80'ler ve 90'ların severek izlenen çizgi filmi Heidi, yaz kış neden hep çıplak ayakla dolaşıyordu? Bu soru belki de çoğu kişinin aklına dahi gelmedi. Heidi'nin sürekli çıplak ayakla gezmesinin altında acıklı bir hikaye ve insanlık suçu var.
Heidi'nin ayaklarını çıplak gördüğümüzde ilk aklımıza gelen, Heidi'nin özgür ruhundan dolayı ayakkabı giymeyi kendisinin istemediğini yönünde. Ancak gerçek hiç de öyle değil…
Heidi köle bir çocuktu ve dönemin İsviçre yasalarına göre köle çocuklar ayakkabı giyemezdi.
Heidi'nin gerçek hikayesini “Filiz'in Düşünceleri” adlı bir twitter kullanıcı şöyle özetledi:
Orjinal hikâyenin yazarı Johanna Spyri, 53 yaşındayken yazdığı Heidi yoluyla, 80'lere kadar İsviçre toplumunda konuşulması tabu olarak kabul edilen çıplak ayaklı çocuklara dikkat çekmiştir.
Verdingkinder diye anılan çıplak ayaklı çocuklar, amiyane tabirle köle çocuklar ile başlıyor.
İsviçre'de gayri meşru olarak dünyaya gelen, anne babası hapiste olan, suç işlemiş yahut kimsesiz kalmış çocuklar Kilise Papazları tarafından onlara bakabilecek kişilerin yanına yerleştiriliyor ya da satılıyorlardı.
Dışlanan çocuklar çiftliklerde çalışmaları için kiralık verilir şehir veya kasaba merkezlerinde kurulan çocuk pazarlarında ev işlerinde kullanılmak üzere satışa çıkarılırlardı.
Çocuklar satın alındıklarından itibaren onları satın alan kişinin vesayetinde sayıldıkları için, başlarına gelen dayak, işkence, taciz ve hatta tecavüz vakalarıyla hiç kimse ilgilenmezdi.
Çünkü bu çocuklar toplumun gözünde iyi bir ailenin yanına yerleştirilerek kurtarılmış sorunlu çocuklardı ve şikayet etmek yerine kurtarıldıkları için sadece minnettar olmalıydılar.!
#Ahırda hayvanlarla yatıp kalkmaya layık görülen, çuvaldan elbiseleriyle sadece ekmek yedirilen bu çıplak ayaklı çocuklar uzun yıllar boyunca İsviçre halkı tarafından kanıksandı.
Hatta öyle ki, birçok aile bu çocukların ayakkabılı “normal çocuklardan ayırt edilmesinde kolaylık sağladığından zavallı çocukların çıplak ayakla dolaşmasının daha uygun olduğunu düşünmekteydi.
#İsviçre toplumunun üstü kapalı olarak işlediği bu kölelik sistemi ilk bakışta çok uzak bir tarihe ait kötü bir anı gibi geliyor, ancak İsviçre'de Verdingkinder denilen bu kölelik sistemi, inanması güç bir şekilde 1981 yılına kadar tam olarak yasaklanmadı.
Daha da kötüsü İsviçre devletinin şu an bazıları hala hayatta olan bu insanlardan resmi olarak özür dilemesi ise ancak 2013 yılında mümkün oldu.
İsviçre toplumunun garip bir şekilde kanıksadığı ve tepkisiz kaldığı bu olaya yükselen ilk sesler ancak yabancılardan geldi.
Bir Rus doktorun, çalıştırıldığı çiftlikte ağır ve yoğun tecavüzlere uğrayan ve bunun sonucunda hayatını kaybeden bir erkek çocuk için resmi rapor hazırlaması bu olaya yükselen ilk seslerden biridir.!
Bu vakalarda doktorlar çoğunlukla ölü çocuğun ölüm sebebini görmezden geliyor üstünü kapatıyordu. Doktorun yaptığı bu eylem rastlanan durum değildi. Sonuç olarak Rus doktorun hazırladığı rapor otoriteler tarafından dikkate alınmadı ve doktor farklı milliyeti yüzünden dışlandı.
Bu olaydan sonra bazı kadın örgütleri ve sendikalar da çocuk kölelerin durumuna karşı seslerini yükselttiler.
Ayrıca bazı yazarlarda bu olaya karşı tavır aldılar.
Kendisi de Verdingkinder adı verilen kölelik sisteminin kurbanı olan yazar #CarlLoosli annesi ve babasını doğru dürüst göremeden 11 yaşına kadar çiftliklerde çalıştırılıp tacizlere uğradı.
Yazarlık yaptığı dönemde başına gelenlere sessiz kalmadı konu üzerine yazılar yazdı
Ne yazık ki, İsviçre'nin tabu olarak kabul ettiği ve kanıksadığı bir sisteme çomak sokmaya çalıştığı için yazdıkları hiç bir zaman ciddiye alınmadı ve yaşadığı dönemde değer görmeyen bir yazar olarak kaldı.
Ayrıca ünlü ressam Albert Anker de İsviçre yaşamını yansıttığı tablolarında çokça bu çıplak ayaklı çocuklara yer vererek, görmezden gelinen bu gerçeği tablo meraklısı zengin zümrenin önüne sermeyi amaçlamıştır.
Kısacası Heidi'nin çıplak ayakları İsviçre'nin kapatmak istediği utançlarının bir resmidir.
Son dönemde yayınlanan Heidi çizgi filminde ayakkabılı olarak gösterilmektedir.