Pazar günü ırkçı saldırıların gölgesinde yapılan Hamburg Eyalet Parlamentosu seçimlerini oyların yüzde 39'unu alan Sosyal Demokrat Parti (SPD) birinci parti olarak tamamladı. SPD'nin oy oranı bu sonuçla 2015 yılındaki seçimlere göre 6 puan düştü.
Seçimde oylarını neredeyse katlayarak büyük zafer kazanan parti ise Yeşiller oldu. 2015'de yüzde 12,3 oy alan Yeşiller, bu kez oyların yüzde 24,2'sini almayı başardı
Seçimin kaybedeni Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) oy oranı yaklaşık 4,7 puanlık düşüşle yüzde 11,2 olarak kaydedildi. CDU bu sonuçla Hamburg eyaletinde şimdiye dek aldığı en kötü sonuca imza attı.
Almanya'da bu yıl seçimlerin olduğu tek eyalet olan Hamburg'da seçimin en merakla beklenen sonucu geçen hafta Hanau'da yaşanan ve toplamda 11 kişinin yaşamını yitirdiği ırkçı katliamdan sonra Müslüman göçmen karşıtı aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi'nin (AfD) yüzde 5'lik seçim barajını geçip geçemeyeceğiydi.
Alman medyası dün sandıklar kapandıktan sonra gelen ilk tahminlerden yola çıkarak, AfD'nin yüzde 4,7'yle parlamentoya giremediğini duyurdu. Ancak gecenin geç saatlerinde sayılan sandıkların sayısının yükselmesiyle AfD'nin oy oranı yüzde 5,3'e ulaştı ve parlamentoya girdi.
Liberal Hür Demokrat Parti (FDP) ise Pazartesi sabah açıklanan son rakama göre yüzde 5 oy oranıyla Hamburg Eyalet Meclisi'ne girmeyi kıl payı başardı. Ancak bir seçim bölgesinde sandıktan çıkan sonucun seçim merkezine yanlış iletildiği ve Yeşiller'e sayılması gereken oyların FDP'ye gittiği iddia ediliyor. Bu iddiaların doğru çıkması durumunda, oy oranı 4,9'a düşeceği için FDP mecliste yer alamayacak. Hamburg seçiminde Sol Parti'nin oy oranı ise yüzde 9,1 oldu.
Hamburg'daki seçim sonuçları Berlin'deki siyasi arenada büyük yankı buldu. Gözler, seçimde tarihi bir hezimet yaşayan CDU'ya çevrildi. Yapılan yorumlarda, CDU'nun bir ay önce Thüringen eyaletinde yapılan başbakanlık seçiminde aldığı çelişkili tavır ve Başbakan Angela Merkel'in 2018'de partinin genel başkanlığından çekilmesiyle başlayan yeni lider arayışı nedeniyle büyük bir kriz geçirdiği vurgulanıyor.
Thüringen'deki seçimde CDU'lu milletvekilleri, aşırı sağcı AfD partisiyle hareket etmiş bunun ardından Merkel'in yerine gelen Annegret Kramp-Karrenbauer genel başkanlıktan ayrılacağını açıklamıştı.
Analistler, CDU'daki düşüşün partideki kadro ve içerik sorunları çözümlenmediği sürece devam edeceği görüşünde. Nitekim son günlerde yaşanan tarışmalardan sonra CDU yönetimi 9 Mayıs tarihinde olağanüstü kurultaya gitme kararı aldı. Parti kaynakları, Berlin'de düzenlenecek kurultayda CDU'nun yeni liderinin seçilmesinin hedeflendiğini belirtiyorlar.. Kramp Karrenbauer istifa ederken kendisinin yerine gelecek ismin belirlenmesinin önümüzdeki sonbaharı bulacağını açıklamıştı.
CDU'da genel başkanlık için ismi geçenler arasında 2018'deki CDU Genel Kurulunda Merkel'in desteklediği Kramp-Karrenbauer'e karşı aday olan Friedrich Merz yer alıyor. İsmi geçen diğer siyasetçi ise Sağlık Bakanı Jens Spahn.
Kramp-Karrenbauer'in yerine gelebilecek ve böylelikle partinin başbakan adayı olabilecek bir diğer güçlü isim olarak Kuzey-Ren Vestfalya eyaletinin Başbakanı Armin Laschet öne çıkıyor. Adaylığını açıklayan bir diğer isim Merkel'in parti içi rakiplerinden Noprbert Röttgen. CDU'da lider olan doğrudan başbakanlık seçimi için de aday olarak gösteriliyor. Merkel'in ise 2021'de yeniden başbakanlık için aday olmayacağı yönündeki sözünü tutması bekleniyor.
Öte yandan Hamburg seçiminin en çok konuşulan sonuçlarından biri AfD'nin aldığı sonuç ve herşeye rağmen meclise girmesi oldu. Seçim öncesinde, Hanau'da yaşanan ırkçı saldırıya paralel, son aylarda siyasi söylemi giderek sertleşen ve parti yönetiminde açıkça ırkçı olduklarını ifade edenlerin ön plana çıktığı AfD'nin, oy kaybedeceği umudu dikkat çekiyordu. Ancak AfD'ye karşı özellikle Hanau'daki olaydan sonra siyaset ve kamuoyundan yükselen tüm tepkilere rağmen bu umudun gerçeğe dönmediği görüldü.
İstatistiklere göre, beş yıl önceki seçimlere göre yüzde 0,8 oranında oy kaybeden AfD'nin gerçek seçmen sayısında azalma olmadı. Ortaya çıkan kaybın seçime katılımın yüksek olması nedeniyle gerçekleştiği ifade ediliyor. Berlin'de yapılan yorumlarda, siyasi olarak hangi çizgiyi temsil ettikleri anlaşılamayan SPD ve CDU gibi eski kitle partilerinin son yıllarda ciddi oranlarda oy kaybettiği, buna karşın Yeşiller, Sol Parti ve AfD'nin yeni alternatifler olarak ortaya çıktığı dillendiriliyor.
2015 sonrası Almanya'ya gelen yüzbinlerce mülteci nedeniyle başlayan tartışmaların, kamuoyunun siyasi olarak ayrışmasına ve bölünmesine neden olduğu belirtilirken, Almanya'daki siyasi krizin daha süreceği iddia ediliyor. Berlin'deki muhtemel gelişmelerin önümüzdeki aylarda da yoğun tartışmalara yol açabileceği ve koalisyon hükümetinin istifası gibi sürpriz gelişmelerin yaşanabileceğine ilişkin tahminler yürütülüyor.
Kaynak: https://www.amerikaninsesi.com/