Hamas, Yahudilerin Teşa BeAv yas ve oruç gününe denk gelen Arife ve Kurban Bayramı'nın ilk gününde Mescid-i Aksa'da yaşanan olayları görüşmek üzere olağanüstü toplantı düzenledi.
Toplantıdan sonra yapılan yazılı açıklamada, "Kudüs kırmızı çizgidir. Mescid-i Aksa'ya yapılan herhangi bir saldırı, başta Filistin halkı olmak üzere ümmete yapılmış bir saldırıdır. Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın hedef alınması, tehlikeli yüzyılın anlaşmasının bir parçasıdır. Bu komploya karşı koymanın tek yolu gerçek ortaklık üzerine kurulu gerçek bir milli birliktir." ifadesi kullanıldı.
Filistinli gruplar ve ulusal güçlerin genel sekreterlerinin "Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı Koruma" başlığı altında toplanması çağrısında bulunulan açıklamada, Mescid-i Aksa'nın bölünmesi, yıkılması ve enkazı üzerine Süleyman Mabedi'nin inşası ile ilgili plan bulunduğu, sürekli saldırılara maruz kaldığı ve kirletildiği vurgulandı.
Açıklamada, Arap ve İslam dünyasının hükümetlerine ve liderlerine ümmetin kutsallarını koruma rollerini yerine getirmeleri çağrısı yapılarak Ürdün Kralı 2. Abdullah'ın, kınama açıklamalarını Mescid-i Aksa'yı İsrail'in saldırılarından koruyacak pratiğe dönüştürmesi istendi.
Açıklamada, Fas Kralı 6. Muhammed'e de başkanı olması dolayısıyla Kudüs Komisyonu'nun Mescid-i Aksa'yı koruma rolünü güçlendirme ve İsrail işgalinin suç sayılması için uluslararası forumlarda baskı yapması çağrısında bulunuldu.
Filistin yönetiminden Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı koruma rolünü yerine getirmek için fiili icraatta bulunması istenen açıklamada, Filistinlilerden de Mescid-i Aksa'da nöbet tutmak için geniş kapsamlı harekete geçmeleri talep edildi.
Öte yandan Hamas Sözcüsü Hazim Kasım yaptığı yazılı açıklamada, İsrail Kamu Güvenliği Bakanı Gilad Erdan'ın Mescid-i Aksa'yla ilgili açıklamasını "Arapların resmi ve halk sistemini küçümseme" olarak değerlendirdi.
Kasım, "Siyonist bakanın açıklaması, Arapların resmi ve halk sistemini küçümsemenin, tüm Arapların ve Müslümanların duygularını hafife almanın zirveye ulaştığını temsil ediyor." ifadesini kullandı.
Bakanın açıklamasının işgal altındaki Kudüs'ü hedef alma çerçevesinde yapıldığını aktaran Kasım, Kudüs'ün durumunu ve geleceğini Filistin halkının belirleyeceğini ifade etti.
İsrail Kamu Güvenliği Bakanı Erdan, salı günü Yahudilerin de ibadet etmesi için Mescid-i Aksa'daki statükonun değiştirilmesi gerektiğini söylemişti.
Her ne kadar Tel Aviv rejimi Harem-i Şerif'teki statükoya saygı duyduğunu iddia etse de Ürdün'e bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresi bu iddiayı reddediyor ve İsrail'in yetkilerine müdahale ettiğini vurguluyor.
KURBAN BAYRAMI'NIN İLK GÜNÜNDE MESCİD-İ AKSA'DAKİ FİLİSTİNLİLERE SALDIRI
Arife ve Kurban Bayramı'nın ilk gününe tekabül eden Yahudilerin Teşa BeAv yas ve oruç günü dolayısıyla Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemek üzere daha önce İsrail polisinden izin talep eden fanatik Yahudiler, bayramın ilk günü gruplar halinde Mescid-i Aksa'nın avlusuna girmişti.
İsrail polisi, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya baskınlarını engellemek isteyen Filistinlilere Harem-i Şerif içinde müdahale etmiş ve 61 Filistinliyi yaralamıştı. Yaralı Filistinlilerden 15'i hastanelere kaldırılmıştı.
KUDÜS, İSLAMİ VAKIFLAR İDARESİNİN EGEMENLİĞİ İHLAL EDİLİYOR
Mescid-i Aksa ve Kudüs'teki vakıflar, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre, Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.
Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-i Aksa'yı ziyaret eden Yahudiler, 2003'ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail'in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine girmeyi sürdürüyor.
İsrail makamlarının bu tek taraflı kararını tanımayan Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğini ihlal edici bu tür girişleri "baskın" olarak tanımlıyor. İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi olma özelliğini taşıyor.
Yahudiler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu's Sahra Camisi'nin yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında, sözde "Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu" iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor, Mescid-i Aksa'da kendilerinin de ibadet etme hakları olduğunu savunuyor.