Filistin Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, fanatik Yahudilerin İsrail güçlerinin korumasında Harem-i İbrahim'e düzenlediği baskınlara dikkat çekilerek, “Söz konusu ihlaller, başta UNESCO başta olmak üzere ilgili uluslararası kurumları dini mekanlara ilişkin sorumluluklarını yerine getirmeyi zorunlu kılıyor.” denildi.
Açıklamada, “Uluslararası kuruluşları, işgal makamlarını bu kuruluşların kararlarına saygı duymaya ve Yahudi yerleşimcilerin baskınlarını durdurmaya zorlamak için daha fazla çaba göstermeye çağırıyoruz.” ifadelerine yer verilerek, Yahudi yerleşimcilerin baskınlarının “tehlike çanlarını” yeniden çalmaya neden olduğuna vurgu yapıldı.
Yahudi yerleşimcilerin baskınlarının, Harem-i İbrahim'in tamamen kontrol altına alınmasına ve Müslümanların ibadet etmelerine doğrudan “tehdit” teşkil ettiğine dikkat çekilen açıklamada, “Bu provokatif saldırılar, işgal devletinin Batı Şeria'daki birçok tarihi ve dini mekanları kontrol altına alma ve bu alanları Talmudik rivayetlere uygun bir şekilde Yahudileştirmeye yönelik projelerinin bir parçasıdır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Binlerce Yahudi yerleşimci İsrail askerlerinin koruması altında, Yahudi inancına göre, Hazreti İbrahim'in eşi Hazreti Sare'nin defnedildiği mağarayı satın almasının yıl dönümü olarak kabul edilen "Sare Bayramı" münasebetiyle, dün mağaranın üzerine inşa edildiğine inandıkları Harem-i İbrahim Camisi'ne baskın düzenlemişti.
MESCİD-İ AKSA'DAN SONRAKİ EN KUTSAL DÖRDÜNCÜ CAMİ
İşgal altındaki Kudüs kentinde bulunan Mescid-i Aksa'nın çevresi olarak kabul edilen El-Halil kentindeki Harem-i İbrahim, Mekke'deki Mescid-i Haram ile Medine'deki Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa'dan sonraki en kutsal dördüncü cami sayılıyor.
Caminin altında yer alan Hazreti İbrahim ve eşi Hazreti Sare'nin kabirlerinin yanı sıra Hazreti İshak, Hazreti Yakup, Hazreti Yusuf ve hanımlarının mezarlarının bulunduğuna inanılan mağara, İsrail tarafından “Ata Babalar (Machpelah)” olarak isimlendiriliyor. Harem-i İbrahim Camisi, bu nedenle sık sık fanatik Yahudilerin baskınlarına uğruyor.
Hazreti İshak ve hanımının bulunduğu kabirler Müslümanlara ayrılan kısımda kalırken, diğerleri ise Yahudilere ayrılan ve sinagoga çevrilen bölümlerde bırakılmış durumda.
TARİHİ 4 BİN YIL ÖNCESİNE UZANIYOR
Tarihi yaklaşık 4 bin yıl önce yaşayan Hazreti İbrahim'in dönemine uzanan Harem-i İbrahim'in üzerine, Roma İmparatorluğu'nun “Yahudiye'ye” atadığı Yahudi Kralı Hirodes tarafından milattan önce 20 yılında inşa edildiği belirtilen surlar hala varlığını koruyor.
Yapı itibarıyla Mescid-i Aksa'ya benzeyen Harem-i İbrahim, Roma ve Bizans dönemlerinde kilise olarak kullanılırken, 634 yılında İslam ordularının hükmüyle camiye çevrildi. Buna rağmen, Haçlı seferleriyle birlikte 90 yıl boyunca bir kez daha kilise olarak kullanılmaya başlanan Harem-i İbrahim en son Selahaddin-i Eyyubi döneminde yeniden camiye dönüştürüldü.
Harem-i İbrahim, Yahudi inancına göre Mescid-i Aksa'da olduğuna inanılan “Süleyman Mabedi”nden sonra yeryüzündeki en kutsal mabet olarak kabul ediliyor.
UNESCO'ya bağlı Dünya Miras Komitesi, 2017 yılında Harem-i İbrahim Camisi ve caminin içinde bulunduğu Eski Şehir bölgesinin "Filistin'e ait tehlike altındaki dünya mirası" olarak Dünya Miras Listesi'ne eklenmesine karar vermişti.
CAMİ KATLİAMI
İsrail'in 1967 yılından beri işgal altında tuttuğu Batı Şeria'nın El Halil kentinde bulunan cami, 25 Şubat 1994'te sabah namazını kılan Müslümanların üzerine ateş açan Baruch Goldstein adlı Yahudi fanatiğin eyleminden sonra kapatılmış ve yeniden açıldığında ise yarısından fazlası Yahudilere tahsis edilmiş şekilde ikiye bölünmüştü.
Tarihe "El Halil Camii (Harem-i İbrahim) Katliamı" olarak geçen saldırıda 29 Filistinli şehit olmuş, 150'den fazla kişi yaralanmıştı.