Türkiye, Rusya ve İran'ın 3-4 Mayıs'taki Astana toplantısında 4 çatışmasızlık bölgesi belirlediği hatırlatılan raporda, rejimin geçen ay içinde en fazla ülkenin güneyinde, çatışmasızlık bölgeleri içinde yer alan Dera iline varil bombası attığı bildirildi.
Dera'yı başkent Şam'a bağlı bölgeler, Süveyda ve Hama'nın izlediği belirtilen raporda, söz konusu bölgelerde en az 244 varil bombasının kullanıldığı ifade edildi.
Raporda, ABD ile Rusya'nın Suriye'nin güneyi için vardığı ateşkes anlaşmasının 9 Temmuz'da yürürlüğe girdiği anımsatılarak, bu tarihten sonra bölgedeki ölümlerde dikkate değer bir düşüş olduğu ancak Esed rejiminin ateşkes ihlallerinin durmadığı vurgulandı.
Raporda, rejimin varil bombalarını sistematik ve yaygın olarak kullandığı, "cinayet suçu işleyerek Roma Tüzüğü'nün 7. maddesini ihlal ettiği ve insanlığa karşı suç işlediğinin" altı çizildi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) rejime karşı ciddi yaptırımlar uygulanması çağrısı yapılan raporda, BMGK'nın Suriye ile ilgili kararlarının sözde kaldığı, Güvenlik Konseyinin güvenilirliğini ve amacını kaybettiği belirtildi. Suriye'de rejime silah ambargosu uygulanması talep edilen raporda, Esed rejimine para ve silah desteği sağlayan kişi ve kurumların da yargılanması istendi.
MALİYETİ 0 DOLAR, ETKİSİ BÜYÜK
Rejim, düşük maliyet ve büyük yıkım etkisi nedeniyle varil bombalarını tercih ediyor. Bu bombalarla çoğunlukla sivil alanları hedef alan rejim, en yüksek can kaybının ortaya çıkmasını hedefliyor. Varilin içine doldurulan patlayıcı miktarına göre, 50-200 metrelik alanda tahribat yapıyor. Atılış şekli, askeri terminolojide "serbest düşüş ilkesi" olarak tanımlanan varil bombaları, yerleşim yerlerine verdikleri hasarla, sivilleri göçe zorluyor.