TİMETURK | HABER MERKEZİ
İsrail-Filistin sorununa karşı tarihte bazı önerilerde bulunulduğunu anlatan (25 Ocak) Kılınç, bu önerileri köşesinde anlattı.
KADDAFİ'NİN ÖNERİSİ
Obama'nın başkan olduğu 20 Ocak 2009'dan bir gün sonra "Libya Lideri Muammer Kaddafi" tarafından New York Times'ta bir yazı kaleme alındı. Kılınç o makalenin çözüm önerisini şu şekilde aktardı:
İsrail ve Filistin şeklinde iki ayrı devlet yerine, Yahudilerle Arapların bir arada yaşayacakları tek devletin kurulması öneriliyordu. “Böyle bir devlet kurulabildiğinde” diyordu yazar, “İki taraf da anlayacak ki, aynı çatı altında yaşamak, kalıcı bir barış için tek seçenektir”.
BU FİKİR BİR ÖZETTİ ASLINDA
2000'lerin başında oğul Seyfülislâm Kaddafi'nin dilinden Londra'da duyurulan asıl planın ismi “İsrâtin Teklifi” idi. “İsrâtin Teklifi”nin ayrıntıları oldukça ilginçti: Ortak devlet, “Kutsal Topraklar Federal Cumhuriyeti” adını taşıyacaktı. Filistin topraklarının beş ayrı eyalete bölünmesini öngören teklifte, Kudüs ise tıpkı Vatikan gibi bir 'şehir devlet' olacaktı. Bütün Filistinli mültecilerin ülkelerine dönmelerini de içeren plana göre, İsrâtin devletinin hâmisi Birleşmiş Milletler'di. Devletin kurulmasının ardından hemen seçimlerin düzenlenmesi, ülkedeki bütün kitle imha silahlarının dışarıya taşınması ve Arap Birliği'nin İsrâtin'i oybirliğiyle tanıması da, planın dikkat çeken diğer noktalarıydı.
2010'DAKİ MÜZAKERE
2010 yılının ekim ayında, İsrail'in en büyük gazetelerinden Haaretz, İsrail Savunma Bakanlığı'nın 1967'deki Altı Gün Savaşı'ndan hemen sonra, başkenti Nablus olacak bir Filistin devletinin kuruluşunu müzakere ettiğini ortaya çıkardı. Dönemin operasyonlar şubesi başkan yardımcısı Rehavam Zeevi'nin imzasını taşıyan taslağa göre, İsrail Doğu Kudüs'ü tamamen ilhak edecek; El Halil ve çevresindeki Filistinliler de bu yeni devlete göç ettirilecekti. Söz konusu devletin adı da Araplara çok uygundu: İsmail. Böylece, Yakup peygamberin adı olan İsrail'i isimleştiren bir Yahudi devletiyle, onun amcası İsmail'in adını alan devletin çatısı altındaki Araplar, yan yana yaşayacaktı.
FAKAT BU PLAN DA GERÇEKLEŞMEDİ
Turizm Bakanı olarak görev yaparken, 17 Ekim 2001'de Kudüs'te suikasta kurban giden Rehavam Zeevi'nin planında, sur içindeki Eski Kudüs'ün tüm dinlerin ortak şehri olarak kalması öngörülüyordu. 1973 Yom Kipur Savaşı ve sonrasında Birinci İntifada gibi süreçler, planın uygulamaya konulmasına engel oldu. Zeevi'nin 'İsmail' devletini kendisiyle müzakere ettiği dönemin Savunma Bakanı (ve ardından İsrail Başbakanı olan) Yitzhak Rabin'in 1995'te bir Yahudi yerleşimci tarafından öldürülmesi, Filistinlilere verilecek böylesi bir tavizin önünü tamamen kapattı.
1948'DEN BERİ...
1948'de İsrail'in resmen uluslararası arenaya çıkmasıyla Ortadoğu'da patlak veren problemlerin çözümü adına, yukarıda anlatılanlara ilaveten birçok plan daha ortaya atıldı. Bazıları son derece mantıklı çareler de içeren tüm bu planlar, sahadaki temel gerçeğin militarizm ve toprak mücadelesi olması nedeniyle işlerliğe kavuşamadı. Meselenin odak noktası Kudüs'ün kim tarafından kontrol edileceği olunca, İsrail bu imtiyazı başkalarıyla paylaşmaya yanaşmadı.
İSRAİL'İN ENDİŞESİ NE?
Kudüs'ün tarihine bakıldığında bu şehrin hep askeri güçle ve silahla el değiştirdiği, Kudüs'ü elde tutabilmenin zinde ve sürekli bir askeri üstünlük gerektirdiği görülür. İsrail'i yönetenler de bu tarihî gerçeğin farkında olduklarından, militarist yöntemlerin dışına çıktıkları anda şehir üzerindeki egemenliklerinin kaybolacağından endişeliler. Günlük hayatın kısıtlamalarla da olsa devam ettiği, turistlerin ve ziyaretçilerin gelip gittiği gevşek bir işgal, İsrail'e, Kudüs'ün statüsünün tartışmaya açılmasından ve sorunun kalıcı şekilde halledilmesinin konuşulmasından daha kolay geliyor.
Gündeme gelen çözüm önerileriyle 'Kudüs meselesi'
Yeni Şafak Yazarı Taha Kılınç, Trump'ın, Amerikan büyükelçiliğini resmi başkent Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma düşüncesi üzerine başlayan tartışmayı köşesine taşıdı.
9 Yıl Önce Güncellendi
2017-01-27 18:36:24
SON VİDEO HABER
Haber Ara