TİMETURK | HABER MERKEZİ
AA'nın Kahire muhabiri Aydoğan Kalabalık'nin haberine göre eylemler, Giza şehrinin Nahiye, Kuneyyife ve Harem bölgeleri, Şarkiye'nin Hahye ilçesine bağlı Adve köyü ve Kefr eş-Şeyh'in Baltım ilçesi gibi küçük yerleşim birimlerinde sokak aralarıyla sınırlı kaldı. Güvenlik güçlerinin olağanüstü önlemler alması, Tahrir, Ramses, Mustafa Mahmud ve Abbasiye gibi başkent Kahire ve Giza'nın önemli meydanlarında göstericilerin toplanmasına izin verilmemesi, halkın eylemlere katılmasını engelleyen önemli etkenler olarak görüldü. Ancak, "Garibanlar Devrimi" sloganıyla düzenlenen eylemlere katılımın az oluşunun ardında olağanüstü güvenlik önlemlerinin dışında başka nedenler de var. Örneğin, ülkedeki en güçlü muhalif grup Müslüman Kardeşler Teşkilatının (İhvan) net tavır belirlememesi de eylemlere ilgiyi azaltan etkenler arasında yer aldı.
Teşkilatın resmi sözcüsü Talat Fehmi, gösterilerden bir gün önce, "Halk sokaklara çıkarsa Müslüman Kardeşler de onlara destek verecek. Çıkmazsa kendi başına hareket etmeyecek" ifadelerini kullanmıştı. Hüsnü Mübarek'in devrilmesinin ardından yapılan demokratik parlamento seçimlerinde yüzde 25'ten fazla oy alan ancak sonraki süreçte bölünen Selefi Nur Partisi de eylemlere katılmamayı tercih etti. Mısır'da olanlar, Mübarek yönetiminin sonunu hazırlayan 25 Ocak Devrimi'nin 5'inci yıl dönümü nedeniyle geçen ocak ayında ülkede büyük gösteriler olacağı yönündeki beklentileri ve sonrasında muhalefetin yaşadığı hayal kırıklığını hatırlattı.
11 KASIM SÖYLENTİLERİ VE SİSİ YÖNETİMİNİN TUTUMU
Aslında Mısır'da 11 Kasım'dan önce farklı söylentiler vardı. Görüş ayrılıkları nedeniyle devlet içindeki bazı kurumların eylemlere el altında destek verdiğini iddia edenler olduğu gibi, eylemlerin tamamen yönetimin kontrolü altında olduğunu ve katılımın yüksek olacağı izleniminin istihbarat tarafından kasıtlı olarak çıkarıldığını düşünenler de az değildi.
Herhangi bir parti, devrim hareketi veya dini cemaat tarafından değil, sosyal medya üzerinden örgütlenmeye çalışan küçük bir topluluk olan "Garibanlar Hareketi" tarafından başlatılaneylemin Mısır yönetimini rahatsız ettiği gibi bir algı oluştu.
Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, konuyu görüşmek üzere güvenlikten sorumlu bakanlar ve istihbarat kurumlarının şefleriyle bir araya geldi. Toplantıdan sonra yapılan yazılı açıklamada, ülkede tekrar bir "anarşi ortamı"na izin verilmeyeceği belirtildi. Sisi, önceki konuşmasında eylemlerin başarısız olacağını söylemişti.
Ülkede oluşturulan bütün bu endişe ortamı ve karmaşık havaya rağmen eylemlerin yapılacağı 11 Kasım'dan bir hafta önce hükümetin riskli ve halkın tepkisine neden olabilecek ekonomik kararlar alması gözlerden kaçmadı.
Merkez Bankasının 3 Kasım'da ülke para birimini dalgalanmaya bırakmasının ardından cüneyh, dolar karşısında yüzde 48 değer kaybetti. Bir gün sonra akaryakıta yüzde 30 ila 47 oranında zam yapıldı. Haliyle ülkede hayat pahalılığı daha da arttı. Sözde 11 Kasım'dan endişe eden bir hükümetin böyle bir karar alması dikkati çekmişti.
11 KASIM ÖNCESİ MISIR MEDYASI
Mısırlı ünlü Kıpti gazeteci Müfid Fevzi'ye göre, Mısır halkının yüzde 52'sinin okur yazarlığı yok. Resmi rakamlar ise oranın yüzde 35 civarında olduğunu gösteriyor.
Okuma yazma bilmeyenlerin çoğunluğunu yaşlılar değil, gençler oluşturuyor. Mısır televizyonlarının en çok seyredilen popüler isimlerinden Ahmed Musa, Vail el-İbraşi, Amr Edip ve Mustafa Bekri gibi isimler, halkın bu kesimlerine de oldukça iyi hitap ediyor.
Askeri darbenin ardından ortaya çıkan yönetimin kontrolü altındaki medyada, halkın belli bir kesimi tarafından can kulağıyla dinlenen Ahmed Musa ve başından beri askere yakınlığını her fırsatta açıkça ifade eden Mustafa Bekri gibi isimler, ülkedeki sıkıntıların Sisi yönetimiyle alakası olmadığını söylüyor.
Bekri, Sada el-Beled kanalında sunduğu programda, "Sisi'yi neden devirmek istiyorsunuz? Ekonominin çökmesinin, hayat pahalılığının artmasının, Mısır'ın iflas etmesinin sebebi Sisi değil. Dolar kurunu Sisi mi artırıyor? Bizi İhvan'dan Sisi kurtardı. Eğer böyle olmasaydı İhvan, bizi 100 sene geriye götürecekti" ifadelerini kullandı.
Ahmed Musa da İhvan'ın ileri gelen isimlerinden Muhammed Kemal'in evinde öldürülmesinin Mısır İçişleri Bakanlığı tarafından yapılmış en önemli operasyonlardan biri olduğunu öne sürerek, "11 Kasım'da İhvan'dan varsa bir erkek silah kullansın" dedi.
Ağırlıklı olarak yurt dışında bulunan muhalifler içinde, Mısır halkı tarafından çok izlenen ve onların anlayacağı şekilde olayları sade dille anlatabilen sunucu sayısı pek fazla değil.
Türkiye'den yayın yapan ve muhalifleri temsil eden Mükemmilin ve Şark televizyon kanallarında, Mısır'daki yönetim karşıtları ve farklı görüşleri de dinlemek isteyen entelektüeller tarafından takip edilen isimler bulunuyor.
Mükemmilin kanalında program sunan Muhammed Nasır ve Şark kanalında program yapan Mutez Matar, muhalif kanadın iki önemli ismi. Bu iki program sunucusu da liberal muhalefeti temsil ediyor.
Bu iki muhalif kanalda Mısır'da en çok seyredilen üçüncü isim Hamza Zubag. Daha önce "El-Cezire Mısır" kanalında programlara katılan Zubag, kanal kapatılınca Mükemmilin'e geçti.
İhvan üyesi Zubag da Mısır'ın önemli televizyoncuları arasında yer alıyor ancak daha çok İhvan üyeleri tarafından seyrediliyor. Ayrıca bu üç isimden hiçbiri Ahmed Musa kadar halkın seviyesine inemiyor.
"MISIR, 3. DEVRİMİ KALDIRMAZ"
Mısır'da ülkenin üçüncü bir devrimi kaldıramayacağı, aksi takdirde devlet otoritesi, güven ortamı ve istikrarın ortadan kalkacağını düşünenler oldukça fazla. Bu fikirde olan Mısırlılar, "bir değişim olacaksa bile gösteri, eylem ve devrim yoluyla olmasın" diye düşünüyor.
Sisi yönetimine yakınlığıyla bilinen ve son üç yılda televizyon kanallarında en fazla görülen isimlerden Ammar Ali Hasan'ın konuk olduğu Mihver televizyonunda söyledikleri de bu görüşe referans olabilecek nitelikte. Halkın sokağa inmeyerek verdiği mesajı yönetimin doğru anlaması gerektiğini söyleyen Hasan, "Mısır halkı yönetimden razı olduğu için değil, vatan ve devlet kaygısından dolayı sokağa inmiyor" ifadelerini kullandı.