Irak'ta Şii milis gücü Haşdi Şabi'ye yasal statü verilmesi istenirken, bunun ülkede mezhep temelinde yeni bir krize neden olmasından endişe ediliyor.
Şii dini merci Ali es-Sistani'nin IŞİD'e karşı başlattığı "cihat çağrısı" üzerine kurulan, daha sonra büyük bölümü İran tarafından silahlandırılan Haşdi Şabi'nin, meclisteki Şii Ulusal Koalisyonu tarafından hazırlanan yasa tasarısıyla, "Irak emniyet güçlerinden biri olarak yasal statü kazanması ve başbakana bağlı silahlı bir kurum olması" öngörülüyor.
Söz konusu yasa tasarısına göre, Haşdi Şabi'nin aynı zamanda Başkomutan olan Başbakan Haydar el-İbadi'ye bağlı olması ve Savunma Bakanlığı tarafından finanse edilerek silahlandırılması planlanıyor. Yasada ayrıca, Haşdi Şabi milislerinin polis ve orduya bağlı unsurlar gibi tüm mali ve hukuki durumunun garanti altına alınması ve söz konusu milislere dokunulmazlık getirilmesi de isteniyor.
Sünni kesim ise yarın mecliste görüşülmesi beklenen yasa tasarısına ilişkin itirazlarını dile getiriyor. Söz konusu milis gücün savunma ve güvenlik kurumlarına bağlanarak bunların bir parçası olmasını "endişeyle" karşılayan Sünniler, tasarının yasalaşması durumunda bunun Sünnilere karşı gerçekleştirdikleri hak ihlalleri ile öne çıkan Asaib Ehlilhak ve Bedir Tugayları gibi grupların da meşruiyet kazanmasının önünü açabileceğinden kaygı duyuyor.
Haşdi Şabi'nin söz konusu yasayla meşruiyet kazanması halinde Başbakanlık kurumunu da dikkate almayacağı dolayısıyla verilen talimatların yerine getirilmeyeceği ihtimali üzerinde de duruluyor.
Sünni Güçler Birliği Milletvekili İntisar Cuburi konuya dair AA muhabirine yaptığı açıklamada, yasa tasarısına yerel Sünni aşiret güçlerinin de dahil edilmesi ve onların da haklarının garanti altına alınmasını istediklerini söyledi.
"Eğer bu şartımız yerine gelmezse tasarıya evet demeyeceğiz." diyen Cuburi, milis güçler içinde sivillere karşı insan hakları ihlalinde bulunanların olduğu ve onların da korumaya alınmasına karşı olduklarını ifade ederek, yargının devreye girmesi çağrısında bulundu.
"SUÇ İŞLEYEN GRUPLAR YASAL KORUMAYA ALINMAMALI"
Güvenlik ve Savunma Komitesi üyesi Sünni milletvekili Muhammed Kerbuli de "Yasa tasarısına karşı yazılı şartlarımızı dün Şii Ulusal Koalisyonu'na ilettik. 150 bine yakın yerel aşiret güçlerinden en az 120 bininin bu yasayla haklarının garantiye alınmasını istiyoruz." diye konuştu.
Kerbuli, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bize, yerel güçlerin sayısının 24 bin olduğunu ifade ediyorlar. DEAŞ'tan geri alınan bölgelerde arazi kontrolünün sadece yöre halkı tarafından yapılması ve Felluce ile Babil'e bağlı Curfu'l-Sahar ve diğer bölgelerde Sünni sivillere yönelik Haşdi Şabi bünyesindeki bazı gruplar tarafından yapılan insan hakları ihlallerinin de göz önünde bulundurulması gerekiyor. Batı bölgelerimizde (Enbar) 2 bin 900 sivil kaçırıldı ve kendilerine dair hiçbir bilgi sahibi değiliz. Kaçırma, sivilleri yakma, işkence gibi suçları işlemiş bazı silahlı grupların bu yasaya dahil edilmemesini istiyoruz. Bunlara devlet eliyle hukuki koruma verilmemesi gerekir."