İngiltere'de yayınlanan Times gazetesi ABD'ye "Kürtleri (PYD) yüzüstü bırakmayın" çağrısı yaptı. BBC Türkçe'nin aktardığına göre gazetenin başyazılarından biri olarak yayınlanan yazıda "ABD, IŞİD'in yeniden güçlendiğini söylüyor. Byle bir durumda askeri gücünü sahadan çekmemeli" çıkarımı yapıldı.
İşte o yazı:
"Büyük güçler, müttefikleri ile kurdukları ilişkiler üzerinden değerlendirilir ve yargılanır. Son 30 yılın en büyük dış politika başarısızlıklarından birisi, Körfez Savaşı'nın ardından Kürtlerin ve Iraklı Şiilerin kaderlerine terk edilmesi olmuştur. Savaşı kaybeden Saddam Hüseyin, George H.W. Bush'un çağrılarını dinleyip diktatörlüğe karşı ayaklananlara karşı bir terör kampanyası başlatmıştı.
Aynı yanlış bugün Suriye'de tekrarlanıyor olabilir mi? Başkan Trump haftalardır IŞİD'in yenilgiye uğratılmasıyla birlikte ABD askerlerinin ve askeri ekipmanının en kısa sürede Suriye'yi terk edeceğini söylüyor. ABD Başkanı IŞİD'e karşı görevin tamamlandığını düşünüyor olabilir. Peki gerçekten de durum öyle mi?
Batılı güçler 2014'te IŞİD'in sözde hilafetini bitirmek üzere harekete geçme kararı aldıklarında temel bir sorunla karşılaşmıştı. IŞİD hedeflerini havadan bombalamakta bir sorun yoktu. Ancak kendi askerlerini Suriye'ye göndermek istemedikleri için teröristleri ortadan kaldırabilmek için başkalarına güvenmeleri gerekiyordu.
"PYD GÜVENİLİR BİR SİLAHLI GRUP"
Irak'ta hükümet savaşın aktif bir parçası haline geldi. Ancak Irak'ta dahi ama özellikle de Suriye'de başka müttefiklere de ihtiyaç duyuluyordu. Pek çok ordunun savaştığı bu savaşta, bir silahlı grup güvenilir biçimde kendisini gösterdi: Kürtler. Kürt güçleri Musul'u IŞİD'den geri alan koalisyonun bir parçasıydı. Aynı zamanda Rakka harekâtının da öncü gücü olarak savaşmışlardı. Bölgedeki diğer aktörlere kıyasla daha seküler ve demokratik bir yaklaşımı olan Kürtler, Batı'dan belli ölçüde sempati çekmeyi başardılar. Ancak Kürtler kendi içlerinde karmaşa yaşayan bir grup. Coğrafi ve siyasi anlamda ayrışmalar mevcut. Irak'ta düzenlenen bağımsızlık referandumunun ardından Kerkük'ten çıkartıldılar. Suriye'deki silahlı Kürt oluşumu ise Washington yönetimi tarafından terör örgütü olarak kabul edilen PKK ile bağlantılı. Yaklaşık 15 milyon Kürt barındıran Türkiye, sınırlarında oluşturulacak herhangi bir Kürt devleti yapılanmasına asla izin vermeyeceğini söylüyor. Ocak ayında da Afrin harekâtıyla bölgedeki Kürt kontrolü ortadan kaldırıldı.
ABD, PYD'Yİ YÜZÜSTÜ BIRAKMAMALI
Kürtler sırf Batı'ya yardım olsun diye IŞİD'e karşı savaşmadılar. IŞİD'e karşı durdular çünkü IŞİD Kürtlerin bölgedeki varlığını ve demokratik devlet emellerini tehdit ediyordu. ABD özel harekat güçleri ve ABD ekipmanlarıyla desteklendiler, birçok fedakârlıkta bulundular. Bugünse IŞİD'in yeniden güç toplamaya çalıştığı bir ortamda ABD desteğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyalar. Bu bölgenin çok parçalı, zaman zaman kaotik ve genelde fazlasıyla şiddetli çatışmaları için kolay bir çözüm yok. Ancak mevcut koşullarda seçilebilecek doğru bir politika var. Dünyanın en büyük demokratik ve askeri gücü (ABD) dostlarını ve müttefiklerini terk etmemeli. Ne olursa olsun bu prensip gözetilmeli."
TRUMP'IN AÇIKLAMALARI, MACRON'UN ÇABASI
ABD Başkanı Donald Trump'ın, 3 Nisan tarihinde Suriye'den çıkma konusunda Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın ABD ziyareti sürerken yaptığı “Suudi Arabistan vereceğimiz kararla çok yakından ilgili. Ben de dedim ki, eğer bizim Suriye'de kalmamızı istiyorsanız parasını ödemeniz gerekecek” açıklamasının adınran 14 Nisan'da ABD-İngiltere-Fransa ortaklığıyla gerçekleştirilen Esed rejimine yönelik saldırı öncesinde başlayan 'yoğun trafik' Macron'u Ortadoğu gündeminin ön sıralarına taşımıştı. Macron, bu sıralarda verdiği demeçlerle çok dikkat çekti.
Bu saldırıyla "Türkiye ve Rusya'nın arasını açtıklarını", "ABD'yi Suriye'de kalmaya ikna ettiğini", "Saldırı olmasa Türkiye-Rusya-İran'ın gerçekleştirdiği Soçi zirvesine katılacağını" söyledi. Türkiye'den sert tepki alan Macron, ABD'den ise tepki yerine daha çok ihtimam gördü.
Emanuel Macron, geçtiğimiz günlerde ABDyi ziyaret etmiş, ABD Başkanı Donald Trump ile verdikleri 'el hareketleri' mücadelesi kameralara yansımıştı. Birbirlerinin sırtlarını sıvazlak ve tokalaşmak gibi beden dili hareketlerini kullanmaya gayret gösteren liderlerin bu tavırları "güçlü olmaya yönelik" mesajlar olarak yorumlanmıştı.