Birleşmiş Milletler öncülüğünde, 27-29 Nisan'da Kıbrıslı taraflar ve garantör ülkelerin de katılımıyla 5+1 formatında düzenlenen gayriresmi Kıbrıs konulu konferansa katılan Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC'ye dönüşünde Ercan Havalimanı'nda değerlendirmelerde bulundu.
Tatar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden (BMGK) beklentinin KKTC'nin egemenliğini tanıması ve masadaki statüsünü Kıbrıs Rum liderliğinin statüsüne getirmesi olduğunu, böylelikle bir çözümün müzakere edilebileceğini ve ortak zeminin yaratılabileceğini kaydetti.
Cenevre'deki toplantı süresince Kıbrıs Türk halkının hak, çıkar ve menfaatlerini en iyi şekilde temsil etmeye çalıştıklarını, Cenevre'de tarihi bir adım attıklarını kaydeden Tatar, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve müzakere heyetine teşekkür ederek, toplantılarda en iyi şekilde Kıbrıs Türk halkının haklarını savunmak adına varlık gösterdiklerini ifade etti.
"Kıbrıs'ta adil kalıcı bir anlaşma sağlanabileceğini ifade ettik"
Sürecin bir günde oluşmadığını, Cenevre'de yeni bir adım atıldığını ve tarihte bir dönüm noktası yaşandığını kaydeden Tatar, yıllardır ülkede eşitlik temelinde bir anlaşma için çok uğraş verildiğini fakat hep federal temelde bir anlaşma için uğraşıldığını, bunlardan en akılda kalanlarınsa, 2004'teki Annan Planı ve 2017'deki Crans Montana süreci olduğunu anımsattı.
Tatar, Kıbrıs'ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşmanın ancak eşit koşullarda olabileceğini dile getirerek, "Egemen eşitliğimizin ve uluslararası eşit statümüzün tanınması halinde devletten devlete yapılacak görüşmelerle ancak Kıbrıs'ta adil kalıcı bir anlaşma sağlanabileceğini ifade ettik" dedi.
"Kıbrıslı Türklerin ambargo altında nasıl zorluklar yaşadığını tüm dünya kamuoyu gördü"
Halkının iradesiyle yeni bir siyasetin temsilcisi olarak Cumhurbaşkanı olduğunu kaydeden Tatar, Türkiye ile istişare içinde bu siyaseti geliştirdiklerini, açıkça söyleyerek ve bu yeni siyaset çerçevesindeki görüşleri sunmak için Cenevre'ye gittiklerini aktardı.
"Sayın Genel Sekreter'e teşekkür ederim. Bu görüşlerimizi ifade ettik, dünyayla paylaştık, hem BM Genel Sekreteri'ne hem taraf ülkeler ve Güvenlik Konseyi'ne gidecek görüşleri orada paylaştık. Sunumumuz ve yeni fikirlerimiz dünya basınında yer buldu" diyen Tatar, Kıbrıslı Türklerin ambargo altında nasıl zorluklar yaşadığını, haksızlığa maruz bırakıldıklarını ve mağdur olduklarını tüm dünya kamuoyunun gördüğünü belirtti.
"Cenevre'deki çıkışımız dönüm noktasıdır"
Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:
"Benim derdim benim davam Kıbrıs Türk halkının hak, çıkar ve menfaatlerini ve gelecekte esenlik içinde var olması mücadelesidir. Dünyaya, ilgili taraflara seslenme fırsatı bulup tarihin sayfalarına not ettirdik. Cenevre'deki çıkışımız dönüm noktasıdır. Bir milattır. Kıbrıs Türk tarafının federal anlaşma için 50 senedir yaptığı fedakarlıklar ve önünün açılması için bu adımın atılması lazımdı, atıldı. Türkiye'nin desteğiyle ilgili ülkelerle takibi olacak. Eğer masada iki eşit taraf oturmazsa orada adil bir çözümün çıkması imkânsızdır."
Tatar, BM Genel Sekreteri'nin özel temsilcisi Jane Holl Lute'un görevini sürdüreceğini, ortak zemin arayışlarını devam edeceğini kaydetti.
"Geri adım atmamız söz konusu değildir"
"Ama bizim pozisyonumuz açık ve nettir, geri adım atmamız söz konusu değildir." diyen Tatar, özel temsilci atanarak müzakerelere giden yolun açılmasının istendiğini, kendilerinin zaten ortak zemin olmadığı için buna itiraz ettiğini söyledi.
Tatar, şimdi iki devletin tescilini istediklerini kaydederek, "Müzakereden bir başarı çıkmazsa biz devletimizle yolumuza devam edeceğiz. Önemli olan bu zemini kaybetmemektir" ifadelerini kullandı.