İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik son saldırıları ve ABD'nin taraflar arasında ateşkesi sağlama çabaları, Joe Biden yönetimi ile Hamas Hareketi arasında iletişim kanallarının açılma ihtimaline yönelik iddiaları da beraberinde getirdi.
"Terör listelerinde" yer almasına rağmen geçmişte ABD yönetimiyle Hamas yetkilileri arasında dolaylı temaslar yürütülüyordu. Ancak Hamas, eski ABD Başkanı Donald Trump dönemindeki benzer girişimlere yanıt vermeyi reddetti.
Hamaslı yetkililere göre Hareket, Trump yönetiminin sözde Yüzyılın Anlaşması planına karşı oluşan genel siyasi mutabakatını dağıtmak istemediği için bu girişimleri cevapsız bıraktı.
Bazı analistler ABD ile Hamas arasındaki ilişkilerin Trump dönemi dışında kesilmediğini söylerken, bazıları ise Hamas'ın ABD terör listesine alınması ve bazı Arap tarafların müdahalesinin olası temasların olgunlaşmasının önünde engel teşkil edeceği görüşünü savunuyor.
İsrail'in önde gelen gazetelerinden Haaretz'in internet sitesinde, Hamas ile Washington yönetimi arasındaki ilişkiyi anlatan "Hamas ve ABD" başlıklı bir analiz yayımlandı.
Gazetenin 24 Mayıs tarihli analizinde, Amerikan yönetiminde Hamas'a karşı bir değişimin olduğuna yönelik iddialara yer verildi. Analizde iki tarafın gelecekte daha farklı bir ilişkiye sahip olacağına işaret edildi.
Analiz, Yeni Amerikan Güvenlik Merkezinin Washington merkezli Brookings Enstitüsünün iş birliğiyle 2018'de hazırladığı bir araştırmaya dayanıyor.
Araştırmada işgal altındaki Batı Şeria ile abluka altındaki Gazze Şeridi arasındaki coğrafi ayrıma son verilmesi ve bu suretle "iki devletli çözüm" şansının daha ileriye taşınması çağrısında bulunuluyor.
Gözlemcilere göre bu çağrı, Filistin topraklarını birbirinden ayrı kantonlara bölme siyasetini sürdüren İsrail yönetim anlayışıyla oldukça çelişiyor.
Araştırmayı hazırlayanlardan birinin ABD Dışişleri Bakanı'nın İsrail ve Filistin İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Hadi Amr olduğuna dikkati çeken İsrailli gazete, Washington'daki Yahudi sağ hareketlerin Amr'ın 2018 yılına ait çalışmadaki eski tutumlarından rahatsız olduğunu ifade etti.
Amr, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 11 gün süren saldırılarından sonra ABD'nin ateşkesi kalıcı hale getirme çalışmaları kapsamında Filistinli ve İsrailli yetkililerle görüşmek için İsrail'i ziyaret etti.
Analizde, Amr'ın da yer aldığı söz konusu araştırmanın önemli olan noktasının "uzun bir ateşkes sağlanması, İsrail ile Hamas arasında olası başka bir çatışmayı önlemek için Filistin yönetimi ile müzakereler yoluyla iki taraf arasında kapsamlı ve nihai bir barışa ulaşma ümidinin olmadığının ortaya çıktığı ve bunun yerine Gazze ile Batı Şeria ve Hamas ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında bir birleşmenin öncelenmesi" olduğu belirtildi.
Söz konusu çalışmanın, Filistin iç uzlaşısını ve Gazze'deki ABD yardım kuruluşlarının ve ABD irtibat görevlilerinin artırılmasını teşvik ederken, İsrail'i Gazze kuşatmasını kaldırmaya ve Hamas'ı siyasi karar alma sürecine dahil etmeye çağırdığı kaydedilen analiz, şu ifadelerle sona eriyor:
"Trump Taliban'a meşruiyet verdiyse ve Biden Husileri terör listesinden çıkardıysa, Beyaz Saray'dan telefon alma sırası Hamas'a gelebilir." "Avrupalılar ve Amerikalılar Hamas'ı görmezden gelemeyeceğini anladı"
Filistinli araştırmacı ve hukukçu Muin Avde, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Biden yönetimi ile Hamas arasında doğrudan ilişki kurulması fikrinin Hamas Washington'da terör listesinde olduğundan dolayı şu an için zor göründüğünü söyledi.
Avde, bu görüşünün yanı sıra Afganistanlı Taliban Hareketi'nin de ABD terör listesinde olmasına rağmen iki taraf arasında görüşmelerin yapıldığını ve ateşkesin imzalandığını hatırlatarak, "Hamas'la da ilişkinin imkansız olmadığı" değerlendirmesinde bulundu.
Ayrıca Gazze Şeridi'ne yapılan son saldırıların sonuçlarından birinin de ABD yönetimiyle diyaloğun ayrılmaz bir parçası olarak Hamas'ın yeniden siyaset sahnesine dahil edilmesi olduğunu ifade eden Avde şunları kaydetti:
"Çoğunluk savaşın sonuçlarını direniş güçleri için bir zafer olarak gördü ancak bu daha çok Hamas'ın sahadaki varlığı ve görmezden gelinemeyeceği açısından bir zaferdir. ABD yönetimi, Avrupalılar ve İsrail artık bunu idrak etti."
Hamas ile iletişim kurma fikrini reddedenlerin Filistin yönetimi ile Ürdün, Mısır ve bazı Körfez ülkeleri gibi Arap ülkeleri olduğunu aktaran Avde, son durumun ABD yönetimini resmi Filistin ekseni ile Hamas arasında bir denge kurmaya zorlayabileceğini ifade etti.
Hamas ile ABD yönetimi arasındaki dolaylı ilişkinin kopmadığını savunan Filistinli araştırmacı, Avrupalılar başta olmak üzere uluslararası tarafların Trump yönetiminden öncesine kadar Washington ile Hamas arasında mesajlar taşıdığına işaret etti. ABD'nin politikasında değişiklik yok
Siyasi analist yazar Mustafa es-Savvaf da ABD yönetiminin Hamas'a veya direniş güçlerine yönelik tutumunda bir değişiklik görmediğini söyledi.
Savvaf, "Hamas kendini ve Filistin halkını savunmaya ve haklarını geri kazanmaya çalıştığı sürece Washington yönetimi Hamas'ı terörist bir güç olarak görmeye devam edecek. (ABD) kamuoyunda bir değişiklik olduğu doğru ama devletin genel politikasında bir değişiklik yok." görüşünü savundu.
"Biden yönetimi Hamas'la dolaylı olarak iletişim kurmaya çalıştı ancak Hamas bunu kabul etmedi." ifadesini kullanan Savvaf, ABD yönetiminin Hamas ile doğrudan herhangi bir şekilde temasa geçmesini uzak bir ihtimal olarak gördüğünü belirtti.
Meselenin güçle yakından alakalı olduğuna işaret eden Savvaf, Washington'un Hamas ile direniş gruplarının belli bir güç düzeyine ulaştığını hissetmesi halinde, İsrail'i korumak için Hamas'ı amaçlarından saptırmaya çalışabileceğini kaydetti.
Hamas'ın ABD yönetiminin ne istediğinin farkında olduğunu aktaran Savvaf, "Hamas, Washington da dahil olmak üzere dünyaya kendi bakış açısını dayatabilecek gücü elde edene kadar iletişim kurulmak istenirse yanıt vermeyecektir." ifadelerini kullandı.
Gazeteci yazar Macid el-Aruri ise ABD'nin yasalarına göre terör listesine alınan Hamas ile açık bir şekilde ilişki kurmasının pek mümkün olmadığını belirtti.
Bununla birlikte Hamas'ın sahadaki etkisinin artmasının, ABD'yi Filistin Kurtuluş Örgütü'yle (FKÖ) yaptığı gibi Hamas'la da dolaylı şekilde ilişki kurmaya itebileceğini vurgulayan Aruri, şunları kaydetti:
"ABD İsrail'in güvenliğine bağlıdır ve Gazze Şeridi İsrail'in güvenliği için tehlike teşkil ediyor. Bu tehdidi ortadan kaldırmak veya hafifletmek için Mısır veya Katar aracılığıyla herhangi bir şekilde Hamas'la ilişki kurma kapısı açık."
Aruri, Biden'ın ABD Başkanlığında ikinci dönemi kazanması halinde Gazze Şeridi ve Hamas'ın da parçası olacağı yeni bir siyasi süreci yürütmeye yönelik doğrudan ilişkilerin duyurulabileceğini söyledi.
ABD'nin Hamas'ın İran destekli askeri kanadına karşı, Katar ve Türkiye'ye yakın siyasi kanadına dolaylı yoldan fırsat verme girişimine işaret eden Aruri, ABD yönetiminin baskı hissetmediği sürece çözüm veya siyasi girişim sunmadığını dile getirdi.