKEL İÇİN KOLAY OLMAYACAK”
Hollanda gazetesi NRC Handelsblad ise, Merkel'in zor durumda olduğunu dikkati çekerek, şöyle dedi:
"Eğer SPD hükümeti terk etmeye karar verirse, Angela Merkel'in yeni bir koalisyon kurması kolay olmayacak, çünkü Yeşiller şu anda yükseliyor ve bir hükümete girmek istemiyorlar ve yeni seçimlerde daha iyi olacaklar. Ancak Angela Merkel için yeni seçimler onun şansölyeliğinin erken bitmesi anlamına geliyor. ”
AB: BİR BERLİN KRİZİ EKSİKTİ!
Hırvatistan Jutarni list gazetesine göre de, AB'nin şu anda ihtiyacı olan son şey Merkel hükümetinin düşmesi:
“İç siyasetteki krizleri Avrupa Birliği'ni sarsabilecek AB ülkeleri var. Almanya bu ülkelerden biri; özellikle de Avrupa'nın geleceğiyle ilgili kararların arifesinde. Avusturya, Finlandiya ve Belçika'da olduğu gibi, kimi ülkelerin hükümetinin olmadığı, istifa ettiği ya da yenisinin beklendiği bir dönemde, istikrarlı ve güçlü bir Alman hükümetinin olmaması, AB için sorun teşkil edecektir. AB önümüzdeki üç hafta içinde müstakbel AB Komisyonu başkanını ve AB Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Merkez Bankası ve AB dış politika temsilcisi gibi diğer dört önemli pozisyona gelecek kişileri belirlemek zorunda. ... Berlin bu adayların seçiminde önemli bir rol oynuyor.”
“SPD KİMLERİ ÖRNEK ALABİLİR”
Avusturya Die Presse gazetesi de, SPD'ye geleceği için bir başarı reçetesini Avrupa'da aramasını öneriyor:
“Danimarkalı sosyal demokratlar şu sıralar başarılı popülist bir rota izliyor. Geleneksel seçmenlerinin isteklerini yerine getiriyor, yabancılar politikasında sert bir tavır izliyor, aynı zamanda ekonomi politikasında daha çok sola vurgu yapıyorlar. Çarşamba günü yapılacak parlamento seçimlerinden de muhtemelen zaferle çıkacaklar. ... Şehirli seçmenin nabzına göre şerbet verip işçi sınıfının önemli kısımlarını gözden çıkarmak da doğru olabilir. Ama buna sosyal demokratların öne çıkaracakları isimlerin de ikna edici olması lazım. Andrea Nahles ya da Martin Schulz liderliğindeki SPD'nin şehirli ve çevreci kesimlere ulaşmak için uğraşmasına gerek bile yoktu. İspanya'daysa Sosyalist İşçi Partisi'nin lideri Pedro Sánchez bunu en azından Avrupa seçimlerinde başardı.”
NAHLES'İN HALEFİ KİM OLACAK?
Bu arada Berlin Andrea Nahles'in Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanlığı ve Parti Meclis Grubu Başkanlığı'ndan ayrılacağını açıklamasının ardından nasıl bir yol haritası izleneceğine odaklandı. Avrupa Parlamentosu ve Bremen Eyalet Meclisi seçimlerinde alınan yenilginin ardından parti içi eleştiriler üzerine Nahles, Pazar sabahı genel başkanlık, meclis grup başkanlığı ve milletvekilliği görevlerini bırakma kararı aldığını açıklamıştı.
Sosyal Demokrat Parti kurmayları, Nahles'in halefinin kim olacağını belirlemek için Pazartesi sabahı bir araya geldi. Parti Genel Sekreteri Lars Klingbeil, toplantı sonrasında Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, genel başkanlık görevini vekaleten Mecklenburg-Vorpommern ve Rheinland-Pfalz eyaletleri Başbakanları Manuela Schwesig ve Malu Dreyer ile partinin Hessen eyalet teşkilatı başkanı Thorsten Schäfer-Gümbel'in üstleneceğini duyurdu.
ALMAN HÜKÜMETİ TEHLİKEDE Mİ?
Sosyal Demokrat Parti, normal şartlar altında bu yılın Aralık ayında ortağı olduğu koalisyon hükümeti için bir ara bilanço çıkarmayı ve yeni parti yönetimi için seçime gidilmesini planlıyordu. Ancak bu takvime sadık kalınıp kalınmayacağı belirsizliğini koruyor.
Koalisyon hükümetinin küçük ortağı Sosyal Demokrat Parti içindeki deprem, Alman hükümetinin geleceğini tehlikeye atabileceği yorumlarına neden oldu.
Seçimleri öne çekme taraftarı olanların yanı sıra karşıt görüşte olanlar da var. SPD Genel Başkan Yardımcısı Karl Lauterbach, Passauer Neuen Presse gazetesine verdiği demeçte, "Seçimleri öne çekmenin mantıklı olmayacağını özellikle sağlık ve istihdam politikalarında yoğun bir çalışma içinde olduklarını" vurguladı.
Benzer bir görüşü SPD'nin meclisteki muhafazakar kanadında yer alan Seeheimer grubu sözcüsü Johannes Kahrs, "Koalisyon hükümeti dört yıllığına seçildiğini ve Aralık ayında iki yılını dolduracağını" belirterek, "İşte bu tarihte, iki yıl daha yönetmek için bir zeminin olup olmadığı enine boyuna değerlendirilcektir" sözleriyle dile getirdi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel hükümet ortakları Sosyal Demokrat Andrea Nahles'in istifası karşısında üzüldüğünü ancak bunun hükümetin sonu anlamına gelmediğini söyledi.
Merkel, Sosyal Demokrat Parti'nin kararlarına saygı duyduğunu hatırlattı ancak "Biz işimize devam edeceğiz" diye konuştu.
Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı Annegret Kramp-Karrenbauer de koalisyon hükümetinin devam ettirilmesinden yana olduğunu açıkladı.
ANKETLER NE DİYOR?
Son açıklanan anketler Almanya'da uzun yıllar en güçlü ikinci parti konumunu koruyan Sosyal Demokratların (SPD) yerini Yeşiller partisine bıraktığını hatta Yeşiller partisinin Almanya genelinde birinci sıraya yükseldiğini ortaya koyuyor. 26 Mayıs'ta yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de Yeşiller Sosyal Demokrat Parti'yi geride bırakarak ikinci güç olmayı başarmıştı.
Cumartesi günü önemli anket şirketlerinden Forsa'nın 2001 kişi üzerinde yaptığı son anket, SPD'nin ülke genelinde tarihinde elde ettiği en düşük seviye olan yüzde 12 seviyesine düştüğünü ortaya koydu. SPD bir hafta önceki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 17 oranında oy almıştı.
"Pazar günü seçim olsa oyunuzu kime verirsiniz?" sorusunun yöneltildiği ankette ilk kez Yeşiller Partisi Hristiyan Birlik partilerini geride bırakarak birinci çıktı.
Yeşiller böylece Avrupa Parlamentosu seçimlerinde elde ettiği (yüzde 18) oyun 9 puan üzerine çıkarak, son anketlerde yüzde 27 oranında destek aldı. Hristiyan Birlik partilerine yönelik destek ise (yüzde 28) yüzde 26 seviyesine geriledi.
Sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin de Avrupa Parlamentosu seçimlerinden (yüzde 13) bir hafta sonra 2 puan düştüğü gözlendi. Hür Demokratlar (FDP) yüzde 8'lik oy oranını korurken, Sol Parti'ye destek (Die Linke) bir puanlık düşüşle yüzde 8'den yüzde 7'ye geriledi.