Hasan el Benna'nın oğlu hayatını kaybetti
İhvan-ı Müslimin Hareketi'nin kurucusu Hasan el Benna'nın oğlu Seyfulislam el Benna hayatını kaybetti.

Oluşturma Tarihi: 2016-02-05 14:23:13

Güncelleme Tarihi: 2016-02-05 14:23:13

TİMETÜRK I HABER MERKEZİ

Dünyanın en yaygın İslami hareketlerinden İhvan-ı Müslimin Hareketi'nin kurucusu Hasan el Benna'nın oğlu Seyfulislam el Benna; 82 yaşında hayatını kaybetti.

Uzun süredir kronik sağlık sorunları ile boğuşan Seyfulislam el Benna'nın vefatının ardından sosyal medyada ismi kısa sürede gündem haline geldi.

Seyfulislam el Benna kimdir?

1934 yılında dünyaya gelen Seyfulislam El-Benna, Hasan El-Benna'ın tek erkek çocuğudur. Ülke içi ve dışı tüm resmi görevleri reddeden Seyfulislam El-Benna, 1956 yılında İslami İlimler ve Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Küçük yaştan beri Müslüman Kardeşler Hareketi'yle birlikte hareket eden ve aralıklarla cezaevine girmiş biridir. Son olarak 1971 yılında on sene cezaya çaptırılır ve bunun dört senesini cezaevinde geçirir. Bir dönem Mısır Avukatlar Sendikası Başkanlığı da yapan el Benna aynı İhvan'ın Şura Meclisi üyelerindendi.

Seyfulislam el Benna, Doğru Haber'den Osman Çelik'e verdiği röportajda babası Hasan el Benna'yı şöyle anlatmıştı:

İnsanlar babamla ilgili çok az şey biliyor. Kendisinin bilinmeyen yönleri bilinenlerden daha çoktur. Babam zamanının çoğunu davet işlerinde geçirirdi. Bununla birlikte ibadetlerine çokça dikkat eden Rabbani bir kişiliğe sahipti. Kendisinde bulunan ihlâsından dolayı zamanı çok bereketli geçerdi. Bir insanın birkaç saatte yaptığı işi babam, Allah'ın yardımıyla çok kısa bir sürede yapıyordu. Allah-u Teâlâ kendisine çok keskin bir zekâ ihsan etmişti. Lise ve Üniversiteyi birincilikle bitiren babam, daha lise yıllarındayken 18 bin beyit şiir ezberlemişti. Kendisine sunulan meselelere hikmet ve ilim çerçevesinde bakar, karar verme konusunda acele davranmazdı. İlmi açıdan da ciddi birikimi olan babamın şahsiyeti, davetçi yönünün ağırlığından dolayı fazla bilinmemektedir.

'İSLAMİ HASSASİYETLERE ÇOK DİKKAT EDİYORDU'

Birçok dava adamı davet çalışmalarında bulunurken ailesini ihmal ediyor, onlara gereken ilgiyi göstermiyor. Ancak babam bu konuda duyarlı davranıyordu. Babam şehid edildiği zaman ben 14 yaşındaydım. Kendisiyle geçirdiğim günleri dün gibi hatırlıyorum. Bize ilgi gösteriyor, İslami hassasiyetlere çok dikkat ediyordu.

'ÇOK MERHAMETLİ ve ŞEFKATLİYDİ'

Babamın aile efradı için özel bir dosyası vardı. Ailenin neye ihtiyacı varsa onları yazar gücü nispetince karşılamaya çalışırdı. Birimiz hastalandığında hastalık tarihiyle kullandığı ilaçları dosyaya yazar, başka bir zamanda yine hastalansaydık dosyayı doktora verir, daha önce ne hastalık geçirdiğimizi, hangi ilaçları kullandığımızı doktora sunardı. Hata yaptığımızda verdiği ceza kulak çekmenin ötesine geçmezdi. Hiç unutmam bir defasında yapmış olduğum bir hatadan dolayı kulağımı çekti. Bundan çok etkilendiğimi fark eden babam daha sonra evi telefonla arayıp gönlümü almaya çalıştı. Babam bizlere karşı çok merhametli ve şefkatliydi. Arkadaşlarıyla beraber davet işleriyle meşgul olduğundan dolayı bazen eve geç gelirdi. Ses çıkarıp bizi rahatsız etmemesi için kapıyı anahtarıyla titizlikle açar, kendi yemeğini kendisi hazırlar ve yerdi.

'OSMANLI HİLAFETİ YIKILDIĞINDA 'MÜSLÜMAN KARDEŞLER CEMAATİ'NİN TEMELİ ATILDI'

Babamın içinde bulunduğu zaman İslam ümmetinin en sıkıntılı dönemlerinden biriydi. Osmanlı hilafetinin yıkılışı ve İslam topraklarının emperyalist devletler tarafından sömürülüp adeta inançlarıyla alay edildiği sıkıntılı bir zamandı. Müslümanların sayısı fazla olmasına rağmen maalesef etkileri çok azdı. Siyasetten uzak, sadece şahsi ibadetleri ile meşguldüler. Hasan El-Benna böyle bir zamanda Müslüman Kardeşler Cemaati'nin temelini attı. İnsanları örgütleyip İslam davasına kazandırdı. Kısa süre zarfında İslam'ın sesi köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir yayılmaya başladı. Hatta İskenderiye'de biri hapşırsaydı Kahire'deki biri kendisine “YerhamukAllah” derdi.

Babam her bölgeye orayı idare edebilecek bir sorumlu bırakmıştı. Bundan dolayı kendisi şehit edildiğinde bırakmış olduğu nesil hiç akamete uğramadan yoluna devam etti. Ayrıca, Allah-u Teâlâ kendisine insanları etkileyebilecek bir hitabet vermişti. Hatırlıyorum “Son Saat” adlı bir derginin 1947 yılında düzenlemiş olduğu bir anket çalışmasında babam, son yılların en güzel konuşan hatibi seçilmişti.

'MISIR'DA KURULAN CEMAAT BATIYI DA RAHATSIZ ETTİ'

İmam Hasan El-Benna'ın Arap âleminin kalbi olan Mısır'da örgütlü bir cemaat kurması sadece mevcut rejimi değil, batılı ülkeleri de rahatsız ediyordu. Hasan El-Benna'nın Filistin'e cihad için gönderdiği mücahidler, kendisinin ne kadar da ciddi olduğunu gösteriyordu. Bu ciddiyeti gören rejim, cemaat mensuplarına baskısını artırdı. Hatta babamı şehit etmekle Mısır'ın her tarafından adından çokça söz ettiren İhvan hareketini bitirmeyi hedeflemekteydiler. Ancak istedikleri gibi olmadı. Babamın şahadeti arkadaşlarının çalışmalarını daha fazla artırmalarına vesile oldu.

'BABAM İÇİN TAZİYEYE GELENLERİ TUTUKLADILAR'

Babam, şehit edilmeden önce sürekli takip altındaydı. Bazen geceleri evimizin gizlice izlendiğini fark ediyorduk. Babam bu konuda çok dikkatli ve tedbirli biriydi. Şehadetinden sonra, o zamanki İç İşleri Bakanı Vekili Abdurahman Ammar, zaman geçmeden direk hastaneden mezarlığa götürülmesi emrini verdi. Bunun üzerine dedem Abdurrahman El-Benna buna sert bir şekilde karşılık verip cenazenin ilk önce eve götürülüp daha sonra defnedileceğine dair ısrar edince dedemin dediğini yapmak zorunda kaldılar. Babamın cenazesi, şahadetinin dokuzuncu gününde polis ve askerlerin denetimi altında sadece annem ve dedem tarafından gömüldü. Bizlere taziyede bulunmak için kimsenin gelmesine müsaade etmeyen devlet yetkilileri, bir şekilde taziyeye gelenleri ise daha sonra tutukluyordu.

Babam şehit edildikten sonra rejim, bize ve cemaat mensuplarına baskısını daha da arttırdı. Babamın içinde doğup büyüdüğü evimiz eşyalarıyla birlikte yıkılıp kullanılamaz hale getirildi. O günler gerçekten de çok zor ve sıkıntılı günlerdi.