Trump destekçilerinde fırtına öncesi sessizlik
ABD toplumu, Kongre baskını konusunda şu anda birbirine sessizce diş bileyen iki kutba ayrılmış durumda. Demokratlar, baskını "ülke tarihine geçen korkunç bir kanlı isyan ve Trump'ı da bu isyanın kışkırtıcısı" olarak niteliyor.
Dünyanın en büyük sosyal medya devleri ise Kongre baskını sonrası, Trump ile destekçilerine yönelik büyük çaplı susturma yöntemini benimseyerek hesaplarını kapatma uygulamasına gitti. Ancak bu susturma çalışmalarının ülkede daha sonra büyük bir patlama olarak ortaya çıkmasından endişe ediliyor.
Demokratların intikam hırsı
Demokratlar, Kongre baskınından sonra oluşan rüzgarı arkalarına alarak, son 4 yılın bütün intikamını almak istercesine Trump'ı ülkenin siyasi tarihine gömmek için ellerinden geleni yaptı. Ancak Demokratlar son hamlelerinde, gücü ele geçirdiklerinde Trump'tan pek aşağı kalır yanı olmadıkları izlenimi verecek şekilde zihinlerde bazı soru işaretleri de bıraktı.
Anayasa'nın 25. Ek maddesine dayanarak Trump'ı görevden alması için Başkan Yardımcısı Mike Pence'e yaptıkları baskı, ilgili maddenin kapsamı dışında siyasi silah olarak kullanılmak istendiği tartışmalarına neden oldu. Çünkü söz konusu madde başkanın sadece "bedeni" veya "zihinsel" sağlık yetersizliği nedeniyle görevini yapamama durumunda devreye sokulması için Anayasa'ya eklenmişti.
ABD Başkanı ve takipçilerinin kendilerini ifade edebileceği bütün platformlar ellerinden alınırken, Trump'ın sadece siyasi kimliği ve geleceği değil, neredeyse siyaset öncesi geçmişini bile hedef alan tartışmaya açık yasak ve kısıtlamalar başladı.
Trump ve destekçilerine yönelik, sadece siyasi rakiplerinden değil, ülkedeki iş ve sanat dünyasından da gelen bu "vurun, konuşturmayın" tutumunun, taraflar arasındaki kutuplaşmayı daha da derinleştireceği endişesi hakim.
Kim bu Trump taraftarları?
Trump'ın "seçimlerin çalındığı" tezini dillendiren Kongredeki destekçileri ile baskın olayına karışan karakterlerin profilleri incelendiğinde bu hareketin son birkaç yılda ortaya çıkan yeni bir tepki değil, teolojik ve sosyolojik kökenleri çok daha derinlere inen ayrı bir realite olarak ortada duruyor.
Kongre baskına katılan kitlenin sosyolojik altyapısı ise ülkenin en ırkçı örgütlerinden Ku Klux Klan'a (KKK) kadar gidiyor.
1800'lü yılların başında siyahilere karşı beyaz ırkçılığı, 1920'lerde ABD'ye göç eden Katoliklere karşı Protestanlığı ve 1960'larda da siyahi sivil haklar reform hareketine karşı beyazların köşe başlarını tuttuğu mevcut statükoyu destekleyen KKK, yeni versiyonlarıyla şimdi Trump'la birlikte liberal küreselci müesses nizama karşı ulusal yurtsever yerliliği savunuyor görünüyor.
KKK üzerine kitapları bulunan New York Üniversitesinden tarihçi Linda Gordon'a göre, Trump destekçileri ile artık tarihte kaldığı sanılan KKK düşünce yapısı arasında ciddi benzerlikler bulunuyor.
Trump taraftarlarına genellikle "ABD'nin iç kesimlerinde kalmış, eğitimsiz, mesleksiz aptal kesimler" şeklinde bakılmasının yanlış olduğunu söyleyen Gordon, beyaz ırkçı hareketin genelinin eğitim seviyesinin diğer kesimlerden aşağı kalır yanı olmadığını belirtiyor. Nitekim, Kongre baskınına karışan organize olmuş muvazzaf ve emekli asker gruplar, halen görevde bulunan polis teşkilatı üyeleri, hatta sembolik olarak babası New York'ta yüksek mahkeme yargıcı olan kişiler bile bulunuyor.
New York'ta doğma büyüme Trump'ın, aslında Demokrat partili bir geçmişten geldiği ancak ABD siyasetine Cumhuriyetçi şapkasıyla girdiği herkes tarafından biliniyor. Nevi şahsına münhasır karakteri ve yaşam tarzı ile Trump, uyanık ve pragmatist iş insanı bakış açısıyla Cumhuriyetçi tabanın ırkçılık, göçmen karşıtlığı, din bağnazlığı gibi hassas damarlarına dokunarak onların sesi ve kahramanı olmayı başardı.
KKK gibi tarihi ırkçı grubun günümüz versiyonu olan Proud Boys, QAnon gibi dağınık yapılar Trump'ın söylemleri altında kendilerine kolayca yer bulduğunu son 4 yıl ispatladı. Sosyal medya platformları üzerinden birbirinden bağımsız olarak organize olan bu gruplar, Kongre baskını ile, kendilerine doğal lider olarak atadıkları Trump'ın önderliğinde, "hileli seçimlerle elden giden vatanı kurtarmak için" her tür eylem yapabileceğini gösterdi.
Dolayısıyla, 3 Kasım başkanlık seçimlerinin sonucu belli olduktan sonra "topal ördek" konumuna düşen Trump, Kongre baskınından sonra iyice kolu kanadı kırılmış bir duruma düşse de "Trumpizm"in uzun vadede ülkedeki kutuplaşmayı daha da derinleştireceğine kesin gözüyle bakılıyor.