Dolar

34,5021

Euro

36,5605

Altın

2.918,01

Bist

9.232,90

Glasgow, imdat çığlığı atan dünya için son çıkış

Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın isminin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirilmesi sonrası yönetmelik ve kanunların da güncelleneceği aşikâr. Artık hiç kimse çevrenin yaşadığımız dünyanın önemsiz(!) bir parçası olduğu duyarsızlığı ile nefeslenmeyecek. Bu değişiklikten sonra Türkiye’nin çevreye karşı ev ödevlerinde gecikmişliklerin faturasını ödeyerek geldiği bu noktada hatırı sayılır bir ivme yakalama şansını elde ettiğini söyleyebiliriz.

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-11-01 10:45:02

Glasgow, imdat çığlığı atan dünya için son çıkış
TİMETURK - Mehmet CANITATLI

Konuyu güncel gelişmeler ışığında ele aldığımızda, Roma'da gerçekleşen G20 Zirvesinin ardından Glasgow şehri, İklim Değişikliği Konferansı vesilesiyle diken üstündeki dünyanın geleceği için somut adımların belirleneceği bir adres olacak. Bundan bir adım öncesinde G20'nin önemli gündem maddelerinden birisi de, dünyanın en gelişmiş ekonomilerinin küresel ısınmayla nasıl mücadele edeceği oldu. Glagow'da ise iklim değişikliği, küresel ısınma ve çevreyle ilgili konular bütün boyutlarıyla ele alınmaya başlanıyor. Glasgow toplantısında ağırlıklı olarak Paris İklim Değişikliği Anlaşmasına taraf olan devletlerin sorumluluklarını ne şekilde yerine getireceği ana hatları belirlenecek.

Bu noktaya gelene kadar rakamların ve oranların baş rolde olduğu birçok rapor dünya kamuoyu ile paylaşıldı. Konunun ciddiyeti zaman zaman liderlerin ağzıyla gündeme taşındı. Ama dünyanın süper güçlerinin takınacağı tavrın, gidişatın asıl tayin edici yönü olduğunu unutmamak gerek. Çevreyle ilgili haberleri yakından takip edenler hatırlayacaktır; BM Kalkınma Programı tarafından hazırlanan en son rapora göre, dünyanın en az gelişmiş ekonomileri ve kalkınmakta olan küçük ada ülkeleri, Paris anlaşmasından kaynaklanan yükümlülüklerinin yüzde 93'ünü yerine getirdiği halde G20 ülkeleri birçok konuda bu ülkelerden geri kalmış durumda. Örneğin sera gazının oluşumunda rol oynayan ülkelerin etki oranına baktığımızda, gazın yüzde 7-8'nin oluşumunda rol oynayan ülke sayısı 78 olarak açıklandı. Bunların hepsi de az gelişmiş ülke kategorisinde yer alıyor. Hiçbirinin de bananeci tavır içinde olmaması sevindirici görünse de, dünyada en fazla zehirli gaz üreten ülkelerin arasında yer alan Çin'in “sıfır salınım” hedefini, 2060 yılı olarak belirlemiş olması sağduyulu olan bu ülkelere bir haksızlık olarak değerlendiriliyor. Aslında haksızlıktan en büyülü payı alan yaşlı dünyamızın imkansızlıklar içinde boğuşan ülkeleri olmakta. Uzmanlara bakılırsa; BM üyesi 191 ülke isterlerse iklimle ilgili bütün yükümlülüklerini 31 Aralık 2021'e kadar tamamlasınlar, ABD ve Çin üzerlerine düşeni yapmadığı sürece Paris sisteminin başarıya ulaşması söz konusu olmayacak. Bu noktada BM gibi büyük bir yapının paydaşlarının her iki ülkeye karşı net bir tavır içinde olmaları da gerekiyor. Alınması gereken tavrın en büyük kazançlısı ise yaşlı dünyamız olacaktır.

‘Yoksa dünyaca halimiz yamandır beyler' dersek, yanlış tespitte bulunmuş olmayız. Zira, bilim adamlarına göre atmosfere zehirli gaz salınımından kaynaklanan küresel sıcaklık artışının bu yüzyılın sonuna kadar 2,7 derece olacak. Dahası küresel ısınma içinde bulunduğumuz yüzyıl için 1,5 derece seviyesinin üstünde kalırsa, dünyada modern zamanlarda hiç görülmedik ölçüde yıkıcı tabiat hareketleri olacak. Bunların ilk işaretlerine ülkemiz genelinde yaşanan felaketlerde rast geldik. Felaketleri yaşamasan atılacak adımların maliyetinin, herhangi bir felaketten sonra çıkacak maliyetten onlarca kat az olacağını artık herkesin bilmesinde yarar var.

Bu açılardan baktığımızda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görev ve sorumluluk bilincini ileri seviyeye taşıyacak olan “İklim Değişikliği” kavramının günlük hayatımıza sokmuş olmasını önemsemek zorundayız. Konuyla ilgili Bakan Murat Kurum ve ekibinin üstlendiği çabayı kamuoyuna mal ederek ilerlemeleri hem onların işini kolaylaştıracaktır hem de toplumdaki çevre şuurunun fikri yönden olgunlaşmasına katkı sağlayacaktır. Bu arada AB Yeşil Mutabakatına uyum konusundaki çalışmalarında takdirle karşılıyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TBMM'nin son yasama yılı başlangıcı olan 1 Ekim'den bugüne kadar yaptığı birçok açıklamada dikkate sunduğu iklim değişikliğiyle mücadele konusunda artık sıra 83 milyona gelmiştir. Kasım ayıyla birlikte herkes üzerine düşeni gücü ve alan sorumluluğu nispetinde yapmakla mükellef olacaktır. Böylece, en azından raporla da tescil edildiği üzere ABD ve Çin gibi sorumsuzların hükmettiği bir dünyada, kendisini dünyayı korumakla sorumlu gören 78 ülkeye karşı mahcup olmayan bir ülke olarak yerimizi almış oluruz.

Bu vesileyle Glasgow'daki COP26 Konferansı'nda nelerin konuşulacağı da hatırlatalım.

*Konferansta 200 ülkenin 2030 yılına kadar yaydıkları emisyonları azaltma planlarını sunacak.

*Konferansa 120'nin üzerinde ülke liderinin katılımı bekleniyor.

*Glasgow'da yeşil ulaşımdan, doğayı korumaya kadar her gün farklı bir konu ele alınacak.

*4 Kasım Dünya Enerji Günü'nde BM İklim Değişikliği Konferansı Başkanı, İngiliz politikacı Alok Sharma “Kömürü tarih yapalım” çağrısında bulunacak.

*10 Kasım Ulaştırma Günü'nde de elektrikli araçlar konusu gündemin başlığı olacak. Ayrıca elektrikli araçlara geçişin hızlandırılması, daha az ağaç kesilmesi, kıyı savunma sistemlerinin teşviki gibi iklim değişikliğinin etkilerinden insanların nasıl korunacağına yönelik uygulamalar da konuşulacak.

Haber Ara