Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın partisi Özgür Yurtsever Hareketi'nden sonra ülkedeki Hristiyanların ikinci güçlü partisi olan Lübnan Güçleri Partisi lideri Caca, bölgesel ve uluslararası konulara ilişkin AA'ya değerlendirmelerde bulundu.
Yüzyılın Anlaşması'yla ilgili konuşmak için henüz erken olduğunun altını çizen Caca, bahsi geçen anlaşma açıklanmadığı sürece hakkında bir hüküm verilemeyeceğini ancak sızdırılanlarla aynı çıkması halinde bunun hayata geçirilmesinin mümkün olmayacağını kaydetti.
ABD'nin Filistin'e dayattığı Yüzyılın Anlaşması"na ilişkin Caca, "Hiç kimse Yüzyılın Anlaşması'nı anlamış değil, açıklanması yaklaştığında yeniden ertelenmesi bunun en büyük delilidir. Ancak bugüne kadar söz konusu anlaşmaya dair sızdırılanlar, bunun doğmadan öldüğüdür." değerlendirmesinde bulundu.
Hristiyan Lübnan Güçleri Partisi Başkanı Caca, Filistin-İsrail meselesinin çözümü için sunulan Yüzyılın Anlaşması'nın Lübnan'a yönelik etkilerine ilişkin ise şunları kaydetti:
"Bu bağlamda Lübnan'daki Filistinli mültecilere vatandaşlık verilmesi veya diğer birtakım talepler olabilir. Bu taleplerin karşılık bulması ise mümkün değildir. Vatandaşlık verilmesi konusunda hiç kimse Lübnan'a baskı yapamaz, çünkü bu sadece Lübnan hükümetinin egemenliğinde olan bir durum. Lübnanlılar anayasaya bağlı kalmaya devam ettiği sürece, bütün dünya ülkelerinin üzerinde ittifak ettiği bir karar olsa bile hiç kimse Lübnan'da yaşayan Filistinli veya diğer mültecilere vatandaşlık vermeye güç getiremez."
ABD-İRAN GERİLİMİ ve İSRAİL'İN LÜBNAN'A SALDIRMA İHTİMALİ
ABD ile İran arasında yükselen tansiyonun bölgeye büyük etkileri olacağına işaret eden Caca, taraflar arasındaki gerginliğin artmasıyla ekonomi, sosyal ve siyasi alanları etkisi altında bırakacağını ifade etti.
Lübnan'ın da bölgedeki diğer ülkeler gibi söz konusu gerginlikten etkilendiğinin altını çizen Caca, "Bölge (Orta Doğu) halihazırda, her an patlayabilecek bir volkanın üzerinde duruyor. Lübnan'ı bu volkana sürüklemeye çalışan her kim olursa olsun Lübnan ve halkına karşı büyük bir suç işlemiş olacak." dedi.
ABD'nin İran'a yönelik tehditlerini ciddi olarak ele aldıklarının altını çizen Caca, Washington yönetiminin, İran'ın bölgedeki nüfuzunun önüne geçmesi için müzakereleri tercih edeceğini söyledi.
İsrail'in Lübnan'a savaş açmaya yönelik şu ana kadar herhangi bir belirtinin söz konusu olmadığını vurgulayan Caca, ancak gelişmelerin çok hızlı olması hasebiyle önümüzdeki günler veya haftalarda nelerin olabileceğini kestirilemediğine işaret etti.
HİZBULLAH'IN ELİNDEKİ SİLAHLARIN ORDUYA TESLİM EDİLMESİ
Hizbullah'ın elindeki silahların orduya teslim edilmesinin Lübnan'daki tüm siyasi güçler tarafından desteklendiğini dile getiren Caca, Hizbullah mensubu silahlı milislerin Irak'taki Haşdi Şabi'ye benzer bir yapı olmasının kabul edilemeyeceğini söyledi.
Haşdi Şabi milislerinin Irak ordusunun alternatifi bir güç haline geldiğinin altını çizen Caca, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, Irak'ta siyasi istikrar ile güvenliğin önünde temel bir engel olacak. Dolayısıyla herhangi birinin bu denklemi Lübnan'da düşünmesi söz konusu olamaz. Lübnan'da olabilecek tek denklem var. O da Hizbullah'ın, daha önce ülkedeki diğer silahlı gruplara uygulandığı gibi, silahlarını orduya teslim etmesi ve askeri kanadını kapatmasıdır. Aslında bunun 30 yıl önce olması gerekiyordu ancak günümüze kadar ertelendi."
Hizbullah'ı Lübnan'da devlet içinde devlet olarak gören Lübnan Güçleri Partisi lideri Caca, "Aslında konunun özüne değinecek olursak, Lübnan'da gerçek anlamda bir devletin kurulması ancak tek orduyla olur." dedi.
LÜBNAN'DA YAŞAYAN SURİYELİ MÜLTECİLER
Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Lübnan'a sığınan Suriyeli mültecilerin vatanlarına geri gönderilmesi konusunda Lübnanlı siyasiler arasında görüş ayrılığının söz konusu olmadığını vurgulayan Caca, Suriye'de henüz sağlanan bir siyasi çözüm olmamasına rağmen güvenliğin kısmen iyileştiğini göz önünde bulundurarak Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönmesi gerektiğini savundu.
Lübnan'ın artık mülteci yükünü kaldıracak güçte olmadığını söyleyen Caca, 4 milyon nüfusa sahip bir ülkenin Filistinli mültecilerin yanı sıra 1 buçuk milyona yakın Suriyeli mülteciyi topraklarında misafir edemeyeceğini ifade etti.
Ülkeye gerçekleşen mülteci dalgaları nedeniyle Lübnan halkından büyük bir kesimin işsiz kalmasının yanı sıra elektrik, su ve diğer temel altyapı hizmetlerinden mahrum kaldığını anlatan Caca, dolayısıyla Suriye'de siyasi çözüm olur veya olmaz mültecilerin ülkelerine dönmesi gerektiğini belirtti.
Beşşar Esed rejiminin Suriyelilerin vatanlarına dönmesini istemediğine dikkati çeken Caca, "Esed rejimi, 10 milyon Suriyeli mültecinin 9 milyon 999 binini kabul etmiyor. Aslında mültecilerin hiçbirisini istemiyor." dedi.
Rejimin, Suriye'de askeri operasyonların sona ermesinin ardından mültecilerin dönmesiyle ilgili hiçbir adım atmadığını hatırlatan Caca, Lübnan başta olmak üzere mültecilerin dönüşü için tüm ülkelerden gelen taleplere Esed yönetiminin sudan bahanelerle olumsuz cevap verdiğini kaydetti.
Ülkelerine dönen mültecilerden bazıların askerlik hizmeti ve diğer birtakım yükümlülüklerle rejim tarafından korkutulduğuna işaret eden Caca, rejim güçlerinin ülkelerine dönenlere uyguladığı bazı cezaların yanı sıra suikast ve tutuklamalara başvurduğunu ifade etti.
Vatanlarına dönen mülteciler hakkında hiçbir gerekçe gösterilmeden yapılan bu uygulamaların tek bir amacı olduğunu söyleyen Caca, "Rejim, Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönmesini istemediği için bütün bunları kasıtlı olarak yapıyor. Suriye'deki mevcut demografik güçler dengesinin durumu rejim için iyi. Lübnan, Türkiye, Ürdün ve diğer ülkelerdeki mültecilerin dönmesi ise bunu etkiler." diye konuştu.
Beşşar Esed'in yönetimde kalmasının Lübnan'a etkilerine de değinen Caca, "Hiç kimse Lübnan'ın önünü kapatma gücüne sahip değildir ancak Esed'in yönetimde kalması, Lübnan'ı ve bölgeyi ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakır." dedi.
Lübnan'ın resmi verilerine göre, 2011'de patlak veren iç savaş nedeniyle yaklaşık 1,5 milyon Suriyeli mülteci Lübnan'a göç etti. Ülkede ayrıca 600 bine yakın Filistinli mültecinin yaşadığı belirtiliyor.
TÜRKİYE-LÜBNAN İLİŞKİLERİ
Türkiye ile Lübnan arasındaki ilişkilerin ekonomik, turizm ve sosyal alanlarla sınırlı kaldığını söyleyen Caca, iki ülke arasındaki ilişkinin stratejik düzeyde olmadığından Türkiye ile Körfez'deki bazı ülkeler arasında oluşan uzaklaşmanın Lübnan-Türkiye ilişkilerini etkilemeyeceğini ifade etti.
Türkiye-Lübnan arasındaki ilişkileri doğal olarak nitelendiren Caca, yakın gelecekte ilişkilerde bir değişimin söz konusu olmayacağına işaret etti.
SEMİR CACA KİMDİR?
Lübnan'da 1975-1990 yılları arasında yaşanan iç savaşın bir parçası olan Hristiyan Lübnan Güçleri'nin eski lideri Semir Caca, ülkedeki Suriye rejim güçleri tarafından 1994 yılından tutuklanmış ve Suriyeli güçlerin ülkeyi terk etmesinin ardından 2005 yılında serbest kalmıştı.
Özgürlüğüne kavuştuktan sonra Lübnan Güçleri Partisi'nin başına geçen Caca, İran ve Beşşar Esed rejiminin desteklediği Hizbullah'a karşı 14 Mart Bloku'nda yer aldı.
Başbakan Saad el-Hariri'nin partisi Müstakbel Hareketi müttefiki Semir Caca'nın partisi, geçen yıl gerçekleştirilen genel seçimde 15 milletvekili çıkarmıştı.