Han Tuman hezimeti İran’ı salladı
Bundan bir hafta önce Suriye’deki muhalif grupların oluşturduğu Fetih Ordusu, BAAS rejimi kontrolünde bulunan ve İran Devrim Muhafızları (IRGC) tarafından savunulan Han Tuman’ın kontrolünü eline geçirerek İran kuvvetlerinde ciddi bir zayiata sebep oldu.

Oluşturma Tarihi: 2016-05-14 15:11:16

Güncelleme Tarihi: 2016-05-14 15:11:16

TİMETURK I HABER MERKEZİ
Melahat KEMAL

İran'ın Han Tuman'da aldığı ağır yenilgi dünya ve İran kamuoyunda yankı buldu: ölen İranlı askerlerin fotoğrafları sosyal medyada paylaşıldı. Olay IRGC'nin Suriye savaşının başlamasından bu yana aldığı “en ağır yenilgi” olarak değerlendirildi.

İran yayın organı Jam News'in haberine göre Afgan Şii milislerden Fatimiyyun Taburu, Lübnan Hizbullah'ı ve IRGC'den toplam 80 kişi öldürüldü.

Muhalif kaynaklar tarafından sosyal medyada yayınlanan bir videoda ölenler arasında çok sayıda Afgan, İranlı ve Hizbullah militanının olduğu görüldü.

Şia News ise Han Tuman'da çatışan Afganlı milislerin kendi aralarında yaptıkları yazışmaları yayınladı. Yazışmalarda “Bizi esir almalarına izin vermeyeceğiz, inşallah şehit olacağız” dedikleri görüldü.

IRGC yaptığı açıklamada 21 askerinin yaralandığını söylerken ikisi üst düzey olmak üzere 17 “askeri danışman”ının öldüğünü söylüyordu. Han Tuman'da öldürülen iki üst düzey IRGC'li: Emekli olmasının ardından geçtiğimiz ay Suriye'ye giden Kıdemli Tuğgeneral Cevad Durbin ve dış operasyonlar birimi Kudüs Güçleri'nde komutan olan Tuğgeneral Şâfi Şâfi idi.Geri kalan 13 IRGC askeri ise İran'ın Mazandaran eyaletinde görevli bulunan 25. Kerbela Taburu'na mensup askerlerdi.

ESİR ALINAN İRANLILAR

Devrim Muhafızları eski komutanlarından ve şu anda milletvekili olan Muhammed İsmail Kevseri, Han Tuman'da beş ya da altı İranlının esir alındığını söyledi.

IRGC bağlantılı Fars Haber ajansından muhabir Sohofi, Fetih Ordusu'nun esir aldığı 3 İranlıyı öldürdüğünü ve 5'ini de bilinmeyen bir yerde sakladığını iddia etti.

Esir alınan militanlardan ikisinin video ve fotoğrafları yayınlandı; İran ya da Hizbullah militanı oldukları düşünülüyordu. Ancak Hizbullah, Han Tuman'da hiçbir militanının yakalanmadığını açıkladı. Videoda, her iki militanın Suriye Arapçasını ana dilleri gibi konuştukları fark edildi. Esirlerden birinin 10 Mayıs'ta muhaliflerden Ceyş'ül Feth grubu tarafından öldürüldüğü iddia edildi.

KASIM SÜLEYMANİ SAHNEDE

IRGC dış operayonlar birimi Kudüs Güçleri komutanı Kasım Süleymani'nin 8 Mayıs'ta İran meclisinde planlanmış konuşması vardı. Ancak Süleymani İran'da değildi; kendisinin “seyahatte” olduğu söylendi.

Süleymani, ‘seyahatinden' 11 Mayıs'ta, 1979 yılında eğitmeni olan IRGC Donanması Amirali Muhhamed Nazeri'nin cenazesine katılmak için geri döndü. IRGC ilk önce Nazeri'nin Basra Körfezi'ndeki bir operasyon sırasında “şehit” olduğunu açıkladı; ancak daha sonra yapılan basın açıklamasında Nazeri'nin İran-Irak Savaşı'nda maruz kaldığı gaz saldırısının beri devam etmekte olan kimyasal komplikasyonlar neticesinde öldüğü belirtildi.

YENİLGİ SONRASI RESMİ AÇIKLAMALAR

Diğer yandan İranlı yetkililer ve komutanlar Han Tuman başarısızlığını pek de önemli bir gelişme değilmiş gibi yansıtmaya çalışıyorlardı. Dini lider Hamaney'in dış ilişkiler baş danışmanı Ali Ekber Velayeti, Suriye'de Esed yanlısı koalisyonun hiç olmadığı kadar “kuvvetli” olduğunu söylüyordu.

Velayeti, 7 Mayıs'ta Baas rejimi lideri Esed ile Şam'da görüşmüş ve İran'ın kendisine her zaman destek vereceğinin garantisini verdi. Velayeti görüşme ardından basına yaptığı açıklamada Esed'in iktidarda kalmasının İran'ın “kırmızı çizgisi” olduğunu belirtiyordu.

IRGC'nin Kerbala birimi 7 Mayıs'ta yaptığı resmi açıklamada “şehtilere” övgüler düzüyor ve insanlardan sükûnetlerini korumalarını ve” tekfircilerin sosyal medyada yürüttüğü psikolojik savaşa itibar etmemelerini” söylüyordu. Birimin kumandanı ve sözcüsü verdiği demeçlerde bu sözleri yineliyordu.

IRGC komutan yardımcısı Hüseyin Salami, 10 Mayıs'ta yaptığı açıklamada Han Tuman'ın stratejik bir yenilgi olmadığını, savaşın “Direniş Ekseni”nin kontrolü altında olduğunu söylüyordu.

RESMİ İNTİKAM AÇIKLAMARI

Üst düzey İranlı yetkililer ve komutanlar, Fetih Ordusu ‘pusu'sunun intikamının alınacağı belirtiyordu. Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi sekreteri Ali Şemkani, 9 Mayıs'ta bir gazeteciye verdiği röportajda “İran ve müttefikleri yani Rusya, Suriye ve Hizbullah”ın saldırıyı, “ateşkesin planlı bir şekilde ihlali” olarak gördüklerini ve bunun sorgulanması gerektiğini söylüyordu.

Yüksek Temyiz Konseyi üyesi ve eski IRGC komutanı Muhsin Rızai, 9 Mayıs'ta sosyal medyada paylaştığı bir ileti ile “sert bir intikam” alınacağı uyarısında bulunuyordu.

IRGC komutan yardımcısı Hüseyin Salami, 10 Mayıs'ta yaptığı açıklamada kaybedilen yerlerin geri alınacağını söylüyordu.

Kerbela Bölüğü sözcüsü aynı gün Han Tuman'da öldürülen İranlıların cenazelerinin ‘kaybedilen yerlerin özgürleştirilmesi'nden sonra geri alınacağını duyuruyordu.

DEVLET DESTEKLİ ALGI ÇALIŞMALARI

Devlet ve IRGC bağlantılı yayın organları, Han Tuman'ın geri alınması için Suriye, Hizbullah ve İran militanlarının  “geniş kapsamlı bir karşı saldırı” hazırlığında olduğunu iddia ediyordu. Yayımlanan haberlerde İran ‘danışmanları'nın destek verdiği rejim ordusunun merkezi rolüne dikkat çekiliyordu.

Yapılan haberlerde muhaliflerin sayıları yüzlerle ifade edilen, teyit edilmesi ve inanılması güç, büyük miktarlarda kayıplar verdiği aktarılıyordu.

Dini lider Hamaney'in sözcüsü niteliğindeki Kayhan gazetesi, 11 Mayıs'ta “Direniş intikamını aldı, Han Tuman'da 500 ‘terörist' öldürüldü' manşeti ile çıkıyordu. Gazetenin başyazısında “ ‘tekfirci teröristler' ile başa çıkabilecek İran ordusundan başka bir ordu olmadığı” yazılıyordu.

İranlı yetkililer ve IRGC bağlantılı yayın organları ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve Türkiye tarafından desteklenen güçlerin, İranlılara pusu kurmak için uzatılmış ateşkesi ihlal ettiği ve Nusret Cephesi'nin ateşkes kapsamı dışında olduğundan bahsetmediği yönünde bir söylem oluşturuyordu. Şemkani 8 Mayıs'ta Meclis'te yaptığı konuşmada “Amerikalılar, bölgedeki müttefikleri ve Nusret de dahil olmak üzere ‘terörist' müttefikleri ateşkesin  ‘iyi niyeti'ni suiistimal etmiştir” diyordu.

Muhsin Rızai de aynı şekilde ‘teröristlerin', “ateşkesi suiistimal ettiğini” söylüyor ve İsrail, Türkiye ve Suudi Arabistan'ı onlara yardım etmekle itham ediyordu.

İran Yargı Gücü Başkanı Ayetullah Sadık Laricani yayımladığı başsağlığı mektubunda Han Tuman yenilgisini “tekfircilerin şeytanî oyunu ve alçak saldırısı” olarak tanımlayarak saldırının “saf Muhammedî inancın” savunucularının “demirden iradeleri”ni güçlendireceğini ve sonunda onların “kafir, müşrik ve şeytanın ordusunu” yeneceğini yazıyordu.

8 Mayıs'ta IRGC bağlantılı Tasnim Haber Ajansı da ateşkesin ihlali ve yabancı desteği başlıkları üzerine yoğunlaşıyordu. 9 Mayıs'ta Fars Haber Ajansı'nda yayımlanan bir yazıda “Suriye'de siyasi çözüm artık düşünülemeyeceği” belirtiliyordu.

11 Mayıs'ta Kayhan gazetesinde yer alan uzun yazıda ateşkesin sınırları sorgulanıyor ve geçtiğimiz ay El Ays'ta ve geçen hafta Han Tuman'da gerçekleşen saldırıların “teröristler ve onları destekleyen hükümetlerin” ateşkese asla bağlı kalmadığı söyleniyordu.

RUSYA'NIN UMURSAMAZLIĞI

İranlı yetkililer, Rusya'yı açık bir biçimde eleştirmedi. Ancak yayın organları Rusya'nın eylemsizliğini eleştiriyordu.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Amir Abdullahyan İran basınına yaptığı açıklamada, geçen hafta gerçekleştirdiği Moskova ziyaretinde “ateşkes ihlallerinin sebepleri” ve “yanlış bir biçimde ‘ılımlılar' olarak adlandırılan ‘terörist' ve silahlı grupların ateşkesi suiistimal ettikleri” konularının tartışıldığını söylüyordu.

Rusya'nın umursamazlığı reform yanlısı Kanun gazetesi tarafından da benzer biçimde eleştirilerek manşete taşınıyordu: “Halep, Kerbela'ya Döndü”.

Muhsin Rızai'nin sahibi olduğu Tabnak gazetesi de Rusya'nın “umursamazlığını” ağır biçimde eleştiriyor ve Rusların, Fetih Ordusu'nun saldırısı sırasında hava desteği vermediği gibi Palmira kalıntılarında senfoni dinleyip “keyif çattığını” yazıyordu.

Kayhan gazetesi 11 Mayıs'taki nüshasında Rusya'nın, müzakerecilerin Esed'in iktidarını kabul etmek üzere olduğuna ve ateşkesin de Esed'in elini güçlendireceğine ‘safça' inandığını ima ediyordu. Gazete Tahran'ı n, ateşkes anlaşmalarına her zaman şüpheyle yaklaştığını ve İran özel kuvvetlerinin geçtiğimiz ay Nusret Cephesi ile yaşanan yoğun çatışmalarda hava desteği sağlamadığı için Rusya'ya kızgın olduğunu aktarıyordu.

İRAN'IN KAYIPLARI

İran ve bağlı milisleri, 400 ile 700 arasında değişen sayıda ağır bir kayıp vermiş olsa da IRGC Suriye savaşına uzun süre devam edebilecek gibi görünüyor.

İki hafta önce “danışman” sıfatı ile Han Tuman'da bulunan IRGC eski komutanlarından Aynullah Tebrizi, 2012 yılından beri Suriye'de ölen İranlıların sayısını 1.200 olarak açıklıyordu ki bu resmi sayıların çok üzerindeydi. Bu da, verdiği kayıpları halkla paylaşmamakla bilinen Kudüs Güçleri'nin çok sayıda kayıtlı olamayan kayıp verildiğini gösteriyordu.

Tebrizi, açıklanan sayılarda bu derece büyük bir fark olmasını, ölenlerinin çoğunun “gönüllü” olarak kaydolmuş olmalarına bağlıyordu.