Hayrettin Karaman: İran'ı paranteze almak mümkün değil
Hayrettin Karaman Sünni ve Şii temsilciler arasında geçen bir konuşmayı aktararak mezhepler arasında diyalog kurulması gerektiğini söyledi. Karaman 'İslam dünyasının problemlerini çözmek isteyenlerin İran’ı parantez arasına almaları mümkün değildir. Her iki tarafın mezhep propagandası ve kavgasını bir yana bırakarak işbirliği yapmalarında büyük fayda var' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2019-11-24 15:57:55

Güncelleme Tarihi: 2019-11-24 15:57:55

Katar'da, İbn Haldun Araştırma Merkezi'nde gerçekleştirilen “Sosyoloji Bilimi ve Yerlileştirme Problemi” tolantıya İran'dan “Tevhîd Medeniyeti Araştırmaları Enstitüsüne” mensup alimler Ali el-Mûsevî ve eş-Şeyh Hamîd Bârsânya ile Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı ve Genel Sekreteri Ali Karadaği katıldı.

Yeni Şafak Yazarı Hayrettin Karaman bu isimler arasında geçen diyaloğu köşesinden "Sünnî-Şîî diyaloğu" başlığıyla dün (23 Kasım) ve bugün (24 Kasım) köşesinden aktardı.

İşte "Konuşma Sünnî-Şî'î ilişkileri ve İslam Birliği bakımından önemli ipuçları veriyor ve engelleri gösteriyor" diyen Karaman'ın yazılarından ayrıntılar:

"HEM Şİİ HEM SÜNNİ DÜNYA ARAŞTIRMADI"

Ali el-Mûsevî:

"Başkana bu ziyareti kabul ettiği için teşekkür ederiz. İran'da Tevhîd Medeniyeti Araştırmaları Enstitüsünü İslâmî devrimle ilgili temel proplemler konusunda stratejik araştırmaları genişletmek, İran İslâmî Devrimi ile Sünnî islâmî hareketler konusundaki ilşkilerle alakalı ilmî araştırmalar yapacak önder kişiler yetiştirmek amacıyla kurduk."

"Humeynî büyük bir İslam devleti kurmak ve İslam bayrağını bütün dünyada yüceltmek için bir yol açmıştı, fakat dıştan gelen baskılar ve komplolar bir yana bizim akranımız olan sünnî alimlerle faaliyetlerimiz bu planı gerektiği gibi yürütemedi. İran Şî'ası lider olmaya göz diktikleri halde yaptıkları, Sünnî-İslâmî hareketler, fikir ve kültür adamları ile ilişkiler kurmak yerine kendi kabukları içine çekilmekten ibaret oldu; hatta durum daha da kötüleşerek siyasî ve fıkhî ihtilaf tekfire, ve kanlı çatışmalara kadar varıp dayandı. İran toplumunda geleneksel medreseler bu hareketleri ve Sünni toplumu objektif bir yaklaşımla araştırmadılar."

"MEZHEPLER ARASI YAKINLAŞTIRMA PROJESİ İŞE YARAMADI"

"İranlı akademisyenler Sünnî dînî hareketler ile hakim yönetimlerin siyasetlerini birbirinden ayırmıyorlar, keza ortak menfaatlerle çatışan hedefleri de ayırmıyorlar; bu yüzden Sünnî cereyanlar da Şî'ayı, siyâsî yöneticilerin siyasetleri ve hedefleri içine sokmuş oldular. Bu durum İran düşünce ve akademi mensuplarının konuyu yeni baştan düşünmelerini ve birlik tönderliği iddialarının geçersiz hale geldiğini itiraf etmelerini gerekli kılıyor. “Mezhebler arası yakınlaştırma” projesi de istenen seviyeye ulaşamadı, toplantılar ve konuşmalar resmi protokol ve karşılıklı güzelleme konuşmaları çerçevesini aşamadı."

"BİR İNCELEME KİTABI ÇIKARDIK"

"Bizim Enstitü “Atlas-ı Rehberân” isimli bir kitap çıkardı, beş kere basılan bu kitap, Sünnî sahadaki en etkili alimler ve hareket adamları ile islamî hareketler ve bunların Batı ve Şî'a ile alakaları konusunu envanter ve inceleme olarak ele alıyor."

"İRAN'DAKİ DEVRİM YOLUNDAN SAPTI"

Ali Karadaği:

"İslam düşüncesi ricali ile islâmî hareketlerin çoğu 1979 da İran'da yapılan İslâmî devrimin başarısına sevindiler, hatta bu devrimin yanında yer aldıkları için onların da bir kısmı hapsedildiler, fakat devrim sonradan yolundan saptı, şöyle ki, İslam ülkelerine karşı cephe aldı, onu destekleyen islâmî hreketlerin yanında değil de Beşşâr Esed gibi müstebid-zalim yöneticilerin yanında yer almayı tercih etti. Arap Baharı hareketinde de zalim diktatörleri milisleriyle destekledi, ısrarlı uyarlarımıza rağmen bundan vazgeçmedi. Bugünlerde Irak'ta cereyan eden protesto olayları Iraklıların meşru isyanıdır, ortalığa yayıldığı gibi ipleri başkalarının elimnde olan bir tuzak, bir komplo değildir; buna rağmen İran'a bağlı milisler, İran'ın dış politikası ve mezhepçilik merkezî stratejisini esas alarak Irak halkının meşru taleplerine karşı savaşıyorlar."

"İRAN'IN ŞİİLEŞTİRME FAALİYETLERİ KABUL EDİLEMEZ"

"Bir de İran'ın yaptığı sistematik Şîîleştirme faaliyetleri var. Batı Afrika'da sürdürülen ve mezheb çatışması tehlikesini barındıran sistemli bir “Sünnîleri Şîîleştirme hareketi” açıkça devam ediyor ve bu kabul edilemez."

"ALİMLER BİRLİĞİ'NDE Şİİ ALİMLER DE YER ALDI"

"Dünya Müslüman Alimleri Birliği kuruluşndan itibaren içinde Şîî alimlere de yer verdi, Seyyid Teshîrî, birliğin başkanı Karadâvî'nin nâibi idi. Mezhebler arası diyalog ve yakınlaşma toplantılarının çoğuna katıldık, sizin de işaret ettiğiniz gibi bu toplantılar protokol konuşmaları, karşılıklı mücamele ve nasihattan öteye geçmedi."


Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Karadaği

"İRANLILAR HATA YAPTI"

Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı yeni başkanı Ahmed er-Raysuni:

"Irak-İran savaşına paralel dil kavmiyetçi bir dil idi, İslâmî hareketlerin değil, siyasi sistem ve yapıların dili idi; İranlılar bu dili İslâmî hareketlere ve halklara ait kılarak hata ettiler. İran'da devrime ne oldu? Değişti mi, yoksa gerçek yüzü mü ortaya çıktı… Şu anda Sünnî dünya bakımından İran uleması ile İran siyasetçilerini birbirinden ayırmak çok güç hale geldi. İran yumuşak güçte kaybetti ve dış politikasını yerleştirmek için şiddeti tercih etti, Arap Baharına karşı durdu, Suriye halkının meşru talep ve beklentilerine karşı Beşşâr Esed'i ve daha önce de babası Hafız Esed'i destekledi, Yemen'de de bunu yaptı. Dünya Müslüman Âlimleri Birliği baştan beri devletlerle bağı olmayan bağımsız bir yapıdır, üyeleri arasında Şî'a ve İbâdıyye dâhil olmak üzere bütün İslam mezheplerinin mensupları vardır, Birliğin hedefi ilme ve âlimlere hizmettir, şeriatın âlimleri olarak bizim sorumluluklarımız arasında düşmanlıkları, çatışmaları, düğümleri çözmek ve yok etmek de vardır, ondan sonra aramızdaki mezhep ve fıkıh farklılıkları birlikte yaşamamızı mümkün kılarak var olacaktır."


Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Ahmed er-Raysuni

"ÜÇ CEPHEYE KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ"

Hamîd Pârsânyâ:

"Biz günümüzde üç cepheye karşı mücadele veriyoruz: Laik Batı cephesi, Batılı yöntemlerle İslam'ı yorumlayan cephe ve taklitçi donmuş kafaların cephesi. Bu sebeple gerçek İslam'ı bitirmek isteyen bu düşüncelere karşı tek bir cephe oluşturmamız gerekiyor. Kriz her iki tarafta aynıdır, bu yüzden Sünnî ve Şî'î İslâmî hareketler arasındaki dili yenilemeye ihtiyacımız var."

"ELİMİZDE BİR PROJE VAR"

Ali el-Mûsevî:

"Dediğimiz gibi Sünnî-Şî'î yakınlaşmasını hedef almış bulunan İran medreseleri ve el-Ezher'den tutun bugün mevcut Yakınlaştırma Merkezi ve Ulemâ İttihadına kadar yapılar mevcut, ancak bunların eksik ve fazla, başarılı ve başarısız yönlerini birlikte değerlendirmemiz gerekiyor. Bu ihtiyaçtan hareketle size takdim edeceğimiz bir projemiz var. Bu projeyi uygularsak “Mezhepleri Yakınlaştırma Projesini” yeniden gözden geçirip ıslah edebiliriz. Çünkü biz şuna inanıyoruz: Elimizde olan söz, dînî kurumlar, mescitler, davetçiler, düşünürler, araştırmacılar olarak dînî düşünce ve dilimizi yenileyebiliriz. Bunu sosyoloji, modern düşünce, iki tarafın âlimler arası ilmî ve sivil ilişkileri kullanarak yapabiliriz. Yapabileceğimiz şey, ilmî ve akademik projelerle ortak menfaatleri gerçekleştirecek stratejik ve planlı çalışmalardır. Böylece nasihat ve duygusallığı aşmaktır. İhtilafları ve menfaat çatışmalarını iyi yönetmektir. Siyasetin ve siyasîlerin çerçevesinden uzak ilmî bir çerçevede uyuşmayı tercih etmektir."

Ahmed er-Raysuni:

"Siz bizi, biz de sizi dinledik. Ziyaretinizden ve sizi dinlemekten mutlu olduk. Projeniz ve düşünceniz üzerinde Birlik olarak düşüneceğiz."

"İRAN'I PARANTEZE ALMAK MÜMKÜN DEĞİL"

Hayrettin Karaman, Şii ve Sünni temsilciler arasında geçen bu konuşmayı şu şekilde değerlendirdi:

"Karşılıklı konuşanların itiraf ettikleri gibi mezhepler arası yakınlaşma ve diyalog faaliyetleri bir çeşit “göz boyamadan” ibaret oluyordu. İranlı âlimler takdim ettikleri projede eskiden beri yapılandan vazgeçip yenilik yapmak, açık konuşmak, problemleri ve yapılan hataları ortaya koymak, ilmî ve akademik çalışmalarla çözüm üretmek, âlimler arasındaki irtibatı canlı tutmak istediklerini ifade ediyorlar. Birlik de projeyi inceleyip cevap vereceklerini vadediyor. İslam dünyasının problemlerini çözmek isteyenlerin İran'ı parantez arasına almaları mümkün değildir. Her iki tarafın mezhep propagandası ve kavgasını bir yana bırakarak ortak menfaatlerin tahsili ve ortak düşmanların bertaraf edilmesi maksadıyla işbirliği yapmalarında büyük fayda vardır. Keşke olabilse!"