BAE Büyükelçisi'nin detaylarını anlattığı terör saldırıları, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kınamasına rağmen devam etti. Uluslararası hukuk uzmanlarına göre ise, "şimdiye kadar kınama dışında dayanışma konusunda isteksiz olan uluslararası kamuoyu bu tehditlerle yüzleşmek adına daha fala adım atılmasına" dikkat çekerken “Terörist grupların faaliyetleri, uluslararası toplum onları görmezden geldikçe büyüyerek daha tehlikeli hale gelebilir” yorumlarında bulunuyor.
Birkaç gün önce, Yemen'in Birleşmiş Milletler daimi temsilcisi Marwan Noaman, İran destekli Husi grubunun 30.000'den fazla çocuğu savaşçıları olarak kullandığını söyledi. Noaman, New York'taki (UNICEF) Yürütme Konseyi toplantıları sırasında yaptığı açıklamada, "Husi grubu tarafından kontrol edilen bölgelerde çocuklara yönelik ihlallere yönelik izleme ve kontrol mekanizmalarını gözden geçirme" çağrısında bulundu.
Öte yandan, Husi grubunun sınır ötesi saldırıları da devam ediyor. En son yapılan kanlı sınır ötesi saldırı, 10 Şubat'ta Suudi Arabistan'ın güneyindeki Abha Uluslararası Havalimanı'na gerçeleştirilid. Saldırıda 12 havalimanı çalışanı ve yolcusu yaralandı.
Yemen, Husi grubunun meşru otoriteye karşı yaptığı darbe ve grubun başkent Sana'a'yı ele geçirmesinden sonra yedi yılı aşkın bir süredir devam eden bir çatışma ortamı yaşıyor. Bu çatışmalar bugüne kadar, dünyanın en kötü insani krizlerinden birisinin yaşanmasında neden oldu. Husiler hakkında, birkaç gün önce ABD'nin Yemen özel elçisinin Birleşmiş Milletler'de, “komşu ülkelere yaptıkları saldırılarla siyasi çözümü engellemeye çalıştığını” söyledi.
Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde yaklaşık 60 bin çocuk aşırılık ve radikal akımların tehdidi aldınta hayatlarına devam ediyor. 95 yerel ve bölgesel insan hakları örgütünden oluşan İnsan Hakları Koalisyonu'na göre, "okullardan, camilerden ve kamplardan alınıp özel merkezlere getirilen" bu çocukların ileride Yemen'de ve bölgede barış için gerçek bir tehdit oluşturacağını açıklayıp, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na hitaben yazdığı bir mektupta da Husilerin terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında da bulundular.
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer El-Eryani, daha önce yaptığı bir açıklamada, Husiler tarafından yerleştirilen mayınların çoğu kadın ve çocuk olmak üzere bugüne kadar 7.000 sivili öldürdüğünü veya sakat bıraktığını, Husilerin sivillere ve sivil hedeflere yönelik saldırıları sonucunda 4 milyondan fazla insanın yerinden edildiğini açıkladı. Uluslararası Göç Örgütü'nün istatistiklerine göre, bu yılın başından bu yana (18.324 kişiyi denk gelen) 3.054 aile yerinden edildi.
İnsan hakları aktivisler, Husiler, çatışmaların başlangıcında Yemen'in iç kesimleri için sınırlı bir tehdit oluşturduğunu, Ama şimdi ülke ve bölge için daha büyük tehdit olduğunu belirtiyorlar . Aktivistler ayrıca, "Husilerin tehdidinin öngürülemez derecede uluslararası bir tehdide de dönüşebileceği" uyarısında da bulunuyorlar. Yemen uzmanı bir kişiye göre “Bu konudaki insiyatif artık uluslararası toplumda ve bu şiddet ortamının hangi mekanizma sonra erdirileceğinin farkında olunmalıdır. Bugüne kadar Husilerle yapılan anlaşmalar kesinlikle işe yaramadı."
Yemen'in iç kesimlerini hedef alan ve on binlerce masunu kurban eden, korkunç insan hakları ihlallerinin arkasındaki Husiler, ülkedeki havalimanları ve limanlar da dahil olmak üzere hayati tesisleri hedef alarak Taiz şehri gibi birçok şehri boğucu bir kuşatma altına aldılar.
Resmi raporlar, “Uluslararası deniz ticaretinin işleyişine karşı, farklı milletlerden 22 gemiyi etkileyen Husi milisleri, Hudeyde'nin üç limanına (Al-Salif-Ras Issa-Al-Hodeidah) gerçekleştirdikleri 32 terör saldırısına'' dikkat çekerken Husilerin bu ticari limanları bir askeri üsse dönüştürme çabasın da bu raporlarda yer aldı.
Geçen yılın Aralık ayında, Sana'a Stratejik Araştırmalar ve Araştırma Merkezi tarafından yürütülen kapsamlı bir soruşturma, El Kaide ile Husi grubu arasındaki mahkum takas anlaşmalarını ile iki grup arasında herhangi bir anlaşmazlığın olmadığı ilan edilmemiş ortaya çıkmıştı. Bu durum siyaset uzmanıları tarafından “iki cihatçı grup arasındaki rol alışverişi” olarak yorumlandı.