Gerasimov Doktrini (Hibrit savaş) nedir?
Gerasimov Doktrini olarak da adlandırılan Hibrit Şavaş; 'Kirli savaş', 'Karma Savaş' 'Bulanık Harp', 'Sınırlandırılmamış Harp' gibi farklı isimlerle de anılabilmektedir. Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov tarafından ortaya atılan Gerasimov Doktrini (Hibrit Savaş) hangi temelde kurulmuştur? İşte Gerasimov Doktrini ve Hibrit savaş özellikleri...

Oluşturma Tarihi: 2020-03-02 16:16:01

Güncelleme Tarihi: 2020-03-02 16:16:01

İlk değerlendirme Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov'dan

Hibrit savaş konseptine ilişkin değerlendirmelerde çoğunlukla Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov'un 2013 yılında yayınladığı “Öngörüde Bilimin Değeri” başlıklı bir makaleye atıfta bulunulmakta ve Rusya ve Rusya'ya müzahir kaynaklarda buna “Gerasimov Doktrini” veya “Doğrusal Olmayan Harp “adı verilmektedir. Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov tarafından doktrine edilen ve dünya kamuoyunda daha çok ‘'hibrit savaş'' olarak tanınmış savaş konseptidir. Rusya Genelkurmay Başkanı General Valery Gerasimov, “Hibrid Savaş” olarak kavramsallaştırılan bu stratejinin mimarı kabul edilmektedir.

Gerasimov Doktrini olarak da adlandırılan Hibrit Şavaş; “Kirli savaş”, ‘'Karma Savaş'' ‘'Bulanık Harp'', ‘'Sınırlandırılmamış Harp'' gibi farklı isimlerle de anılabilmektedir. Gerasimov söz konusu makalesinde “21'inci yüzyılda savaş ile barış arasındaki çizginin giderek bulanık hale geldiği bir dönemde siyasi ve askeri hedeflerin ele geçirilmesinde; askeri olmayan vasıtaların rolünün arttığını, klasik askeri harekâtın barış zamanında itibaren başladığını belirtmektedir.

Gerasimov makalesinde, günümüzde bilgi harbi ve özel kuvvet harekatlarının örtülü olarak Barışı Koruma ve Kriz Yönetimi maskesi altında kullanılması gereğinin arttığını, düşman topraklarında sürekli bir cephe bulundurmak için muhalefetin etki altına alınmasının gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca teknoloji ve bilgi ortamının, düşman devlet kademelerinin ve halkının etki altına alınmasında ve Silahlı Kuvvetlerinin muharebe etkinliğini azaltacak asimetrik olanaklar yarattığını ifade etmektedir.

Gerasimov bu doktrinde savaşların doğası ve bu doğanın değişimi üzerinde durmaktadır. Savaşın doğasının her geçen gün değiştiği vurgusunu yapan Gerasimov, Arap Baharı ve Renkli Devrimler'den çıkarılabilecek önemli dersler olduğunu düşünmektedir. Yaşanan devrimler, bir devlete kendi içerisindeki unsurların dışarıdan yapılacak bir müdahaleden çok daha büyük zararlar verilebileceğini göstermiştir. Hibrit savaş stratejisi de bu süreçlerden çıkarılan derslerle oluşturulmuştur. Stratejinin esası, barış durumunu beyaz, savaş durumunu siyah olarak kabul edersek iki durum arasında kalan gri bölgenin kullanılmasına dayanmaktadır. İşte gri bölgede askeri olmayan kapasitenin yönlendirilmesi ve yönetilmesi konvansiyonel güç kullanımından çok daha etkili sonuçlar vermektedir. Düzenli ordunun kullanılması ise hibrit savaş yöntemleriyle belirlenen maksatlara ulaşıldıktan sonra elde edilen kazanımın korunması yani barışı koruma ve destekleme harekâtına yöneliktir.

Hibrit savaş, açık veya gizli olarak birden fazla savaş vasıtasının belli bir amaç için karmaşık bir biçimde kullanıldığı yeni bir savaş türüdür. Hibrit savaşın açık veya gizli uygulama vasıtaları çok çeşitlidir. Bir ülkenin kara, hava ve deniz sahalarında icra edilebilir. Suriye'de de karşımıza çıkan hibrit savaşları (modern çağ savaşları) (şehir savaşları,meskul mahal savaşları,sokak çatışmaları vs.) çatışma ve savaş şekillerinin bulanıklaşıp taktik ilerlemenin similasyon üzerinde ki öngörünün esasında sahada ki kişilerden gelen bilgiler doğrultusunda şekillenip çoklu yönetim ile toplumu da savaş ve çatışma sahasının içerisine çekip psikolojik ve konvansiyonel düşüncenin medya yolu ile etkin kullanımını beraberinde getirmesi ile yeni dünya savaşlarının adı olmuştur. Modern çağ savaşları olarak da bilinen hibrit savaşının özellikleri nelerdir? İşte detaylar...

İşte Gerasimov Doktrini 

ÖNGÖRÜDE BİLİMİN DEĞERİ

Yeni Meydan Okumalar Savaşın Şekil ve Usullerini Yeniden Değerlendirmeyi Gerektirmektedir

Valeriy Gerasimov

Ocak ayının sonunda Askeri Haber Merkezi'nde genel bir toplantı gerçekleşti. Bu toplantıya hükümet ve yüksek yargı temsilcileri de katıldılar. Rusya Federasyonu Genel Kurmay Başkanı'nın "Askeri Güç Kullanımında Belli Başlı Tarz ve Şekil Değişikliği Eğilimleri, Askeri Bilimlerin Mükemmelleştirilmesi Amaçlı Güncel Çalışmalar" konulu bildirisinin önemli noktalarını dikkatinize sunmak istiyoruz.

XXI. yüzyılda savaş ile barış durumları arasındaki farkların kaldırılması yönünde bir eğilim gözlenmektedir. Artık eskisi gibi savaşlar patlak vermemekte, ancak alışık olmadığımız bir biçimde yürütülmektedir. Askeri çatışma deneyimi ve bu arada Kuzey Afrika ve Yakın Doğu'da renkli devrimler olarak adlandırılan vakalar, tamamen istikrarlı bir ülkenin sadece birkaç ay ve hatta birkaç gün içinde şiddetli bir silahlı çatışmanın arenasına dönüşebileceğini, yabancı müdahalenin kurbanı olabileceğini, kaosun , insani felaketlerin ve iç çatışmaların derin sularına gömülebileceğini teyit etmiştir.

1. Arap Baharı Dersleri

Elbette ki "Arap Baharı" olaylarının savaş olmadığını, zira biz askerlerin bu konuda hiçbir şeyin eğitimini almadığımızı söylemek her şeyden kolay olanıdır. Ancak bunun tam aksi olarak, tam da bu olaylar XXI. yüzyılın tipik savaşlarıdır demek de mümkün müdür?Bu olayların kurbanları ve yol açtıkları yıkım, sosyal, ekonomik ve siyasi sonuçları bakımından yeni tür çatışmalar, gerçek bir savaşın sonuçları ile bir tutulabilir.

Ayrıca savaş kuralları da büsbütün değişmiştir. Politik ve stratejik hedeflere ulaşmada askeri olmayan usullerin rolü artmış, etkinlikleri bakımından bu tür hareketler silah gücünü dikkate değer şekilde geride bırakmıştır. Nüfusun isyancı potansiyelinin harekete geçirilmesi ile ülkede gerçekleşen savaşta kullanılan yöntemlerin merkezi büyük ölçüde siyasi, ekonomik, haberleşme, insani ve diğer askeri olmayan yöntemlere kaymaktadır. Bütün bunlar, önleyici haberleşme savaşı ve özel operasyon güçlerinin eylemlerinin de dâhil edildiği askeri usullerle örtülü bir şekilde bütünleşmektedir. Sıklıkla barıştırıcı girişimler ve kriz çözme maskesi ile başvurulan açık kuvvet kullanımı ise temel olarak ancak çatışmada nihai zafere ulaşma safhasında devreye girmektedir. Doğal olarak bu durumda akla şu sorular gelmektedir: Çağdaş savaş nedir? Ordu neye karşı hazırlıklı olmalıdır? Nasıl silahlanmalıdır? Sadece bu sorulara cevap vererek uzun vadede Silahlı Kuvvetlerin yapılandırılmasının ve gelişiminin istikametini tayin edebiliriz. Bunun için silahlı kuvvetleri hangi tarz ve şekilde kullanacağımızın açıkça ortaya konulması gerekli midir?

Günümüzde geleneksel yöntemlerin yanında sıradışı yöntemlere de sıklıkla başvurulmaktadır. Yeni yönetim ve ikmal yöntemlerinin imkânlarında faydalanmak için birleşik bir istihbarat sahasında faaliyet gösteren karma hareketli birliklerin rolü artmaktadır. Askeri harekât daha dinamik, aktif ve sonuç odaklı hale gelmektedir. Düşmanın yararlanabileceği taktik ve operatif duraklamalar ortadan kalkmaktadır.Yeni bilgi teknolojilerinden, ordularla yönetim organları arasındaki mekânsal, zamansal ve haberleşme kopukluğunu önemli ölçüde kapatmak amacıyla faydalanılmıştır. Stratejik ve harekât düzeyinde büyük orduların (güçlerin) cephe çatışmaları gitgide geçmişte kalmaktadır.

Düşmanla temas kurmadan ona uzaktan etki etmek savaşın ve operasyonun amacına ulaşmasının temel araçları haline gelmektedir. Ordu ve operasyonun hedefine olan etkisi bölgenin bütününde gerçekleşmektedir. Stratejik, taktik, ve harekat boyutları arasındaki ve saldırı ile savuma harekatları arasındaki farklar ortadan kaldırılmıştır. Bu tür mücadelelerde vahim nitelikli silahların kullanımı oldukça yaygındır. Askeri konularda yeni fiziksel koşullara ve otomatik sistemlere göre silahlanma usulü hızla benimsenmektedir.

Çok yaygın olarak uygulanan asimetrik harekat silahlı çarpışmada düşmanın üstünlüğünü dengelemektedir. Bu tür harekatlara karşı özel operasyon gücü, düşman ülkenin bütün bölgelerinde aktif bir cephe yaratmak için iç muhalefet, sürekli olarak imkan ve şekilleri mükemmelleşmekte olan haberleşme imkanlarından yararlanılmalıdır.

Gerçekleşen değişim dünyanın önde gelen ülkelerinin kuramsal bakışlarını da çürütmüştür. Bu değişimin akisleri askeri çatışmalarda da görülmektedir.

Daha 1991 yılında ABD silahlı kuvvetleri Irak'da düzenlediği Çöl Fırtınası harekatında fiilen “Global Ölçek – Global Güç” ve “Hava – Kara Harekatı” konseptlerini uygulamıştır. 2003 yılında "Irak'a Özgürlük" askeri harekâtı 2020 Birleşik Perspektifi olarak adlandırılan kuram gereğince icra edilmiştir.

Günümüzde ise Pratik olarak dünyanın herhangi bir yerinde bulunan hedef veya düşman ordusu üzerinde birkaç saat içinde zafer ve onun kabul edilemez karşı darbesine izin vermemeyi öngören “Küresel Darbe” ve “Küresel ПРО” konseptleri uygulanmaktadır. Ayrıca ABD'de olabildiğince kısa sürede yüksek hareket kabiliyetine sahip karma kuvvetler meydana getirme amacına matuf Global Bütünleşik Operasyon doktrini hayata geçirilmiştir.

Son çatışmalarda askeri harekâtı yürütmede sadece askeri olarak görülemeyecek yeni usuller ortaya çıkmıştır.Lübnan Harekâtı bu tür bir harekâta örnek teşkil eder. Bu harekâtta hava sahası kapatılmış, denizden abluka uygulanmış, yaygın olarak kullanılan özel birliklerle yakın iş birliği halinde harekât eden silahlı muhalif birliklerden de yararlanılmıştır.

Kabul etmek gerekir ki düzenli silahlı kuvvetlerle yürütülen geleneksel askeri harekâtlar üzerinden düşünecek olursak asimetrik usul hakkındaki bilgimiz yüzeysel kalır. Bu durum karşısında bu tür harekâtlar hakkında bütüncül bir teori geliştirmek zorunda olan askeri ilimlerin rolü artmaktadır. Bu konuda Askeri İlimler Akademisinin çalışma ve araştırmalarının yardımı olacaktır.

2. Askeri Bilimlerin Görevleri

Silahlı çarpışmaların yeni imkân ve biçimlerinden bahsederken vatanımızdaki deneyimleri unutmamamız gerekir. Bunlar 2. Dünya Savaşı'ndaki düzensiz birlikler ve Afganistan'daki ve Kuzey Kafkaslardaki düzensiz birliklere karşı yapılan mücadelelerdir.

Afganistan savaşı sırasında askeri harekât yürütmede yeni biçim ve imkânların ortaya çıktığının altını çizmek isterim. Bu mücadelelerin özünde, hepsi düşmanın harekâtından önce davranmak ve ona ağır kayıplar verdirmek amacıyla kullanılmış sürpriz, yüksek hareket temposu, taktik hava indirmesinin ustaca kullanımı yatar.

Günümüzdeki savaşları yürütme usullerindeki değişimi destekleyen bir diğer faktör de askeri görevlerde modern robotik yapıların askeri görevlerde kullanılması ve yapay zekâdanyararlanmadır. Günümüzde pilotsuz uçabilen araçların yanında yarın savaş sahasında yürüyebilen, sürünebilen, sıçrayabilen ve uçabilen robotlar olacaktır. Yakın gelecekte tamamen kendi başına askeri harekât yürütebilecek robotik yapıların icat edilmesi mümkündür.

Bu şartlarda nasıl savaşmamız gerekir? Robot bir düşmana karşı harekâtın usul ve tarzı ne şekilde olmalıdır? Bize nasıl robotlar gereklidir ve onları nasıl kullanacağız. Artık askeri alanda bu sorular üzerinde kafa yormaya başlamamız gerekiyor.

Rusya Federasyonu silahlı kuvvetlerinin stratejik harekat muhtevasını yeniden değerlendirmek gerekir. Bu noktada şu soruların cevaplanması gerekir: Bu miktarda stratejik harekâta gerek var mıdır, bunların hangi türleri ve ne kadarı bize gelecekte gerekebilir? Bu soruların şimdilik cevabı yoktur.

Günlük hayatta karşılaşılan başkaca sorunlar da vardır.

Şu anda biz hava savunma sistemlerinin son aşamasında bulunuyoruz.Bu bağlamda güncel olarak hava savunma sistemlerinin güç ve araçlarına dâhil edilecek tarz ve usullerin geliştirilmesi sorunu mevcuttur. Genel Kurmay bu iş üzerinde hâlihazırda çalışmaktadır. Askeri İlimler Akademisi'ne bu çalışmaya en aktif katılım sağlaması teklif edilmektedir.

Haberleşme savaşı düşman askeri potansiyelini yavaşlatmada geniş asimetrik imkânlar sağlamaktadır. Kuzey Afrika'da teknolojinin, haberleşme ağı yardımı ile devlet yapılarına ve nüfusa etkisine şahit olduk. Haberleşme alanındaki varlığımızı, kendi varlığımızı savunmak da dâhil olmak üzere yetkinleştirmemiz gerekmektedir.

Gürcistan'ı barışa zorlama harekâtı Rusya Federasyonu'nun sınırları dışında silahlı kuvvetlerini kullanması noktasında bir fikir birliğinin olmadığını ortaya koymuştur.

2012 yılının Eylül ayında Lübnan'ın Bingazi kentinde bulunan Amerikan konsolosluğuna yapılan baskın, korsan hareketlerin gerçekleşmesi, yakın zaman önce gerçekleşen Cezair'de rehin alma olayları ülkenin sınırları dışında asker savunma sistemleri kurmasının önemini teyid etmektedir.

Her ne kadar Federal Yasanın "savunma hakkında " kısmına yapılan 2009 yılındaki ekleme Rusya Silahlı Kuvvetleri'nin sınır dışı kullanımına izin veriyor olsa da ordunun harekât tarz ve usulu tayin edilmemiştir. Bunun dışında bölümler seviyesinde operasyonel yararlanmaya dair sorunlar da çözülmüş değildir. Bu kapsama ülke sınırlarında geçişe dair basit prosedür, yabancı devletlerin hava ve kara sahalarından faydalanma, üzerinde bulunulan ülkenin egemen kuvvetleri ile karşılıklı harekat ve diğer sorunlar dahildir.

Söz konusu problem hakkında ilgili bakanlık ve müdürlüklerin bilimsel örgütleri ile ortak çalışma yürütülmesi gerekmektedir.

Silahlı kuvvetlerin yurtdışında kullanım şekillerinden biri barışçıl operasyonlardır. Bu tür harekâtların muhtevası içine geleneksel ordu harekâtı dışında özel harekâtlar da dâhil edilebilir: özel, insani, kurtarma, tahliye, sağlık ve diğerleri. Günümüzde bunların sınıflandırılması, özü ve muhtevası henüz net olarak yapılmış değildir.

Bunun dışında düzenli bir ordunun çözmesini gerektirecek barışı sağlama amacıyla yapılacak bir harekatın karmaşık ve çok boyutlu görevleri onun prensip olarak başka bir sistemle eğitilmesi sini gerektirecektir. Elbette ki barış gücünün görevleri çatışan tarafları ayırmak, barışçıl nüfusu korumak ve kurtarmak, çatışma potansiyelini düşürmeye yardım etmek, asayişi sağlamaktan ibarettir. Bütün bunları gerçekleştirmek bilimsel çalışmalarla mümkündür.

3.Saha Hakimiyeti

Nüfusu düşmanın özel operasyon güçlerinin hareketlerin amaç ve iletişiminden korumak günümüz çatışmalarında özel bir önem kazanmıştır. Bu tür operasyonlar gittikçe artan boyutta kullanılmaktadır. Bu sorunun çözümü saha hakimiyetinin örgütlenmesi ve yürütülmesini düşündürmektedir.

Savaş zamanı ordu mevcudunun 4.5 milyondan fazla olduğu 2008'yılına kadar bu sorun sadece silahlı kuvvetlerle çözülmüştü. Ancak şartlar değişti. Şimdi istihbarat ve terörist kuvvetlere karşı harekat ancak ülkenin bütün kuvvetlerinin organize kullanımı ile mümkündür.

Genelkurmay böyle bir çalışma yayınlamıştır. Bu çalışma, “savunma hakkında” Federal yasadaki değişikliklerle ile birlikte çökmüş olan saha savunması örgütlenmesinde daha açık bir yaklaşıma dayandırılmıştı. Yasa tasarısının kabul edilmesi ile saha savunması sisteminin daha açık tanımlanması gerekmekte, yasal olarak bu sistemde değişik ordu, askeri birlik, organ ve değişik devlet yapılarının rol ve yer alması icap etmektedir.

Bu bağlamda hem çok departmanlı kuvvetlerin kullanım biçimi hem de modern şartlarda onların alan savunmasında, düşmanın terörist ve ayrılıkçı kuvvetlere karşı savaş usullerine dair ayrıntılı tavsiyesine ihtiyaç vardır.

Afganistan ve Irak'taki askeri harekâtların tecrübeleri, silahlı kuvvetlerin yeni dönem çatışmalarına katılımının rol ve derecesi, görev listesinin oluşturulması, askeri harekat tarzı, askeri kuvvet kullanımının sınırlarının belirlenmesi konularında Rusya Federasyonu'nun çeşitli bakanlıkların ve müdürlüklerin Bilimsel örgütlerinin ortaklaşa çalışmasının gerekliliğini göstermiştir.

Önemli bir sorun da orduların interspesifik yapısın göz önünde tutularak karar vermede destek olabilecek bilimsel – metodolojik kadroların geliştirilmesidir. Kadrolarında asker bulunan bütün dâhiliimkânlarda araştırma yapmak gerekmektedir. Bu noktada problem sadece mevcut düzende bunun icrasına engel olan unsuru tespit etmektir. Yeni modellere ihtiyaç vardır.

Askeri çatışmaların yapısının değişmesi, silahlı mücadelenin imkânlarının gelişmesi, onların şekil ve imkânlarının kullanımı, genel güvenlik sisteminde yeni gereksinimleri zorunlu kılmaktadır. Bu durumda da bilimsel faaliyetler için unutulmaması gereken bir başka güzergâhtır.

4. Emirler Gereğince Fikir Üretmek Mümkün Değildir

Günümüz yerli askeri ilimlerinin durumu ülkemizde İkinci Dünya Savaşı arifesinde zirvede bulunan askeri-teorik fikirlerle kıyaslamamak gerekir.

Elbette ki bu durumun hem objektif, hem de sübjektif nedenleri vardır ve bunun için şahsen birini suçlamak yanlıştır.

Bunu kabul edenlerin şunu reddetmesi mümkün görünmüyor:O zamanlarda ne doktor vardı, ne doktora öğrencisi, ne bilim okulu vardı ne de bilimsel alan. Parlak fikirleri olan sıradışı insanlar vardı. Bu kelimenin olumlu anlamı ile onlara “bilim fanatikleri” derdim. Belki de günümüzde tam da böyle adamları yetiştiremiyoruz.

Her ne kadar savaş öncesi dönem fikirlerine göre yazılmışsa da Komutan Georgiyİsserson'un “Yeni Savaş Biçimleri” isimli kitabı buna örnektir. Bu kitapta Sovyet askeri teorisyeni şunu öngörmüştür. “Artık savaş çıkmayacak. Artık savaş, kuvvetlerin silahlanmasından çok önce başlayacak. Seferberlik ve askeri yığınak, 1914 yılında olduğu gibi orduların saldırısından sonraki dönemde değil, fark ettirmeden, adım adım olmak üzere çok öncedenyapılacak.” “Vatanının kahini”nin kehaneti trajik biçimde doğru çıktı. Genel Kurmay Akademisi profesörünün çıkarımlarına kulak kabartmamamızın bedelini vatanımız kanla ödedi.

Buradan bir sonuç çıkıyor. Yeni fikirlere, sıradışı yaklaşımlara, askeri ilimlerde farklı bakış açılarına karşı küçümseyici muamele yasaklanmıştır. Ayrıca icracılar tarafından bilime yönelik küçümseyici muameleler de kabul edilemez.

Sonuç olarak şunu söylemek isterim ki, düşman ne kadar güçlü olursa olsun, onun güçleri ve silahlı çarpışma taktikleri, onları uygulama biçimleri ne derece yetkin olursa olsun bunlarda daima bir zayıf taraf bulunur ve bu da denk bir reaksiyon imkânının varlığına işaret eder.

Bu bağlamda biz, önde gelen devletlere yetişmek için yabancı devletlerin tecrübelerini kopyalamak zorunda değiliz, önleyici taktik uygulamalı ve kendimiz daha ileri bir durumda olmalıyız. Burada askeri ilimlere önemli rol düşüyor.

Seçkin Sovyetler Birliği bilim adamı AleksandrSvyeçin şöyle yazmıştır:“Savaş halini önceden tahmin etmek zor değildir. Her bir savaş için stratejik bir harekât hattı geliştirmek gerekir, her bir savaş, bir şablona uymayı değil, kendi mantığının saptanmasını icap ettiren net bir fırsat sunar.”

Bu yaklaşım günümüzde de güncelliğini korumaktadır. Gerçekten de her bir savaş, kendi mantığını, kendi özelliğinin kavranmasını gerektiren münferit bir fırsatı bünyesinde barındırır.Bu yüzden Rusya'nın ya da bizim müttefiklerimizin çöküşü anlamına gelebilecek savaşın niteliğini önceden kestirmek çok zordur. Üstelik de bu sorunun çözülmesi gerekmektedir. Askeri ilimler dünyasında yapılan ve işlevsel olarak teorik öngörü sağlamayan her bilimsel çalışma değersizdir.

Genel Kurmay, günümüzde askeri ilimlerin önünde bulunan birçok problemin çözümünde, bünyesinde önde gelen askeri bilim adamları ve itibarlı uzmanları toplamış olan Askeri İlimler Akademisine güvenmektedir.

Hibrit savaş nedir? Suriye'de hangi ülkeler hibrit savaşı uyguluyor

Hibrit savaşın asıl amacı, harp ilan etmeden, hedef ülke hükümetini devirmek, hedef alınan ülkede çıkarlara uygun olan yeni bir hükümetin kurulmasını sağlamaktır. Aslında bu en önemli politik amaçlardan birisidir.

Milattan önce V. yüzyılda meydana gelen Peloponez Savaşı sırasında Atina, Sparta ile cephe savaşları dışında, Sparta içinde ayrı bir kimliğe sahip fakat Spartalı'lara kayıtsız şartsız itaat eden Helotlar'ın Sparta'ya karşı ayaklanmalarını her şekilde teşvik etmekteydi. Askeri bakımdan Atina ordusunu yenebilecek kapasitede olan Sparta, iç isyanların sona erdirilmesi ve sadık Helotların kaybedilmemesi amacıyla Atina ile barış aramaya başlamıştı. Tarihte bu olay ilk “Hibrit Savaşı” olarak kayıtlara geçmiştir. Çok farkedilmesede ABD, özellikle İkinci Dünya Sasaşı'ndaan sonra dünyanın farklı bölgelerinde hibrit savaşı kullandı. ABD'nin SSCB ile giriştiği soğuk savaş döneminde aslında iki ülke de hibrit savaşı etkin olarak kullandılar. Son yıllarda Rusya'nın Gürcistan, Ukrayna ve Kırım krizlerinde hibrit savaşını bir kuvvet çarpanı olarak etkili bir şekilde başarıyla kullandığını görüyoruz. Rusya'nın son dönemde hibrit savaşta üstünlük kazanmasıyla ABD'nin kendi silahıyla vurulduğunu da söyleyebiliriz. Çünkü ABD, Rusya'ya karşı hibrit savaşta çaresiz ve ilk adımı atandan çok önlem almaya çalışan bir role büründüğü görülüyor. Sırf bu nedenle Rusya'ya karşı hem Suriye'de hem de Doğu Avrupa'da üstünlüğü yitirmiş durumdadır.

ABD ve Rusya'nın Hibrit Savaş Tanımları

Günümüzde ABD savaş literatüründe hibrit savaş “sinerjik etkiler elde etmek için tüm toplumsal fonksiyonlar yelpazesinde spesifik güvenlik açıklarına uyarlanmış çoklu güç enstrümanlarının senkronize kullanımı” şeklinde ifade edilmektedir.
Rus siyaset bilimci Andrew Korybko, hibrit savaşı “jeostratejik transit bölgelerindeki tarihsel, etnik, dini, sosyo-ekonomik ve coğrafi farklılıklardan istifade eden dışsal kimlik çatışmaları”
şeklinde tanımlamaktadır.

Hibrit savaş stratejileri

Özellikle son on yılda, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) da dahil olmak üzere dünyadaki en önemli askeri güçler ve koalisyon güçleri (Afganistan, Irak ve Suriye koalisyon güçleri), sözde ‘hibrit' tehditleri anlamaya ve karşı koymaya çalıştılar.

Emekli bir asker olarak ‘hibrit' zorlukları temel alan özel stratejiler geliştirmek yerine (zor ve kapsamlı bir terim), karar vericilerin savaşı her zaman olduğu gibi topyekün düşünmelerini öneriyorum: Savaş, birbiriyle ilişkili tehditlerin karmaşık bir bütünüdür. Alınacak her tülü önlem, topyekün savaşın gereklerine uygun olmalıdır.

Hibrit Savaşın Klasik Savaştan Farkı

Hibrit savaşı klasik savaşın altında diğer etkenleri içeren dönüştürücü (transformatör) bir savaş olarak tanımlanabilir. İçeriğinde bulunan ve askeri olarak tanımlanamayan faktörler klasik bir savaş olarak adlandırılmasına izin vermez. Transformatör savaş (T-savaş) klasik savaş vasıtaları dışında şunları içerir:

bilgi propagandası,
siyasi ve diplomatik ataklar,
lobici bir yaklaşım ile ekonomik ve ticari faktörlerin kullanımı,
enerji ve altyapı sektörlerine taarruz,
sabotajlar, ile bunlarla koordineli olarak düzenli askeri operasyonlar ve taktik ve nükleer silahların sınırlı olarak kullanımıdır.

Hibrit savaşın klasik savaştan farkı savaşın ilk aşamalarında askeri etkenin çok düşük olması veya hiç olmamasıdır. Bu savaşta herhangi bir devlete ait olmayan ve herhangi bir yasa veya sözleşmelere tabi olmayan “kiralanmış” askerlere kullanılabilmektedir. Bu tür asker ve terörist melezlerinin kimin emirleri doğrultusunda hareket ettikleri bile belli değildir. Eğer komutadakiler bilinmiyor ise, kimse ile ne pazarlık yapılabilir, ne de ateşkes koşulları görüşülebilir. Eğer ateş açılır ise kime nişan alınacağı, kimin sorumlu tutulacağı belli değildir.

Hibrit savaşı çok iyi bir şekilde hazırlanmış amacı olan bir medya savaşıdır, öyle ki gerçekleştirilmesinde birçok haber kanallarına ihtiyacı vardır. Modern toplumda artan rolü ile medya, toplumun kararlarını ve düşüncelerini etkilemek adına kullanılan en iyi araçlardan birisidir. Askeri ve yasadışı belirtilerin yok edilmesi için sloganlar üretilmesi, düşmanın olumsuz özelliklerinin ön plana çıkarılması, (“teröristler”, “darbeciler”, “cunta”, vb.), kendi pozitif imajının abartılarak sunulması, eylemlerin kendi menfaatine göre betimlenmesi ve meşru bir hal alması adına uygun isteklendirme yapılması gibi faaliyetler hibrit savaşının fenomenleri olarak ön plana çıkar.

Bu savaşta kışkırtıcı sergi ve fuarlar, gazete ve dergi yayınları, önyargılı uzman görüşleri, hep bir ağızdan ifade edilen politik söylemler sıklıkla kullanılarak ülke çıkarları hedef ülkelere benimsetilmeye çalışılır. Lobilerin kurulması için ne paradan, ne de zamandan tasarruf edilir.

Emekli bir kurmay subay olarak teklifim şudur: NATO'daki sivil veya asker bütün karar vericiler karşılaştıkları asimetrik, kaynağı bile belli olmayan tehditlerin türüne ve birbiriyle ilişkisine odaklanmalı, samimiyetle, yardımlaşarak yeni tehdit ortamına uygun savunma stratejileri geliştirmelidir. Ordular yeni savunma stratejisine göre teşkilatlanmalı ve tertiplenmelidir. Ancak, her kafadan bir sesin çıktığı ve sonunda ABD'nin dediğinin olduğu NATO'yu bir kenara bırakırsak: Adı konmamış hibrit savaşlarının en acımasızca devam ettiği günümüz dünyasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendi bekası için hibrit savaşlarına karşı etkili savunma stratejileri geliştirmelidir. Türkiye, asimetrik, karmaşık tehdit ortamını bütünüyle hesaba katmalı ve hiç bir tehdidi savsaklamadan ve ciddi karşı tedbirler üreterek başarıya ulaşmalıdır.

Hibrit Savaş Unsurları Nelerdir?

ABD ve Rus tanımları arasında bazı farklar görünse de, hibrit savaş kapsamında genel olarak düzensiz savaş, sahte haberler, diplomasi ve dışarıdan seçim müdahalesi gibi diğer etkileyici yöntemlerle harmanlayan askeri stratejiler öngörülmektedir. Bu kapsamda hibrit savaş, geleneksel askeri birlikler, taktikler ve stratejiler dışında, gerilla, paramiliter yapılar vs. düzensiz askeri kuvvetlerin istihdamı gibi araçları da kullanmaktadır.

Bir sonraki aşamada hibrit savaş kapsamı, “iki ordu arasında -doğrudan- gerçekleşmemiş olan” bütün savaşları ifade etmektedir. Etnik, dini veya ulusal açıkları kullanan psikolojik saldırıları, düşman hatlarının arkasında faaliyet gösteren provokatörleri, yaptırımlar yoluyla ekonomik saldırıları, boykotları ve cezalandırıcı tarifeleri, düşman ekonomisini zayıflatma yöntemlerini, seçimlere yönelik siber saldırıları ve çeşitli referandumları içerir.