Filistin Hükümet Sözcüsü Yusuf el-Mahmud, ABD'nin Tel Aviv Büyükelçiliğini Filistinlilerin Nekbe (Felaket) Günü'ne ve İsrail'in kuruluşunun 70. yıl dönümüne denk gelen 14 Mayıs'ta Kudüs'e taşıma planıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Mahmud, açıklamasında, "Büyükelçiliğin Kudüs'e taşınması planını uygulama adımı ve zamanlaması, Filistin halkının ve Arap ulusunun kimliğini, varlığını ve duygularını doğrudan ve kasıtlı olarak ihlal etmektedir" ifadesini kullandı.
Sözcü Mahmud, dünyadaki ülkelerden, ABD-İsrail adımlarını reddetmelerini ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın barış görüşünü desteklemelerini istedi.
ABD Dışişleri Bakanlığından adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili, büyükelçiliğin taşınmasıyla ilgili AA muhabirinin yazılı sorusuna verdiği yanıtta, "Mayıs ayında Kudüs'te yeni ABD Büyükelçiliğinin açılmasını planlıyoruz. Büyükelçiliğin açılışı, İsrail'in kuruluşunun 70. yıl dönümüne denk gelmektedir" ifadelerini kullanmıştı.
Konuyla ilgili haberlerin medyaya düşmesinin ardından ilk olarak İsrail Ulaştırma ve İstihbarat Bakanı Yisrael Katz, ABD yönetiminin büyükelçiliğini 14 Mayıs'ta Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma kararı aldığını açıklamıştı.
KUDÜS'TEKİ YARIM ASIRLIK İŞGAL
Doğu Kudüs'ü 5 Haziran 1967'de işgal eden İsrail, 1980'de tek taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını "birleşik başkenti" ilan etti.
BGMK, 1980'de kabul ettiği 478 sayılı kararla İsrail'in ilhak ve başkent ilanını geçersiz saydı.
BMGK kararı çerçevesinde ABD dahil uluslararası toplum, Doğu Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyor. İsrail yönetimini tanıyan tüm ülkelerin büyükelçilikleri, Tel Aviv'de bulunuyor. Hiçbir ülke, Kudüs'ü ya da doğu ve batı bölümlerini başkent olarak kabul etmiyor.
ABD, 6 Aralık 2017'deki Trump'ın hamlesiyle Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıyan ilk ülke oldu.
Uluslararası toplumun tepkisini çeken Trump yönetimi, bölgenin kaosa sürükleneceği ve İsrail-Arap ihtilafının daha da çözümsüz hale geleceği uyarılarını göz ardı etti. Türkiye'nin girişimleriyle hazırlanan ve Trump'ın Kudüs kararını eleştiren karar tasarısı, geçen aralık ayında BM Genel Kurulu'nda ABD'nin tehditlerine rağmen 9'a karşı 128 oyla kabul edilmişti.