Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin'deki resmi temaslarının ardından Türkiye'nin Pekin Büyükelçiliğinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Çin Devlet Başkanı'yla Doğu Türkistan konusunda görüştüğünü söyleyen Erdoğan, Türkiye'den bir heyet gönderilebileceğini söyledi. Devlet Başkanı Sayın Şi Cinping'in konuya sıcak baktığını belirten "Atacağımız başka adımlar da var. Gerekirse Türkiye'den Doğu Türkistan'a bir heyet gönderilmesi noktasında buna da açık olduğunu söyledi. 'Gelsinler, gezsinler, baksınlar' dedi" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Rusya'dan sevkiyatını yapmaya hazırlandığı S-400 hava savunma sistemi yüzünden ABD ile Türkiye arasında yaşanan krize ilişkin de açıklamalar yapan Erdoğan, "Bir müşteri ödemelerini tıkır tıkır yapmışsa sen o müşterinin malını nasıl vermezsin? Bunun adı gasp olur" diye konuştu.
İşte Erdoğan'ın açıklamaları:
"BİRÇOK ÜLKE ÜRKEK, KORKAK"
Çin medyasında bir makaleniz çıktı. “Türkiye ve Çin ortak bir vizyonu paylaşıyor” diyorsunuz. “Küresel düzenin yeniden inşası için Çin ve Türkiye sorumluluk alabilir” diyorsunuz. Yapılabilecek bir şey var mı? Çin bu konuda samimi davranıyor mu?
Ben Çin'in bu konularda samimi davranmadığına asla inanmıyorum. Çin inandığı doğrularda dik durabilen bir ülke. Malum şu anda Türkiye hem doğuya hem batıya açık bir ülke ve coğrafya olarak baktığımız zaman, Asya yönünde çok daha büyük bir toprağa sahibiz. Dolayısıyla bizim Çin'le atacağımız ortak adımla hem İslam dünyası hem de Çin'in kendi coğrafyası olarak baktığımız yerlerde, Çin'in BM Güvenlik Konseyi'ndeki (BMGK) konumunu da ele aldığımızda bu konuları değerlendirmek bizim için çok daha rahat ve güçlü olacaktır. ‘Dünya 5'ten büyüktür' derken bizim yanımıza birilerini almamız lazım. Hele hele BMGK içinden birilerinin bizim yanımızda yer alması bu süreci hızlandıracaktır. Biz bunu dünyadaki 190'ı aşkın ülkeyle konuştuğumuzda birçoğu zaten ürkek korkak, rahat hareket edebilen yok. Kimisi dolara bakıyor. Kimisi farklı avantalara bakıyor.
"BİRİLERİ ZALİMLERLE YÜRÜYOR"
Ama biz farklı bir yere bakıyoruz. Çünkü eğer biz Allah'ımıza dayanmazsak, hakkın ve haklının yanında olmazsak bunun hesabını kolay kolay veremeyiz. Bu dünyada iki seçeneğimiz var. Ya mazlumların yanında olacağız ya zalimlerin yanında olacağız. Biz mazlumların yanında olmayı kabullendik. Birileri de zalimlerle yürüyor. Ama tarih boyunca onlar da zalimlerle anılacaklar. Bu dünya Firavunlar gördü, Nemrutlar gördü. Nemrutlarla, Firavunlarla beraber olanlar hiçbir zaman hayırla yad edilmiyor. Bu devrin de Nemrutları, Firavunları var. Onlar da yarın öyle anılacaklar.
ABD-İRAN GERİLİMİNDE ARABULUCULUK
ABD-İran arasındaki gerilim... Sizin ABD Başkanı Trump'la güven ilişkinizden yola çıkarak soruyorum. Türkiye'nin arabuluculuk görevi üstlenmesi sözkonusu olabilir mi? Olası bir İran-ABD çatışması bölgede nasıl bir etki yapar?
Bunu aslında kimse düşünmek istemiyor. Kimse o konuya girmek dahi istemiyor. Sayın Trump'la yaptığımız görüşmede bu konu hiç gündeme gelmedi. Ama Abe (Japonya Başbakanı) ile yaptığımız görüşmede, Abe ‘Böyle bir olayda birlikte olabilir miyiz?' dedi. Ben de ‘Niye olmasın' dedim. ‘Her ikisiyle de gerek Ruhani gerek Hamaney'le görüşmelerde bulunabilirim' dedim. ‘Beraber derseniz, beraber de olabilir' dedim. O konuda bir sıkıntımız yok. Tabi nereden başlayacağız, nereye gideceğiz, nerede bitireceğiz? Bunlar da önemli. Acemlerin bir sözü var ‘Oturdular, konuştular ve dağıldılar' derler. Öyle olacaksa hiç anlamı yok. Sadece vakit kaybedersiniz, o kadar. Burada da netice almaya odaklanılmalı. Sayın Başbakana sordum, ‘Sen görüşme yaptın, nasıl gördün?' diye... Baktım pek olumlu görmemiş. Bundan sonraki süreci, soruların cevabını önce biz planlayalım, sonra ne gibi adım atacağız onları konuşalım dedik.
KARANLIK GÜÇLER...
ABD Başkanı Trump'la yaptığınız görüşme ABD'de bazı kesimleri rahatsız etmiş görünüyor. Amerikan Dış İlişkiler Meclis Başkanı Engel, Trump ile sizin aranızda geçen görüşmelere ilişkin Trump'a ağır ifadelerle yüklendi. Belli ki görüşmede konuşulanlar ve Trump'ın sergilediği olumlu tavır onları çok rahatsız etmiş. Sizce neden ABD müesses nizamı Trump'ı sevmiyor?
Dünyanın her yerinde zaten müesses nizamlar bir yere odaklıdır. Bunlara karanlık güçler de diyebilirsiniz. Onlar oralarla pazarlıktadır ve oralar adına adımlarını atarlar. Müesses güçler hiçbir zaman o ülkedeki bu tür siyaseti de sevecek diye bir şey yok. Şimdi Türkiye'de Erdoğan'ı seven var sevmeyen var. İlk seçildiğimizde yüzde 34.2'yle geldik. İki parti geldik. Bir CHP vardı, bir biz vardık. Ama parlamentonun yüzde 63'üne sahiptik. Ondan sonraki süreçte yerel seçimlerde farklı oylar aldık, genel seçimlerde onun fevkinde oylar aldık. Cumhurbaşkanlığında yüzde 52'ye kadar tırmandık. Ama yerel seçimde daha farklı oylar aldık. Şimdi içeride ve dışarıda bunu istediği gibi değerlendirmek suretiyle AK Parti'ye yüklenmek isteyenler oluyor. Dışarıda Batıcı, egemen güçler, özellikle çıkar şebekeleri bize her zaman çok çirkin yaklaşmışlardır. Biz bunlara hiçbir zaman prim vermedik. Kararlılıkla yolumuza devam ettik. Bundan sonra da aynı şeyler olacak.
"TRUMP'IN İFADELERİ TAKTİRE ŞAYANDIR"
Sayın Trump'ın o gün yaptığımız görüşmede arkadaşlarıma kullandığı ifadeler, onlara yönelik ortaya koyduğu tavır, takdire şayandır. Ben de zaten kendilerine bu tür tavırlarını sevdiğimi belirttim.
Siz bir müşteri arıyorsanız, bir müşteri çıkmışsa, o müşteri de ödemelerini tıkır tıkır yapmışsa sen o müşterinin malını nasıl vermezsin? Bunun adı gasp olur. Biz şu ana kadar da 1.4 milyar dolar ödeme yaptık. Askerlerimiz pilotlarımız bir general eşliğinde eğitime gitti. 4 tanesini teslim ettiler, diğerlerini bıraktılar. 116 tane F-35 almak için sözleşmemizi yaptık. Biz burada pazar değil aynı zamanda ortak üreticiyiz. Bazı parçalarını da Türkiye'de üretiyoruz.
Biz füzeler noktasında geçmişte Patriot'lara müşteri olduk ama bu müşteri oluşumuz karşılıksız bırakılınca biz daha neyi bekleyeceğiz, başımızın çaresine bakmayacak mıyız? Düşman saldırsa biz bir yerden sistem bulalım öyle savaşalım mı diyeceğiz? Tedbirimizi hemen almamız lazım.
"GÜNEY KIBRIS HUKUKLA HAREKET ETMEDİ"
Kıbrıs Rum Kesimi'nin sondaj faaliyetleri devam ediyor. Karşı tarafın hukuk tanımazlığına karşı ne tür tedbirler alınıyor?
Hukuk içinde atılması gereken adımları atıyoruz. Bundan sonra da böyle götürmeye çalışacağız. Ama karşımıza hukuk tanımazlar çıkarsa, onların anlayacağı dil neyse o dille de konuşmasını biliriz. Orada hiçbir hukuku olmayanların kendilerine hak istihsal etmeleri kabul edilebilir bir şey değil. Zaten Güney Kıbrıs bugüne kadar hiçbir zaman hukukla hareket etmedi. AB'ye girişi şaibeli olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi oradan aldığı güçle KKTC'yi korkutmaya çalışıyor. AB de dürüst hareket etmiyor. Bürgenstock'ta KKTC'ye en büyük haksızlık yapılmıştır. Referandumda hayır dediği halde Güney Kıbrıs AB'ye alınmıştır; Kuzey Kıbrıs evet dediği halde alınmamıştır. AB'nin mali yaptırımlar noktasında da Kuzey Kıbrıs'a ödemesi gereken para ödenmemiştir. Şimdi biz bu AB'ye nasıl inanalım? Bunlar dürüst değil. Bunların hepsi gaspçı. Burada da yaptıkları yine bu.
TÜRKİYE'DEN DOĞU TÜRKİSTAN'A HEYET
Çin ziyaretimizde ise Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sayın Şi Cinping ile ikili ilişkilerimizi ve bölgesel, küresel konuları kapsamlı bir şekilde ele aldık. Görüşmemizde Doğu Türkistan ve Uygur konusunu da ele aldık. Bu meselede karşılıklı hassasiyetleri dikkate alarak bir çözüm bulabileceğimize inanıyorum. Ancak bu konuyu istismar eden yaklaşımlar da var. Bu istismarlar da Türk-Çin ilişkilerinde olumsuz yansımalara neden oluyor. Bu konuda istismarlara fırsat vermemek lazım. Bunlar üzerinden bu tür istismarları yapanlar, bir tür rant elde etme gayretine girenler ne yazık ki işin büyük ölçekte Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir karşı devletle ilişkilerini düşünmeden duygusal bazı hareketler içine girerek bedelini, faturasını gerek kendi soydaşlarına gerekse Türkiye Cumhuriyeti devletine ödetiyorlar. Atacağımız başka adımlar da var. Gerekirse Türkiye'den Doğu Türkistan'a bir heyet gönderilmesi noktasında buna da açık olduğunu söyledi. “Gelsinler, gezsinler, baksınlar” dedi.
"TİCARET SAVAŞLARINDAN RAHATSIZIZ"
Bölgesel, küresel konularda Çin'le pek çok hususu paylaşıyoruz. Tek taraflılığa karşı çok taraflılığı ve uluslararası hukuku, oturmuş teamülleri destekliyoruz. Vergi ve ticaret savaşlarından biz de rahatsızız, onlar da rahatsız. İran yaptırımları da bölgesel istikrar ve barışa katkı sunmuyor. Bundan kendileri de rahatsız. Çin'in Yol ve Kuşak projesini Türkiyemiz için de önemli buluyorum. Çünkü biz de orta koridor projesiyle gündemdeyiz. Bunun yanında Sayın Şi Cinping'i ülkemize davet etmiştim, olumlu yanıt verdi. Uygun zamanda Türkiye'ye yapacağı ziyaret ilişkilerimizi güçlendirecektir.
Türkiye'nin Çin'e ihracatı artıyor ve bu ziyaretimizdeki teklifleriyle bunun daha da artacağına inanıyorum. Ama bizim onlarla yapacağımız en önemli iş demiryolu yatırımlarına yönelik olacak. Bunlara sıcak bakıyorlar. Bunun yanında birlikte yapabileceğimiz bazı başka önemli yatırımlar var. Bu çerçevede Kanal İstanbul'u, boğazdan üç katlı geçişleri ve Konya'daki projeleri misal verebiliriz. Sivas-Erzincan demiryoluyla ilgili de olumlu yaklaşımları var. Arkadaşlarımıza bütün bunlarla alakalı gerekli talimatları verdik. Onlar da bu süreci takip edecekler. Ben kısa zamanda netice alacağımıza inanıyorum. Hepsinden öte savunma sanayinde işbirliğimizin önemini vurguladık. Kendileri de aynı pozisyonda olduklarını ifade ettiler.
"BM'NİN PKK'YLA ANLAŞMASI SKANDALDIR"
BM'nin terör örgütü YPG/PKK ile bünyesindeki çocuk savaşçıları bırakması bahanesiyle görüşmesi ve bir anlaşma imzalanması asla kabul edilemez. Bu konuda biz de ilgili mercileri ciddi manada silkelemek istiyoruz. Hangi gerekçeyle olursa olsun BM'nin bir terör örgütünü bu şekilde muhatap alması, masaya oturması ve resmi bir statü tanır gibi bir anlaşma imzalaması en hafif ifadesiyle bir skandaldır. BM böyle bir skandalın altına imza koyamaz. Olacak iş değil. Ben gıyabında söylüyorum ama BM Genel Sekreteri Guterres'in bundan haberi yoktur, böyle bir yanlışı asla yapmaz diye düşünüyorum. Silahlı çatışmalarda çocuklar konusundaki özel temsilci Virginia Gamba'nın bu işlemini protesto etmek için BM Daimi Temsilcimiz Feridun Sinirlioğlu girişim başlattı. Döner dönmez de ilk etapta Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, Guterres'le konuyu ele alır. Daha sonra gerekirse ben de görüşürüm. Bu ortada bırakılacak bir konu değil.