Irak'ta Amerika Birleşik Devletleri'nin işgali ile başlayan kargaşa ortamı hala devam ediyor. ABD işgaliyle birlikte halk, kendi toprakları içinde mülteci durumuna düşmüş ve bir nevi sürgün hayatı yaşıyor. Bu nedenle ülkede istikrar tamamen çökmüş, mezhep savaşlarıyla ortalık alevlendirilmiş, bölge güvenli olmaktan çıkmış durumda
Böyle bir kaos ortamında insanlar, en güvenli yerlere gitmeyi tercih ediyor. Bu bölgelerin başında ise Erbil, Duhok ve Süleymaniye geliyor. Bu bölgelerde onlarca kamp bulunuyor ancak yıllardır çevre bölgelerden ve Suriye'deki krizin patlak vermesiyle gelen göçler nedeniyle mülteci sayısı hat safhaya ulaştı.
Kuzey Irak'ın başkenti Erbil'e bir saat uzaklıkta bulunan Kerkük de bu göç dalgasından etkilenen yerlerden biri. Kuzey Irak'ın diğer şehirleri kadar gelişmemiş olan Kerkük bir vefa örneği sergileyerek; kamplardan, camilere, okullardan otellere kadar göç edenlere kapılarını açtı. Yine İHH, buradada acil yardım çalışmalarını hayata geçirdi ve çalışmalarına hala da devam ediyor.
MUSUL SORUNU
Haziran 2014 itibariyle IŞİD'in eline geçen Musul ise işgal gününden bu güne kadar tam bir açık cezaevi görevi görmekte. İşgal ile birlikte 1.5 milyon kişi -yani nüfusun yarısı- Dohuk, Kerkük, Süleymaniye ve Erbil'e göç etti.
IŞİD'in kapıları tamamen kapamasıyla geri kalan yaklaşık 2 milyon kişi, içeride kalmış olup tamamen sefalet içerisinde yaşamak zorunda kaldı. İçeriye giriş ve çıkışlar engellendi, uluslararası hiçbir yardım ve yardım kuruluşu bölgeye giremedi.
Yaklaşık bir yıl önce planlanmaya başlayan “Musul'u Kurtarma Harekâtı”geçtiğimiz hafta itibariyle başladı ve Musul, 5 koldan kuşatma altına alındı.
Bölgeden alınan son raporlarda ise şu ana kadar çok büyük bir göç dalgası başlamamış olup gruplar halinde gelen 60 aile, Musul'dan Tikrit'e,Tikrit'ten de Kuzey Irak'a giriş yaptı. Yine yaklaşık bin kişiden oluşan 200 aile Duhok'un güneyinde bulunan Debika kampına giriş yapmak zorunda kaldı. Dohuk'un Şeyhan ilçesinde bulunan Nerkizliyye Mahallesindeki kampa ise 560 kişiden oluşan 80 aile giriş yaptı. Göç sayısı günden güne artarak devam ederken gelenler civar bölgelerdeki kamplara yerleştiriliyor.
İKİ AYRI GÖRÜŞ
Göç hususunda iki görüş bildiriliyor. Bunlardan biri, Musul halkının göç etmeyeceği, eğer göç ederse bölge Şii milislerin eline geçeceği düşüncesi. İkinci görüş ise içerideki halkın yarısının -yani bir milyon kişi- Irak içerisine göç etmesi.Bu göçün olması durumunda öncelikli olarak yapılan çalışmalarda Duhok, Süleymaniye, Çemçemal, Kerkük, Ninovave Erbil civarındaki kamplara yerleştirilmesi düşünülüyor.
Buna mukabil olarak Kuzey Irak hükümeti kendi topraklarında bulunan kamplarda 100 bin mülteciyi ağırlayacaklarını açıkladı. Ancak göç sayısını göz önünde bulundurulduğunda bu rakam toplam sayının yüzde 10'u bile değil. Bu da Irak'ta yaşanacak kaosun nasıl bir boyutta olacağını gösteriyor. Ayrıca bu göç sebebiyle emniyetin sağlanamayacağından dolayı HaşdiŞabi milislerinin katliam yapmalarından korkuluyor.
Musul'un güneyinde oluşturulan kamplarda ise on binlerce Musullu bir yıldır acil yardım alıyor. İş imkânlarının olmaması ile tamamen dışarıya bağımlı olan kamp sakinleri, yapılan yardımlarla hayatlarını sürdürüyor. Bu durumda olan kampların ikinci bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalması durumunda yaşanacak mağduriyetin boyutları hesaplanamıyor.
2 BİN AİLEYE ÇADIR KENT
İHH İnsani Yardım Vakfı da ülkedeki ihtiyaç sahiplerine yönelik yıllardır sürdürdüğü yardımları ara vermeden sürdürüyor.
Son olarak Musul'da yaşanan savaş nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan on binlerce kişiye İHH İnsani Yardım Vakfı yine sahip çıkıyor. Musul'a 40 km. uzaklıktaki Bardaraş İlçesinde Duhok Valiliği'nin izni ile 12 bin kişilik çadır kent kurmaya hazırlanan İHH, tam teşekküllü bir kamp ile mültecilerin acılarını bir nebze olsun gidermeyi amaçlıyor. İçerisinde; okul, sağlık merkezi, oyun alanları ve mescitlerin bulunacağı kampa İHH, düzenli olarak kumanya ve sağlık paketleri de dağıtacak.