İşte Paris saldırılarının ardından Fransa'daki havayı yansıtan ilk yazı:
Paris'in kalbinde mümkün olduğunda çok kişiyi öldürmeyi amaçlayan soğuk kanlılıkla gerçekleşen saldırılar yapıldı.
1990'larda Cezayir'deki iç savaşla bağlantılı çatışmalar sırasında bile, Fransa'da bu düzeyde şiddet yaşanmamıştı. Katiller Fransa'yı, Fransa'nın uluslar arası rolünü ve siyasetini hedef aldılar.
Charlie Hedbo ve Cacher Süpermarketi saldırıları, hedefler çok iyi seçilerek icra edilmişti. Bu geceki saldırılar ise, bütün ülkeyi terörize etmek üzere hedef gözetmeksizin yapılan vahşet eylemleridir.
Saldırı noktalarının hepsi, eğlenme ve dostluğa adanmış yerlerdir, Fransa halkının, gündelik hayatlarında örneğin dostlarıyla bir gece geçirmek için sokağa çıktıklarında tehdit altında olduklarını vurgulamak üzere seçilmişlerdir.
Katliamın boyutları karşısında dehşete düşüyoruz, ilk ve insanca tepkimiz kurbanlar için duyduğumuz merhamet. Önce kurbanları ve ailelerini düşünüyoruz. Ondan sonrası için soğukkanlılıkla ve yurttaşlık bilinciyle odaklanmamız lazım.
Fransa toplumu, katiller karşısında bir santim bile geri adım atmama cesaretini göstermeli, uyanık olmalı ve bu dehşeti hukuk ve dayanışmanın gücüyle karşılama iradesini göstermelidir.
Fransa Cumhuriyeti, Cumhuriyet'in seferber olan devleti ve yargısı, bu savaşa, tereddütsüz ve büyük bir yetkinlikle girişecektir. Bu kanlı saldırılarla, Fransa'nın da kendi rolünü üstlendiği Ordadoğu'da yaşanan saldırılar arasında bir bağlantı kurmamak mümkün değildir. Ancak ülkemiz yoluna, gözünü bile kırpmadan devam etmelidir. Fransa, karşı karşıya kaldığı bu en büyük sınavla, ancak güçlü, gönüllü ve diğerlerine bağlı olarak birlik olursa başa çıkabilir.