Filistinli yazar Artema: Gazze'de bombalar durdu, ama acımız devam ediyor
'Büyük Dönüş Yürüşüşü’nün organizatörlerinden Gazze’de yaşayan Filistinli yazar Ahmet Abu Artema, The Nation gazetesi için kaleme aldığı, “Gazze’de bombalar durdu, ama acımız devam ediyor' başlıklı yazısında, “İsrail kuşatmayı sürdürdüğü müddetçe, Filistinliler kendi topraklarında tutsak kalacaktır” diyor.

Oluşturma Tarihi: 2019-05-11 16:55:05

Güncelleme Tarihi: 2019-05-11 16:55:05

Büyük Dönüş Yürüşüşü'nün organizatörlerinden Gazze'de yaşayan Filistinli yazar Ahmet Abu Artema, The Nation gazetesi için kaleme aldığı, “Gazze'de bombalar durdu, ama acımız devam ediyor' başlıklı yazısında, “İsrail kuşatmayı sürdürdüğü müddetçe, Filistinliler kendi topraklarında tutsak kalacaktır” diyor.

BU RAMAZAN BİR AYLIK YAS OLACAK

Ahmet Abu Ertema'nın The Nation için kaleme aldığı yazısının çevirisi şöyle:
Gazze'de Ramazan. Gazze, bu yıl bayram ve kutlamadan ziyade kıtlık ve korkudan etkileniyor. Gazze'deki birçok aile için bu Ramazan bir aylık yas olacak. Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen şiddetli İsrail askeri saldırısında iki hamile kadın ve bir kaç aylık bir bebek de dahil olmak üzere yirmi dokuz Filistinli öldürüldü. Kutsal ay başlamadan önceki gece, gökyüzü tekrar bomba ışığıyla aydınlandı.

Her şey Cuma günü İsrail'in barışçıl Büyük Dönüş Mart ayında dört Filistinli göstericiyi öldürmesiyle başladı. Geçen yıldan beri her hafta yapılan, İsrail'in 12 yıllık temel insan haklarımızı reddeden yasadışı kuşatmasını protesto ederken dört Filistinli öldürüldü. Bundan sonra Cumartesi sabahı, Filistinli grupların askeri kanatları Gazze Şeridini çevreleyen kasabalara doğru düzinelerce roket fırlatarak misilleme yaptı.

Her zaman şiddet içermeyen sivil direnişleri savunuyorum fakat toplumumuz her gün İsrail'in şiddet politikaları altında yaşıyor. Bazılarının şiddete ellerinden gelen her şekilde direneceğini görmek için çok fazla analize gerek yok.

‘HANİ, FÜZELER NEREDE? GÖSTER BANA!'

İsrail daha sonra Gazze'nin kalbinde, Al-Remal adlı kalabalık bir mahallede apartman binalarını, yerel işletmeleri ve medya ofislerini hedef alan bir dizi ölümcül saldırı başlattı. Binalar bir anda kül haline geldi. Tek gelir kaynağının gittiğini gördükten sonra bir dükkan sahibi çaresizlikten çığlık attı: “Bu binada füzeler nerede saklanıyor? Hedef aldıkları nükleer silahlar nerede? Göster bana!"

Yıkılmış dükkan sahibinin ne bildiğini hepimiz biliyoruz: İsrail devam eden işgaller ve toprağımızın abluka altına alınması nedeniyle onlara karşı direnişimizi engellemek için sivillerin evlerini, dükkanlarını bombalıyor.

‘HER PATLAMADA ÇOCUKLARIM
BANA KOŞUYOR'

Gazze'deki bütün ebeveynler gibi, İsrail bombası düştüğü anda her seferinde çocuklarımı nasıl sakinleştireceğimi bilmiyorum. Her patlamada çocuklarım bana koşuyor.

“Bu patlamalar evimizden çok uzakta. Denize yakınlar ve bize yaklaşmayacaklar.”” diyorum. Onlardan gerçeği sakladığımı biliyorum çünkü Gazze'de kimse güvende değil ve İsrail de çocuklarımla aynı yaşta birçok çocuğu öldürdü. Fakat şiddeti durdamadığım için yapabileceğim en iyi şey çocuklarım üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak.

Pazartesi günü ateşkes ilan edildi, ama ne kadar dayanacağını bilmiyorum. Netanyahu “kampanyanın bitmediğini” açıkladı ve “Devam etmeye hazırlanıyoruz” dedi. Ateşkes kararı İsrail'in geniş çaplı bombalama kampanyalarından geçici bir rahatlama sağlayabilirken, İsrail'in devam eden askeri yönetimi altında çocuklarımızın acı çekerek yaşamaya devam etmelerine son vermeyecek

‘İSRAİL, GEÇEN YILDAN BU
AYA KADAR 270 FİLİSTİNLİ'Yİ ÖLDÜRDÜ'

Gerçek şu ki, şiddet birkaç gün önce başlamadı. İsrail tarafından bombalanmadığımız zaman, İsrail'in keskin nişancıları barışçıl protestocuları, gazetecileri ve sağlık görevlilerini vuruyor.
Geçen yıl Mart ayının başlamasından bu yana İsrail keskin nişancıları yaklaşık 270 Filistinliyi öldürdü. Filistinliler füzeler veya mermiler tarafından öldürülmediğinde, İsrail'in ablukası sonucu yavaş ve acılı bir ölümle ölüyoruz.
İsrail, 12 yıl boyunca evlerimizi yeniden inşa etmek için temiz içme suyu, yiyecek, hayat kurtarıcı ilaçlar, elektrik ve inşaat malzemelerine erişimimizi sınırladı. Yeterli yiyecek, barınak ve su olmadan hayatta kalamayız.

‘ABLUKA SÜRDÜĞÜ MÜDDETÇE
ŞİDDETTEN KURTULMANIN YOLU YOK'

Geride kalanlarımız psikolojik işkence görüyorlar. İsrail sınırlarımızı ve hareket kabiliyetimizi kontrol ediyor, bu yüzden bizler kendi topraklarımızdaki tutsaklarız. İş bulmak veya eğitimimizi sürdürmek, başka şehirlerdeki ailelerimizi ziyaret etmek, hatta bir hastanede tedavi görmek için özgürce seyahat etme hakkımız İsrail tarafından reddedildi. Gençlerin işsizlik yüzdesi, yüzde 70'lerde ve bu hayret uyandırıyor; çünkü İsrail işlerimizi bombaladı ve ticaretimizi kesti. Gazze'nin gençleri ufacık bir ümitten bile mahrum bırakıldı.

Ateşkes olsun ya da olmasın, işgalci güç İsrail'in yasadışı ablukası ve Gazze kuşatması sona erene kadar sonsuz şiddetten kurtulmanın bir yolu yok. İsrail hayatımızı ve topraklarımızı sonsuza kadar kontrol edemez. Filistinliler, dünyadaki bütün insanlar gibi, özgür yaşamak istiyor.