Hamza bin Ladin'den Suriye mesajı
Usame bin Ladin'in oğlu Hamza bin Ladin, Suriye'ye ve Suriye'deki Esed karşıtı gruplara yönelik çağrı yaptığı bir mesaj yayınladı.

Oluşturma Tarihi: 2017-09-16 01:20:17

Güncelleme Tarihi: 2017-09-16 01:20:17

El Kaide'nin eski lideri Usame bin Ladin'in oğlu Hamza bin Ladin, Suriye'ye ilişkin çağrı yaptığı bir mesaj yayınladı. El-Kaide'nin yayın organı Sahab Medya'da yayınlanan mesajda bin Ladin, Suriye içi harekete geilmesi çağrısında bulunuyor.

İşte Ladin'in açıklamasının tam metni.

“Bismillahirrahmanirrahim. Alemlerin Rabbi Allah'a hamd olsun. Şahitlik ederim ki Salihlerin velisi olan Allah'tan başka ilah yoktur. Ve şehadet ederim ki Muhammed, O'nun kulu ve Resulüdür. Allah, kendisine, ailesine ve sahabelerine selat etsin.

Bunun ardından; Kıymetli İslam Ümmetine, Aziz Şam'daki Kerim ehlimize, Esselamualeykum ve rahmetullahi veberekatuh. Tağuta karşı ayaklananlara ve en yüksek sesleriyle bunun tek olan Allah rızası için bir kıyam olduğunu ilan edenlere… Sahip olduğunuz değerli her şeyi ortaya koyup Allah yolunda ve izzet ve şerefinizi yeniden elde etmek için feda ettiniz. Yüreklerinizi, en değerli canlarınızı, gözlerinizin aydınlıklarını ortaya koydunuz. Lisanı haliniz şöyle söyleyenin sözü gibi:

***

Sabrınız, sebatınız ve cihadınızla dünyayı şaşırttınız ve bununla İslam Ümmetinin muasır tarihinde altın bir sayfa açtınız. Sabrınız imrenilmesi gereken bir örnek, kararlılığınız takip edilmesi gereken bir timsal ve cesaret sizden öğrenildi. Allah, sizi İslam ve Müslümanlar adına tüm hayırlarla mükafatlandırsın. Cihat ve Ribatın Şam'ındaki sevgili ehlimiz, biz sizinleyiz ve sizi destekliyoruz. Tağutu devirmek, işgalciyi çıkarmak ve Tek olan ve ortağı olmayan Allah'ın Şeriatını tesis etmek için olan mübarek cihadınızı destekliyoruz. Biz sizinleyiz. Sizin ferahlığınız bizi ferahlandırır, sizin mutluluğunuz bizim kalbimizi huzurla doldurur ve sizin başarı ve zaferiniz bizim yüzlerimize tebessüm ve coşku verir.

Biz sizinleyiz. Sizin zorluğunuz bizi hüzünlendirir, sizin ıstırabınız bizim kalbimizi kanatır ve sizin manzaranız gözlerimizi yaşa boğar. Allah'tan her daim size kolaylık vermesini, zafer bahşetmesini, yardım etmesini ve katından medetle sizi desteklemesini niyaz ediyoruz. O halde sabredin ki Allah size zafer versin. Ve sebat edin ki Allah sizi sabit kılsın. “Eğer siz acı çekiyorsanız sizin acı çektiğiniz gibi onlar da acı çekiyorlar. Üstelik siz Allah'tan onların ummadığını umuyorsunuz. Allah ilim sahibidir, hakimdir.” (Nisa 104)

Şerefli iki vahye (Kuran ve Sünnete) sıkıca bağlı kaldığınız sürece size vereceğim tavsiye sadece sabırda sebat etmenizdir, çünkü, akıbetiniz Cennettir Allah'ın izniyle. Tereddüt etmeyin, hüzünlenmeyin. Ham çözümleri kabul etmeyin ve de vuslata varıncaya dek yolunuzda orta yolu tutmaktan vazgeçmeyin, bu sizin büyük fedakarlıklarınızın heba edilmesinden ve parlak devriminizin vakitsiz gelen imhasından başka bir şey olmaz. İşlerinizi ahiret terazisinde tartın, zorluklarınız size önemsiz gelecektir.

***

Size kıymetli içten bir nasihatte bulunmak isterim; kabul ediniz. Ve size korkudan emin kılan şefkatli bir uyarıda bulunuyorum; o halde dikkatle dinleyin. Tavsiyeme gelirsek: Allah'ın emriyle amel edin; “Hep birlikte Allah'ın ipine sarılın ve ayrılığa düşmeyin.” (Ali İmran 103) Ve sizin için en hayırlı olanı isteyen cihat alimlerinin ve şeyhlerinin yol göstericiliğine yapışın. Sevgili Mücahit kardeşlerim: Mülteci kamplarındaki mustazaf erkek ve kadınlar için biraz önem gösterin. Sırf kampların görünüşü bile sizdeki sorumluluk şuurunu keskin biçimde artırmalı. Mülteci kampları diyor ki: Ben, kaskatı açlığım. Ben sert bir soğuğum. Ben en zor hayatım. Hala size şunu söylüyor: Taputun alaşağı edilmesi yolunda acılarım katmerlenmiş. Allah'ın son Şeriatını tesis etmek için acılarım anlamını yitirdi. Ehlimiz için izzetli ve saygın bir hayatın yer aldığı şartları oluşturmanız umuduyla kederim hafifler.

O halde benim değerli kardeşlerim, büyük amaçları zayi etmeyin. Sevgi ve şefkatle yapılan uyarıya da gelirsek, şu şekilde: bugün yürütmekte olduğunuz savaş çok büyük öneme sahip ve ciddi sonuçları var. Düşmanınız fevkalade kurnaz ve sizi kurnazlıkla yenmek, saflarınızı bölmek, kuvvetinizi dağıtmak ve aranızda fitne ekip ihtilafı yaymak için gece gündüz entrikalar kuruyor ki sizin tamamen kökünüzü kazımak istiyor. Düşman her birinize ayrı ayrı dadanıyor. Bu da sizin aşırı uyanık, temkinli olmanızı, Allah'ın ipine, Kitabına ve Sünnete hep birlikte sımsıkı sarılmanızı, düşman tarafından başlatılan ‘girişimlerden' komplodan başka bir şey olmadığı için sakınmanızı gerektiriyor.

Üzerinde kadınlarımızın ve çocuklarımızın kanı bulunan cani düşmanı görmüş bulunmaktayız, onlar ki sempatik bir doktor kılığında yaralanmış bir kurbanı kurtarmaya gelmiş gibi yaparak ya da barışın yılmaz savunucusu yüzüyle görünerek inatla sizi öldürmeye devam ediyor! Birisi sormalı, hangi barış diye; bu, sizin binlerce insanınızı öldüren aynı düşmandır. Hangi barış; bu, içerdeki adamlarıyla sizin evlerinizi yıkan, şehirleri içinde bulunan sakinleriyle birlikte komple yok eden aynı düşmandır. Hangi barış; bu, tağut Beşşar'ı koltuğunda oturtan, çöküşün kıyısından kurtaran, sizin kuvvetlerinizi Şam'ı almaktan alıkoyarak Rafizi işgalcinin saflarını kuvvetlendiren aynı düşmandır. Muhakkak ki Uluslararası Sistem ve size karşı savaşan Batılı ve Doğulu Devletler, siz raşid bir İslami hükumet kurmak istiyorsunuz diye sizinle savaşıyorlar. Sizi aldatmak için aralarında rol paylaşımı yaptılar. Onlara itaat etmeyin, onlar aldatıcılardır. Onlara itaat etmeyin, onlar mücrimlerdir. Onlara itaat etmeyin, onlar sözlerinde durmayan ‘keferetul fecerah'dır.

-Hamza bin Ladin'in 2001 yılındaki görüntülerinden başka görüntüsü yok-

 

Şu Ayeti kerimelere kulak verin:

“Ey iman edenler! Eğer kafir olanların sözlerine uyarsanız sizi ökçelerinizin üzerine geri çevirirler de hüsrana uğrayanlardan olursunuz. Hayır, sizin mevlanız Allah'tır. O, yardım edenlerin en hayırlısıdır. Allah'a, hakkında hiçbir delil indirmiş olmadığı şeyi ortak koşmalarından dolayı inkarcıların kalplerine korku sokacağız. Onların barınakları da ateştir. Zalimlerin varacakları yer ne kadar kötüdür! Şüphesiz Allah size vaadettiğini yerine getirdi. Allah'ın izniyle onları kırıp geçiriyordunuz. Ancak (Allah) sevdiğiniz şeyi size gösterince gevşediniz, yapılması gerekende tartışmaya girdiniz ve karşı geldiniz. Sizden kimisi dünyayı, kimisi de ahireti istiyor. Daha sonra (Allah) sizi denemek için onlardan çevirdi (yenilgiye uğrattı). Şüphesiz O sizi bağışladı. Allah mü'minler için lütuf sahibidir.” (Ali İmran 149-152)

Bu ayeti kerimeler inisiyatifin sizin elinizde olduğunu net biçimde beyan ediyor. Ve inisiyatifi ele almanın yolu, kafirlere ve müttefiklerine sırtınızı dönmeniz ve onlara karşı tek olan ve ortağı bulunmayan Allah'ı birleyerek Veliniz ve Yardımcınız edinmek suretiyle ve de saflarınızı tartışmalardan, ihtilaftan ve Allah'a itaatsizlikten koruyup tedbirlerinizi almanızdır. Eğer böyle yaparsanız, Allah düşmanlarınızın kalplerine korku salacak ve size onlara karşı zafer vereceği vadini yerine getirecektir. Sevgili Şam'ımızdaki Mücahit kardeşlerim, Dinimizle izzetli olmalı şerefi cihatta aramalıyız. Asrın Firavunları Amerika'ya ve Rusya'ya olan düşmanlığımızla iftihar etmeliyiz. Onlara karşı kim kıyam ederse iftihar etmeyi hak eder, kim onlara taviz vermeye kalkarsa kendisinden utanmalıdır. O halde Batı'nın bize karşı asabiyeti ve nefretiyle iftihar edelim. Batı'nın bizi ‘terörist' olarak nitelemesinden dolayı iftihar edelim ki bu bir iddia değil, izzet nişanesidir. Onları çileden çıkardığımız için iftihar edelim, çünkü bundan dolayı Allah tarafından mükafatlandırılacağız.

Allahu Teala buyurur ki: “Onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, bir açlık çekmeleri, kâfirleri öfkelendirecek bir yere ayak basmaları ve düşman karşısında bir başarı sağlamaları dolayısıyla mutlaka kendileri için bir salih amel yazılır. Şüphesiz Allah iyilik edenlerin ecirlerini zayi etmez.” (Tevbe 120)

Müslüman Ümmetimiz, Endonezya'daki Müslüman kardeşlerim, Mağrib'teki Müslüman kardeşlerim ve bu ikisi arasında uzanan İslam ülkelerindeki Müslüman kardeşlerim. Bu, yalnızca Şam için bir çile değil, bu İslam'ın kendisini hedef alan bir çiledir. Düşman, İslam'ın hiçbir şekilde ikame edilmesini istemiyor. Haçlı Düşmanı, Rafizi müttefikleriyle birlikte İslam ülkelerimizi adım adım işgal ediyorlar. İstiyorsanız Irak ve Yemen'e sorun, onlar sizi meselenin hakikati hakkında bilgilendireceklerdir. Düşman, ribat ve cihat beldesi olan Şam'da ehlimizi yok etmek için tüm gücünü sarf ederken gözleriyle de Haremeyn-i Şerifeyn Beldesini işgale işaret ediyor. Şam Müslümanlarının bu Uluslararası Haçlı-Rafızi düşmanlığını durdurmaya muvaffak olması için, Müslümanlar, -hem de Tüm Müslümanlar- birbirleriyle omuz omuza durmalı ve yardım, destek ve teşvikin her türlüsünü arz etmelidir.

İslam Ümmetinin bedeni –özellikle de Şam yarası- ciddi durumda fenalaştı ve acil tedaviye ihtiyaç duyuyor. Eğer bu yarayı tedavi etme imkanımız varsa diğer yaraları da pekala tedavi edebilmemiz gerekir. Ve eğer bu yarayı terk edersek yara yayılacak ve tüm bedeni tedavi edemez hale geleceğiz.

Şam ehlini destek için çok geç olmadan aşırı iştiyak ve acil, organize olmuş, ciddi faaliyete ihtiyaç var. Şam davası, tüm Ümmetin davası olmalıdır. Şam'ın tağutlara karşı zafere ulaşmasını istiyoruz. Orasının Şeriatil ğarra ile hükmolunmasını istiyoruz. Ehlini ise izzet ve keramet içinde yaşamasını umuyoruz. Şam'ın Allah muhafaza yeni bir Kudüs'e dönüşmesini değil, Mücahit ordularının Şam'da tanzim edilerek Beytil Makdisi Allah'ın izniyle özgürleştirmeye çıktığını görmek istiyoruz.

Bu umut ve endişeler vechi ile, Müslüman kardeşlerim, Mücahitler yardımlarınıza son derece ihtiyaç duyuyorlar, böylece mukadder hedeflerine gidebilsinler. Ey Müslümanlar, bir tek beden anlayışını somut hayata geçirin, İslam Kardeşliği anlayışını somut hayata geçirin. Siz tok iken kardeşleriniz açlıktan mı ölsünler? Siz güvende iken kardeşleriniz korku içinde mi yaşasınlar? Sizin yardımlarınız onlar için kendisi olmadan edemeyecekleri oksijen gibidir ve sizin onlara katılmak için yola çıkmanız onlar için beslenmeden hayatta kalamayacakları gıda gibidir; o halde bu oksijen ve gıda yardımını kesmeyin.

Şam cihadına katılmanız sizin için bir bereket olacaktır. Şam cihadındaki her şeyin semavi bir boyutu var. Ey genç Müslüman, kişi, velev ki kendisi kendi aleyhine haddi aşanlardan bile olsa, Şam beldesine ulaşmakla bir Mücahit, Muhacir ve kahraman olur; belki de sonunda Allah tarafından seçilmiş bir şehit olur. Şam davasını desteklemek için söylenen her kelime sıradan bir söz değildir; o hakkın kelimesidir, belki hakkı ifade eden bir fısıltı olur ve ahirette sahibine bereket olur. Şam davasına harcanan her bir dirhemin başka bir boyutu daha var, sahibini kıyamet gününde savunan bir mücahit olarak ahirette bir dirhem olabilir. O halde Allah'a ve Ahiret Gününe iman eden her Müslüman, hangi yolla yapabiliyorsa Şam'daki kardeşlerini desteklemelidir. Ey İslam gençleri, şunu düstur edinin: Ya İslam izzetli biçimde yaşayacak ya da biz öleceğiz. Ey Allahım! Şam'daki kardeşlerimizin Yardımcısı ve Destekçisi ol. Alla, işlerinde Galip olandır fakat insanların çoğu bunu bilmezler. Ve dualarımızın sonu alemlerin Rabbi Allah'a hamd etmektir.”