Dört yıl önce Avrupalı liderler, ABD Başkanı Donald Trump'ın Meksika sınırına duvar inşa etme planını eleştirmişlerdi. Hatta dönemin AB dış politika şefi Federica Mogherini, “Duvarlar yıkıldığında ve köprüler inşa edildiğinde kutladığımız bir tarihimiz ve geleneğimiz var” demişti.
Ancak Avrupa şimdi gelecekteki olası göç krizleri korkusuyla kendi duvar inşasını hızlandırıyor.
Kısa vadede Avrupa Birliği hükümetleri, Afgan akınından endişe duyuyor ve Afganistan'ın yakın komşularını Taleban'dan kaçanları ağırlamaya ikna etmeyi umuyor.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, yıl sonuna kadar 500 bin Afgan'ın anavatanlarından kaçabileceği konusunda uyardı. AB yetkilileri, Afganistan'ın komşularını kapı bekçisi olmaya ikna etmek için bir milyar Euro harcamayı düşündüklerini söylüyorlar. Ancak Pakistan, Tacikistan ve Özbekistan bu konuda isteksiz ve Afgan sığınmacılar için sadece geçiş ülkeleri olmaya hazırlıklı oldukları uyarısı yapıyorlar.
4 Eylül'de Avusturya Şansölyesi Sebastian Kurz, Avrupa'ya yönelik potansiyel bir mülteci dalgasının yaşanmaması gerektiğini söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Avrupa'nın Afganistan'dan gelen “göçmen dalgasını öngörmesi ve kendisini koruması” gerektiğini kaydetmişti.
Bu tavsiyeye, Afgan mültecilerin toplu halde Avrupa'ya girmesini durdurmaya hevesli diğer Avrupalı liderler de kulak veriyor. Böylece Ortadoğu, Sahra Afrikası ve Orta Asya'dan bir milyondan fazla sığınmacının Avrupa'ya girerek, Avrupa siyasetini sarstığı ve popülist milliyetçi partilerin yükselişini körüklediği, 2015-2016 göç krizinin tekrarlanmasını önlemeyi umuyorlar.
Geçen hafta Brüksel'de acil olarak toplanan 27 AB üye ülkesinin içişleri bakanları “geçmişte karşılaşılan kontrolsuz, büyük ölçekli, yasadışı göç hareketlerinin tekrarını önlemek için ortak hareket etme” konusunda anlaştılar.
Sınırlarında daha fazla Afgan mültecinin ortaya çıkması ihtimali, Orta Avrupa, Baltık ve Balkan ülkelerini, planlanan duvarları tamamlamaya ve daha fazla dikenli tel örmeye teşvik etti. Yunanistan geçen ay Türkiye ile olan kara sınırı boyunca 40 kilometrelik bir duvarı tamamladı ve sığınmacıların Avrupa'ya ulaşmasını engellemek için otomatik bir gözetleme sistemi kurdu.
Projenin tamamlandığını duyuran Vatandaşı Koruma Bakanı Mihalis Hrisohoidis, “Olası sonuçlar için pasif bir şekilde bekleyemeyiz. Sınırlarımız güvenli ve dokunulmaz kalacak” dedi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin rakamlarına göre, bu yıl Yunan adalarına gelenlerin yüzde 45'ini Afganistan'dan gelen sığınmacılar oluşturdu.
AB İçişleri Komiseri Ylva Johansson, haber sitesi Politico.eu ile yaptığı röportajda, üye devletlerin kapıları sıkıca kilitli tutma kararlılığını hafifsedi ve bu ayın sonlarında üye devletler, İngiltere, ABD ve Kanada'nın belirli sayıda Afgan mültecinin alınmasıyla ilgili taahhütleri görüşeceği bir toplantı düzenleyeceğini açıkladı.
Johansson katılımın isteğe bağlı olduğunu ama ülkelerden adım atmalarını beklediğini kaydetti. Ancak Yunanistan, Avusturya ve Macaristan da dahil olmak üzere bazı devletler bu yönde adım atmayacaklarını söylediler.
AB Göç Komiseri Margaritis Schinas 4 Eylül'de yaptığı açıklamada, birliğin dış sınırlarının, kıtanın 2015-2016 göç akınıyla sarsıldığı ve bir duvar inşası dalgasına yol açtığı zamandan çok daha güçlü olduğunu belirtti.
AB üye ülkeleri, son yıllarda toplamda 1000 kilometreden uzun sınır duvarı veya dikenli telden çitler inşa ettiler.
Her geçen gün daha fazla duvar inşasına sahne oluyor. 1990'larda inşa edilen sadece iki duvar vardı, 2017'de bu sayı 15'e yükseldi. İspanya, Yunanistan, Macaristan, Bulgaristan, Avusturya, Slovenya, Slovakya, Letonya, Estonya, Norveç, Litvanya ve Polonya, son yıllarda ülke sınırlarındaki yeni duvarlarını tamamladı.
Fransa, Slovenya ve Avusturya, 2015'ten bu yana diğer AB ülkeleriyle ortak sınırlarının bir kısmına sınır duvarları inşa ettiler.
Letonya, Litvanya ve Polonya, başta Irak'tan olmak üzere rekor sayıda göçmenin sınırlarından geçişini durdurmak için Belarus ile sınırlarına hızla duvar örüyor ve asker konuşlandırıyor.
Bu ülkeler Belarus Cumhurbaşkanı Alexander Lukaşenko'yu, hileli kabul edilen geçen yılki tartışmalı seçimlerin ardından AB'nin uyguladığı yaptırımlara karşı, bir ‘hibrid (melez) savaş' biçimi olarak göçmen geçişlerini planlamakla suçluyorlar.
Lukaşenko, geçen ay düzenlediği basın toplantısında Belarus'un göçmen krizi yaratmaya çalışarak Avrupa'ya şantaj yapma peşinde olduğunu yalanladı; ancak dış baskıya tepki verdiğini söyledi.
Belarus Cumhurbaşkanı Minsk'teki Bağımsızlık Sarayı'nda gazetecilere verdiği demeçte, "Yasadışı göçle kimseye şantaj yapmıyoruz. Kimseyi tehdit etmiyoruz. Ama bizi öyle bir duruma soktunuz ki tepki vermek zorunda kalıyoruz. Biz de tepki gösteriyoruz” dedi.
Ancak endişeli AB siyasetçilerinin ve ulusal liderlerin dikkatini çeken yalnızca göçmenlerin AB düşmanları tarafından silah olarak kullanılması veya Afganistan'da yaşanan kargaşa değil. Yakın zamanda yapılan bir dizi araştırma, Avrupa'nın gelecek yıllarda çok daha büyük göç sorunlarıyla karşılaşacağını gösteriyor.
Viyana Uluslararası Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü'nden araştırmacılar, bu yılın başlarında yayınladıkları bir çalışmada, 2030'a kadar AB'nin komşu bölgelerindeki iklim değişikliği, çatışma ve siyasi işlevsizliğin yanısıra Afrika'daki büyük nüfus artışının, kaçınılmaz olarak AB'ye göç etmeye çalışan kişi sayısında önemli bir yükselişe yol açacağı konusunda uyardılar.
Kaynak: VOA Türkçe