BP verilerinden derlediği bilgilere göre, Venezuela yaklaşık 303 milyar 200 milyon varil kanıtlanmış petrol rezerviyle dünyada ilk sırada yer alıyor.
Venezuela'yı yaklaşık 266 milyar 200 milyon varille Suudi Arabistan, 168 milyar 900 milyon varille Kanada ve 157 milyar 200 milyon varille İran izliyor.
Venezuela doğal gaz rezervleri bakımından da dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alıyor. Ülke 6,4 trilyon metreküp doğal gaz rezerviyle dünyada yedinci sırada bulunuyor.
Küresel doğal gaz rezervi sıralamasında en yüksek rezerve sahip ülke 35 trilyon metreküple Rusya olurken, onu 33,2 trilyon metreküple İran ve 24,9 trilyon metreküple Katar izliyor.
Petrol üretimi giderek azaldı
ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA) verilerine göre, Venezuela 2017'de günlük yaklaşık 1 milyon 700 bin varil petrol ihracatı gerçekleştirdi. Bu ihracatın yaklaşık 670 bin varili ABD'ye, 380 bin varili Çin'e ve 330 bin varili de Hindistan'a yapıldı.
Venezuela'da yıllar içinde petrol üretimi de giderek azaldı. Ülkede 2007'de 3 milyon 237 bin varil olan günlük petrol üretimi 2017'de 2 milyon 110 bin varile düştü.
Dünyanın en büyük kanıtlanmış petrol rezervlerine sahip Güney Amerika ülkesi Venezuela'nın küresel petrol üretimindeki payı ise yalnızca yüzde 2,3 seviyesinde bulunuyor.
Petrol sektörü ABD ambargosunun hedefinde
Venezuela'da 1999'da göreve gelen devlet başkanı Hugo Chavez ile enerji sektöründe millileştirme çalışmaları hız kazandı. Chavez döneminde petrol arama ve üretim hizmetleri devlet eliyle yapılmaya başlandı.
Washington ve Caracas ile ilişkilerin farklı bir boyut kazandığı bu dönemde Chavez, başarısız bir darbe girişimiyle karşılaştı. 2002'deki bu darbe girişiminden ABD sorumlu tutuldu ve iki ülke arasındaki ilişkiler kopma noktasına geldi.
Chavez'in 2013'te ölmesinden sonra yönetime geçen Nicolas Maduro ise Washington yönetiminin ambargolarının hedefi oldu. Beyaz Saray yönetimi, Maduro'nun da aralarında bulunduğu 40 kişiye yolsuzluk ve politik baskı suçlamasıyla yaptırım uyguladı.
Ayrıca ABD Hazine Bakanlığınca Venezuela'ya kredi sağlanmasının, bu ülkeden tahvil alımının ve ülkenin petrol sektörüne yatırım yapılmasının yasaklandığı bir dizi finansal yaptırım devreye alındı.
Maduro da 2017'de Chavez gibi bir darbe girişimine maruz kaldı. Bu başarısız girişimin ardından Maduro, Mayıs 2018'de yapılan seçimle yeniden başkanlık koltuğuna oturdu.
Son olarak Washington yönetiminin Maduro'nun meşruiyetini kaybettiğini ve ülkenin geçici başkanı olarak Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido'yu tanıdığını ilan etmesinin ardından, Maduro da ABD ile tüm diplomatik ilişkileri kestiklerini, ABD'li diplomatların ülkeyi 72 saat içinde terk etmelerini istediğini duyurdu.
Beyaz Saray'ın, ülkede yönetimin değişmesini sağlayabilmek için Venezuela'dan petrol alımını durdurmak ya da ülkenin tüm petrol ihracını İran'a uygulananlara benzer bir yasak silsilesiyle bitirmek gibi seçeneklerin de dahil olduğu bir dizi yaptırımı gündemde tuttuğu belirtiliyor.