Hindistan'daki protestoların 5 günlük bilançosu: 37 ölü
Hindistan'da, Pakistan, Afganistan ve Bangladeş'ten gelen 6 dini gruba vatandaşlık yolunu açan ancak aynı durumdaki Müslüman göçmenleri kapsam dışı bırakacak şekilde değiştirilen 'Vatandaşlık Yasası'na karşı başkent Yeni Delhi'de 23 Şubat Pazar gününden bu yana protestolarda 37 sivil hayatını kaybetti.

Oluşturma Tarihi: 2020-02-28 12:18:38

Güncelleme Tarihi: 2020-02-28 12:18:38

Hint basınındaki haberlere göre, başkentin kuzeydoğu bölgelerinde pazar günü başlayan protestolar görece azaldı.

Olaylarda 37 sivilin yanı sıra bir emniyet amiri ve bir istihbarat görevlisi yaşamını yitirirken, 70'i emniyet mensubu 300'den fazla kişi de yaralandı. Hastaneye kaldırılan 80'den fazla kişide de mermi yarası bulunduğu kaydedildi.

Yetkililer, 500'den fazla kişinin gözaltına alındığını, gösterilerin yaşandığı bölgelere yaklaşık 7 bin 500 güvenlik görevlisi konuşlandırıldığını bildirdi.

Yeni Delhi'deki sivil kayıplarla ülkede Aralık 2019'dan bu yana devam eden protestolarda ölen sivillerin sayısı 62'ye yükseldi.

Aralarında siyasetçi, yazar, sanatçı ve aktivistlerin bulunduğu çok sayıda kişi Delhi polisinin şiddete karşı yavaş harekete geçtiğini belirterek, başkent emniyetine tepki gösterdi.

Öte yandan, eleştirilerin hedefi ve yarın emekliye ayrılacak Delhi Emniyet Müdürü Amulya Patnaik'in yerine S.N Shrivastava atandı.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in, "Mahatma Gandi'nin ruhuna her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu" söylediğini aktardı.

Dujarric, Guterres'in "Gerçek bir topluluk uzlaşısı için koşullar yaratılmasının şart olduğu" ifadelerine dikkati çekerek "Yaşamı boyunca, Genel Sekreter, Mahatma Gandi'nin öğretilerinden derin ilham aldı ve bugün Gandi'nin ruhuna her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuluyor." dedi.

Guterres'in başkentteki durumu takip ettiğini ve Yeni Delhi'den rapor edilen ölümler sebebiyle üzgün olduğunu belirten Dujarric, BM Genel Sekreterinin "azami itidal ve şiddetten kaçınma" çağrısını yinelediğini vurguladı.

MÜSLÜMANLAR YASA KAPSAMINA GİRMİYOR

Hindistan'ın çeşitli eyaletlerinde 31 Aralık 2014'ten önce ülkeye giren gayrimüslim göçmenlere vatandaşlık verilmesine imkan tanıyan ancak aynı durumdaki Müslümanları kapsam dışı tutan düzenleme, 9 Aralık 2019'dan bu yana protesto ediliyor.

Yürürlüğe giren kanun kapsamında, özellikle Pakistan, Bangladeş ve Afganistan'da dini baskıdan kaçan Budist, Sih, Jain, Parsi, Hindu ve Hristiyanlar, kimliklerini ve Hindistan'da 6 yıldan uzun süredir yaşadıklarını kanıtlamaları halinde vatandaşlık elde edebilecek, aynı pozisyondaki Müslümanlar ise kapsam dışında tutulacak.

Yasa, dünyada en çok Müslüman nüfusa sahip ikinci ülke olan Hindistan'da, 200 milyon Müslüman'ı ikinci sınıf vatandaş haline getirmek ve birçoğunu vatansız bırakmak için atılan bir adım olarak değerlendiriliyor.

ENDONEZYA'DNA KINAMA

Öte yandan Endonezya'daki İslami cemaatler, Müslüman göçmenleri kapsam dışı bırakan Vatandaşlık Yasası'nı protesto eden Müslümanlara şiddet uygulanmasını kınadı.

Endonezya ajansı Antara'nın haberine göre, Nahdlatul Ulema Cemaati'ne bağlı Ansor İslami Gençlik Hareketi Lideri Yakut Cholil Quomas, Hindistan'daki Müslüman protestoculara karşı barbarlık ve şiddet eylemlerini kınadıklarını belirtti.

Quomas, Hindistan'dan durumu daha da kötüleştirecek adımlardan kaçınılmasını talep ettiklerini ifade ederek, Endonezya hükümetine de Hindistan'ı güçlü şekilde kınaması çağrısında bulundu.

Muhammadiyah Cemaati Genel Sekreteri Abdul Mu'thi de Hindistan'da Müslümanlara yönelik açık şekilde işlenen insan hakları ihlallerini kınadıklarını bildirdi.